Gündem
  • 6.8.2009 10:39

ECEVİT'E HASTALIK SUİKASTİNDEN İNANILMAZ AYRINTILAR!..

Ergenekon’un 3. iddianamesinde, Ergenekon davasında ‘örgüt yönetici’si olduğu iddia edilen Prof. Dr. Mehmet Haberal’a ait Başkent Üniversitesi’nde, Ecevit’in öldürülmesinin planladığına yönelik bilgiler de yer aldı. İddianmede Ergenekon tutuklusu Ümit Sayın’dan Mehmet Perinçek’e 14 Haziran 2004’te gönderilen Ali V. ve Mr A’nın 18 Haziran 2002’de yaptığı konuşmaları içeren maile yer verildi. Mr.A: Konuştuğumuz olay bir ülkenin tekrar yapılanmasıdır. Ve bu holding başımıza ileride bela olabilecek kadar büyüdü ve iştah kabartır hale geldi. Temsilcisi olduğum insanlar durumdan rahatsız. Muhtemel ve beklenen bir ölümden sonra her şeyin konuştuğumuz gibi olması gerekmektedir. Ortaya çıkacak sinerjiyi çabuk ve dikkatli olarak boşaltmamız gerekir.

A.V: Biliyorum efendim. İddianamede sözkonusu mailen sonunda yer alan notlar başlığında ‘Beklenen ölüm’den kasıt, Bülent Ecevit’in Mehmet Haberal’ın sahibi olduğu ‘Başkent Hastanesi’ ne gitmesiyle başlayan ‘tedavi süreci’ neticesinde hesap edilmiş bir ölüm. Yani, Ecevıt’im tedavi ile öldürülmesi” ifadesine yer verildiği kaydedildi.

Ecevit’in koruma müdürlüğünü yapan DSP Milletvekili Recai Birgün’ün, Ergenekon savcılarına 29 Nisan 2004 tarihinde verdiği ifade, 3. iddianamenin tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili bölümünde detaylı bir şekilde yer aldı


“SayIn Ecevit, 04.04.2002 tarihinde bir rahatsızlık geçirdi. Tedavisi için Başkent Hastanesi’ne gittik. Bir günlük tahlil ve tedavi sonucu eve geri geldik. Evde 3 gün sonra birden sırtında bir acı hissetti ve tekrar Başkent Hastanesi’ne gittiğimizde, kaburgasında kırık olduğu söylendi. 11 gün kadar hastanede kaldı. 11 günün sonunda tedavisinin evde yapılması için hastaneden ayrıldık. Ecevit hastaneden çıkarken, gazetecilerin dışarıda olduğu söylendi. Kendisine yorgun olduğunu ve herhangi bir açıklama yapmaması gerektiğini ısrarla söylememize rağmen, o sırada Mehmet Haberal, mutlaka birkaç kelime söylemesi gerektiğini söyledi. Dışarı çıktığımızda bütün gazeteciler oradaydı. Başkent Üniversitesi’ne ait kürsü dahi hazırlanmıştı. O sırada Bülent Ecevit, kürsüde konuşma yapmak istediğinde konuşamadı. Boğazı düğümlendi. Hatta Mehmet Haberal’ın ismini dahi söyleyemedi. Daha sonra konuşma yapmadan ayrıldık. Haberal’a, niye böyle oldu diye sorduğumda, ’Biz beyefendiye endoskopi yaptık ve boğazını da uyuşturduk, bunun için konuşamamış olabilir’demesi üzerine, madem böyle bir durum vardı, neden konuşmasına izin verip, birkaç kelime söylemesini istediniz diye sordum. Haberal, ’Neyse olur böyle şeyler’dedi.”

“Doktorlar gelince yattı”

“Hastaneden eve geldiğinde tekrar bir sırtında yanma hissedince hastaneye geri götürdük. Burada Ecevit’in omurgasının çöktüğü ve bunun çok sıkıntılı bir şey olduğu söylendi. Buna rağmen ben, tedavinin evde yapılmasında ısrar ettim. Tedavi sırasında doktorların kesinlikle yataktan kalkmaması, tuvalete dahi gitmemesi gerektiğini söyledi. Bu arada Bülent Ecevit, evin içinde bütün gün normal bir insan gibi ihtiyaçlarını gidermesine rağmen, doktorlara saygısından ötürü doktorlar geldiğinde yatakta kıpırdamadan yatıyordu...”

Gizlice röntgen çektirdik

“Daha sonraki dönemde gelip, ’Düzeliyorsunuz, iyi gidiyorsunuz’şeklinde her gün aynı tür kontroller yaptılar. Bu durum yaklaşık 3 ay sürdü. Biz, Bülent Ecevit’in evde gündüz herhangi bir rahatsızlığı ve hastalığı olmadığını gördüğümüz halde, doktorlar ısrarla kendisinin çok hastalığı varmış gibi davrandı... Bu durumun devam etmesi üzerine, Rahşan hanıma, bir ortopedist arkadaşımın olduğunu, onu çağırıp bir kontrol ettirelim dedim. Bu konuyu Bülent Ecevit’e açtık. Onun da uygun görmesi üzerine, benim arkadaşım olan, Mücahit Pehlivan’ı gizli olarak eve getirdik. Pehlivan, kendisi muayene ettikten sonra herhangi bir hastalığının olmadığını, omurga çökmesinin iyileştiğini söyledi. Muayene ettiği kişinin Başbakan olduğu, lafla bu tür şeylerin söylenip, ileride herhangi bir sıkıntı olduğunda ciddi bir spekülasyona yol açacağını söyleyince, gece gizlice bir özel hastanenin seyyar röntgen cihazlarını alıp eve getirdi. Filmi çekti ve orada da aynı şekilde hastalığın tamamen iyileştiği, hiçbir sıkıntı olmayacağı, ama yine de hareketlerine dikkat etmesinin gerektiği kendisine ince, kibar ve ufak bir korse takması söylendi. Bu arada Bülent Ecevit ara ara dışarı çıkmaya başladı. Dışarı çıktığı zamanlarda doktorlar sürekli beni arayıp, ’Niye çıkarıyorsunuz, bir şey olursa sorumluluğu kim alacak’şeklinde yoğun baskı oluşturdu.”

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 15:54

İLGİLİ HABERLER