Gündem
  • 31.5.2004 17:21

ERDOĞAN İSRAİL'E İKİNCİ KEZ SERT ÇIKTI!...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu'da bireysel, kurumsal ve devlet terörü bulunduğunu belirterek, ''Türkiye olarak Ortadoğu'da barış için ne yapabiliriz, bunun gayreti içindeydik. Ama maalesef burada Şaron bize yardımcı olmamıştır. Son gelişmeler bunun çok açık net ifadesidir'' dedi. Erdoğan, Norveçli bir gazetecinin, ''AB'nin, Türkiye'nin üyeliğini kabul etmesi halinde, siz hangi ülkelerin üyeliğini istersiniz?'' yönündeki sorusuna, Türkiye'nin AB'nin genişlemeden sorumlu ülkesi olmadığını belirterek, programda 2007 yılına kadar Romanya ve Bulgaristan'ın üyeliğinin, müzakere süreciyle ilgili olarak Türkiye ve Hırvatistan'ın bulunduğunu hatırlattı. Daha farklı ülkelerin de bu sürece dahil edilebileceğini ve bu konuda kıskançlıklarının söz konusu olmadığını ifade eden Erdoğan, ''Bütün olay dostluğun, barışın, ekonomik ve kültürel dayanışmanın olabileceği farklı bir dünyayı kurabilmektir. AB bunun için bir adres, mozaik olabilir diye düşünüyorum. Yeter ki bu süreci hızlandıralım'' diye konuştu. Yemen'den bir gazetecinin ''Birçok Arap ülkesi demokrasiye gidiyor. Arap ülkeleriyle nasıl bir ortaklık görüyorsunuz?'' sorusuna Erdoğan, demokratikleşme süreci çerçevesinde Körfez ülkeleriyle ve Ortadoğu'da siyasi ilişkileri geliştirmeye başladıklarını, bunun artarak devamından yana olduklarını söyledi. Üst düzeyden başlayan ilişki ve yardımlaşmanın Ortadoğu'da demokratikleşme sürecini farklı bir noktaya taşıyacağına inandığını ifade eden Erdoğan, ancak bunun uzun vadeli bir süreç olduğunu belirtti. Erdoğan, bu konuda medyaya da çok görev düştüğünü bildirerek, ''Sağlıklı ve tam demokrasi burada hedef olmalıdır'' dedi. TÜRKİYE'DE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ Bir gazetecinin ''Türkiye'de din özgürlüğünü nasıl görüyorsunuz?'' diye sorduğu Erdoğan, sağlıklı ve tam demokrasi için nasıl düşünce ve fikir özgürlüğü noktasında bazı sıkıntılar varsa, din ve vicdan özgürlüğü noktasında da Türkiye'de yaşanmış bazı sıkıntılar bulunduğunu ve bunların zaman içinde aşıldığını kaydetti. Erdoğan, hükümet olarak AB müktesebatıyla ilgili yaptıkları çalışmalarla bu sorunları büyük ölçüde aştıklarını ve bu konuda Türkiye'nin huzurlu olduğunu belirterek, ''Geleceğe yönelik bazı sıkıntıları halletmek, tam demokrasiye geçişin de neticesi olacaktır. İnanç, vicdan, düşünce, fikir, örgütlenme ve teşebbüs hürriyeti noktasında mevzuattan kaynaklanan bazı sıkıntıların da zaman içerisinde aşılacağı kanaatindeyiz'' diye konuştu. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ Bir gazetecinin Türkiye'deki basın özgürlüğüne ilişkin sorusu üzerine de Erdoğan, basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin dünyanın gelişmiş ülkelerinin birçoğundan çok daha ilerde olduğunu söyledi. Erdoğan, basın özgürlüğünün daha ileri noktada olması için adımlar attıklarını, bu hafta TBMM Genel Kurulu'na gelecek olan yeni Basın Yasası ile bunu gerçekleştirmiş olacaklarını bildirdi. Kimsenin eyleme dönüşmedikçe fikrinden, düşüncesinden, inancından dolayı hapislere atılmasını istemediğini ifade eden Erdoğan, ''Çünkü bunun bedelini ödemiş birisi olarak da yaşayarak da bunu gördüm. Bunu aştığımız gün, tam ve sağlıklı demokrasiye geçmiş oluruz'' dedi. YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir gazetecinin ''Komşularınızla mükemmel ilişkilerden bahsettiniz. Yunanistan ve diğer Balkan ülkeleriyle daha ileri ilişkiler kurmayı düşünüyor musunuz?'' yönündeki sorusuna, ''Ben komşularımızla münasebetlerimizin çok iyi olduğunu söylemedim. Çok iyi olması gerektiğini ve bu yolda çok önemli adımlar attıklarımızı söyledim'' şeklinde karşılık verdi. Göreve geldikleri tarihten beri süratle komşu ülkelerle ilişkileri geliştirdiklerini, bu yöndeki çalışmaların sürdüğünü anlatan Erdoğan, Yunanistan'la da ilişkileri çok daha geniş bir platforma taşımanın gayreti içinde olduklarını söyledi. Erdoğan, Yunanistan ile çifte vergilendirmeyi kaldırdıklarını, hava koridorunu 2'den 11'e çıkardıklarını, doğalgaz anlaşması yaptıklarını, turizmde müşterek adımlar atmanın gayreti içinde olduklarını ve Ege'de kıta sahanlığı meselesinde de olumlu gelişmeler olduğunu belirtti. Erdoğan, şunları söyledi: ''İnanıyorum ki oradaki sıkıntıları da aşacağız. Çünkü karşılıklı iyi niyet varsa, bu iyi niyeti de gösteren her iki tarafta da siyasi irade mevcuttur. Bu münasebetlerimiz, temenni ediyorum ki Yunanistan ile Türkiye arasındaki