GAZETECİ SONER YALÇIN, MAFYA, SUSURLUK VE 'DİZİ'Yİ ANLATTI… KURTLAR VADİSİ'NE 'YASAK' FAŞİZMDİR!
<ı>SOHBET ODASI
DERYA SAZAK
DERYA SAZAK: Kurtlar Vadisi dizisinin senaryo danışmanı olarak Türkiye'de son dönemde yükselen şiddet dalgasını nasıl yorumluyorsunuz? Futbol cinayeti, Kızıltepe infazı... Dizide mafyadan, derin devlete 'karanlık' ilişkiler konu ediliyor. Diziye ilgi kadar eleştiri de var...
SONER YALÇIN: Kurtlar Vadisi ne anlatıyor? Diyor ki bu ülkede bir Susurluk süreci yaşandı. Susurluk'ta 3 - 5 özel timci gözaltına alındı, yargılandı. Emekli askerler de vardı. Sadece bunlar değildi Susurluk'un aktörleri. Geri planda büyük para baronları vardır. Bunlar yeraltı dünyasındaki rantı toplayıp, siyasette kullanıp devleti ele geçirmek istediler. Hedef, siyasi iktidara oynamaktı. Bunun temeli de 1980'de Özal'ın ekonomik sistemiyle atılmıştır. Mafya 1990'larda doruğa çıkmıştır.
Kurtlar Vadisi dizisi, mafya olgusunu anlatıyor. Cesur bir dizi. Devletin mafyayla mücadelesini anlatıyor. Susurluk'ta, bana göre devlet kendisini teslim almak isteyen mafyayla hesaplaşmak zorunda kaldı. Susurluk sürecini anımsayalım, insanlar öldürülüyor, PKK'ya para veriliyor, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından yeraltı dünyası büyük rant sağlıyor.
<ı>Dizide şiddetin dozu yüksek değil mi? Bıçakla, silahla insan öldürmek çok kolaymış gibi yansıtılıyor. Sürekli cinayet işleniyor... Kuşkusuz geri plandaki 'komplo'yu sergilemek de önemli. Gelirken, 1994'te yazdığınız 'Ersever'in İtirafları' kitabınızı okudum. Aydınlatılmayan ne çok şey var!
Dizinin mesajı 'bıçak' değil. Ersever'in kitabı neyse, 2004'te, bu dizide de olayları özgürce anlatabiliyor muyum, ona bakmak lazım. Kuşkusuz bir senaryodur, belgesel değil. Kurtlar Vadisi'nin konsept danışmanıyım. Türkiye'nin bir mafya gerçeği var. Ben Türkiye'yi anlatıyorum, onlar hayal dünyasının insanları, filmi çekiyorlar.
<ı>Kurtlar Vadisi, yakın tarihin güncel anlatımı mı, yoksa ekranda izlediğimiz şekliyle bugün de derin devlet - mafya bağlantılı ilişkiler senaryoyu aşan bir gerçeklik içeriyor mu?
Mafyalaşma sürecine 1990'dan sonra girilmiştir ve Susurluk'la birlikte, buna ordu da diyebilirsiniz, derin devlet de diyebilirsiniz, adına ne derseniz deyin. Devlet, yapılan işi anlamıştır; Susurluk'la birlikte, Susurluğun gerçek aktörlerini tasfiye etmiştir.
<ı>Susurluk bir kaza değil miydi? O zaman da kazadan çok 'suikast' olduğu öne sürülmüştü.
Susurluk bir kazaydı. Susurlukla birlikte birçok şey ortaya çıkmıştır. Gazeteciler, kamuoyu bunu başka türlü analiz etmiştir. Devlet de kendisine göre analiz etmiştir. Bence devlet doğru analiz etmiştir ve bunları tasfiye etmiştir. O günkü siyasi ortamda, ekonomik olarak kimler güçlüyse daha sonra kimler Kartal Cezaevi'ne girdiyse, kimler girmediyse o açıdan da bakmakta yarar var.