geçmişteki olumsuzlukları artık olumlu bir çizgiye taşıyacaktır.'' Erdoğan, Romanya ve Bulgaristan ile ilişkilerin de her geçen gün daha iyiye gittiğini, diğer Balkan ülkeleriyle ilişkilerin de sürdüğünü belirterek, ''Türkiye orada istikrarı sağlayacak bir rol üstlenmek durumundadır. Gerek Sırbistan Karadağ, gerek Hırvatistan, Makedonya, bunlarla münasebetlerimizi geliştiriyoruz. Özellikle ekonomik altyapıyı güçlü kıldıkça, siyaset de bu noktada güçlü bir şekilde gelişecektir. Oraların demokratik gelişimine Türkiye'nin katkısının olacağına inanıyorum'' dedi. TERÖR SALDIRILARI Nijerya'dan bir gazetecinin, terörist saldırılardan sorumlu tutulanların bugün DGM'de yargılandıklarını hatırlatarak, ''Hükümetin bu mahkemeleri kısa sürede kaldırmak için girişimi olup olmadığını'' sorduğu Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye olarak teröre karşı çok hassasız. Çünkü çok ağır bedel ödedik. 1990'lı yıllarda teröre 40 bin civarında kurban verdik. 15 ve 20 Kasım terör eylemlerinde sadece kendi ülkemiz insanını değil, ülkemiz vatandaşı olan veya olmayan yabancı misyon şeflerinden teröre kurban verdik. Bunlar bizim için çok ciddi üzüntü kaynağıdır. Terör karşılığını bulmalıdır. Terör ne zaman, nerede, nasıl, niçin, kimi vuracağı belli olmayan bir fenomendir. Buna karşı uluslararası boyutta ortak mücadele platformunun oluşturulması gerekiyor. Şu anda kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yasama, yürütme, yargı vardır. Biz teröristlerin en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğine inanıyoruz. Şunu bilmenizi istiyorum ki Türkiye'de artık AB müktesebatı içerisinde idam cezası da kaldırılmıştır. Ama bizim şiddete karşı sıfır toleransımız vardır. Çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Yargı nasıl bir süreç izler, yargı ne yapar onu bilemem. O yargının kendi takdiridir.'' İSRAİL İLE İLİŞKİLER Tel Aviv'den bir gazetecinin, ''Türkiye ile İsrail ilişkilerinde bir kriz var mı? Varsa ne yapılmalı?'' yönündeki sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı: ''İsrail ile ticari ekonomik ilişkilerimiz farklı bir olay. Ama son mevcut gelişmelerin değerlendirmesini yapmak farklı bir olaydır. Biz sadece Filistin'deki olayların değerlendirmesini yaptık. Bizim arzumuz şu, özellikle Filistin'de, Ortadoğu'da kan ve ölüm istemiyoruz. Madem ki terörü kınıyoruz, madem ki terörün karşısındayız, o zaman Ortadoğu'da terörle karşı karşıyayız. Ortadoğu'da bireysel, kurumsal ve devlet terörü vardır. Kurumsal derken illegal örgütleri kasdediyorum. Ben şunu çok açık ve net söylemek durumundayım. Sizleri de objektif düşünmeye davet ediyorum. Bir hükümet bir suikast için karar almaz. Çünkü devlet kin tutmaz. Devlet kendisi hukuku hiçbir zaman askıya alamaz. Ona sahip çıkmak durumundadır. Burada maalesef son zamanlarda bunlar olmaya başlamıştır. Kaldı ki biz Türkiye olarak, Ortadoğu'da barış için ne yapabiliriz, bunun gayreti içindeydik. Ama maalesef burada Şaron bize yardımcı olmamıştır. Son gelişmeler bunun çok açık net ifadesidir. Biz, bu barışı sağlamak için üzerimize ne düşerse bunu yapmak durumundaydık. Bundan sonra da bunu yapmanın gayreti içindeyiz. Fakat İsrail ile bizim ekonomik ilişkilerimizi hiçbir zaman etkilemez. Biz yine İsrail ile münasebetlerimizi devam ettiririz.'' İrlanda'dan bir gazetecinin, ''Müslüman kadınlar AB'nin insanlara verdiği cinsiyet eşitliği hakkından yararlanacaklar mı?'' yönündeki sorusuna Erdoğan, Türkiye'nin nüfusunun yüzde 75'inin AB'ye girmeyi arzu ettiğini ve bunun içinde kadınlar da olduğunu belirterek, kadınların AB'nin tanıyacağı birçok özgürlüklerden istifade edeceğini söyledi. Finlandiya'dan bir gazetecinin, ''Hükümetin Kopenhag kriterlerini ciddi bir şekilde yerine getirdiğini, ancak herhangi bir şekilde hükümet değişikliği halinde bunların topluma nasıl yerleşeceği''ni sorduğu Erdoğan, yasalar ve uygulamalar bu şekilde devam ettiği ve Aralık'ta müzakere süreci alındıktan sonra bunun geri dönülmez bir yol olacağını söyledi. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda sürekli mesafe aldığını belirterek, ''2004'den sonra inanıyorum ki geri dönmek hiç mi hiç mümkün olmayacaktır. Çünkü halkımızın çok büyük kısmı, AB'ye (evet) demektedir. Şu anda AB üyesi ülkeler içinde AB üyeliğini yüzde 75 oranında destekleyen ülke sayısı parmakla geçmez. Bu oranın 2004'den sonra daha artacağına inanıyorum. Yeter ki bu süreç başlamış olsun'' dedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:18

İLGİLİ HABERLER