<ı>Susurluk denilince akla önce Abdullah Çatlı geliyor. Reis!
Bugün medya, kamuoyu hepimiz şiddeti tartışıyoruz. Stat cinayeti, kapkaç, çeteler vs. Bunlar hep yüzeysel. Ben daha derine bakma taraftarıyım. Biz büyük bir 'iç savaş' yaşadık, 30 bin insanımızı kaybettik. İstanbul'da, Ankara'da bile bombalar patlıyorsa, bugün çete diye ortada dolaşan çocuklar hep bu şiddet ortamında gözlerini açtılar. Bu travmayı nasıl unutabiliriz. Bir toplumun bu kadar 'balık hafızası' olabilir mi? Tamam terör bitti, Silahlı Kuvvetler dünyada bir ilki başarmıştır. Bir gerilla örgütünü dünyada yenen tek düzenli ordudur. Bu başarının altını çizmek gerekir. Peki gayri nizami savaşın topluma yansıması ne oldu? Ordu üzerine düşeni yaptı, ya diğerleri? Bizler de üzerimize düşeni yaptık mı?
<ı>PKK'ya karşı savaş ortamını 'kötüye' kullananlar da çıkmadı mı? Susurluk kazası bu gerçeği sıraladı. Suikast silahları, yargısız infazlar, polisi, çeteyi, siyasetçiyi aynı araçta buluşturan 'derin' ilişkiler unutulacak mı? Susurluk hesaplaşmasının 'ucu açık' kaldı. Siyasetçiye 'derin devlet'e dokunulamadı.
O ayrı... Gayri nizami savaş yaşandı.
<ı>Mafya Türkiye'nin düzeni diyorsunuz. Dizi de bu dünyayı sergiliyor.
Ben sosyolog değilim, bunun analizini yapanlar çıkar. Ben, gazeteci olarak, gördüğüm Türkiye'yi anlatıyorum. Kurtlar Vadisi sonuçta bir dizi film. Bu bir hayal. Senaryoyu yazanlar da gerçekleri hayalle harmanlıyorlar.
<ı>Dizideki Konsey, 'derin devleti' çağrıştırıyor. Bu realite devam ediyor mu?
Mutlaka ediyordur.
<ı>Devlet için 'Kurşun atan da yiyen de birdir' deyip mafyalaşmaya kadar giden gerçekler.
'Bu ülke için kanımızı, canımızı veririz' derken, bir gün baktılar ki masalarına dolarlar gelmeye başlamış. İyi oteller, arabalar derken, 1970'lerin ülkücü gençliği, 1980'li yıllarda savruldular, mafya oldular. Daha doğrusu tetikçi oldular. Kurtlar Vadisi'nin özü de budur.
<ı>Çatlı'lar, Çakıcı'lar, Peker'ler buzdağının görünen yüzü, bu ilişkilerin gerisinde devletin uzantısı güçler mi var? Geçmişte bu kişileri ASALA'ya karşı kullanan, yurt içi ve dışında operasyonlara yönlendiren güçlerden söz edilebilir mi?
Olmaması söz konusu olamaz! Devlet mi yapıyor, yoksa devletin içinde kendilerini devlet sanan bazıları mı yapıyor, bu çok ince bir ayrıntı? Devlet elemanlarını emekliye sevk etmiş, o da turizm acentesi kurmuştur. Devlet kesinlikle işin içinde yoktur, ASALA'da. Taşeron kullanır.
<ı>Futbol konuşacaktık, nerelere geldik. Futboldaki mafyalaşmaya ne diyorsunuz? Alaattin Çakıcı'nın yurtdışına kaçış vizesi bile spor kulübü üzerinden sağlanıyor...
Futbolun rantı çok büyük. Milyonlarca dolar dönüyor, mafyanın el atmaması mümkün mü?..