Medya
  • 10.3.2019 00:21

Günahlar ve cezaları!..

GÜNAHLAR VE CEZALARI
Allah’ın Habibi, Sevgililer sevgilisi Muhammed Mustafa Sallallahü aleyhi ve sellem’in anlattığı Miraca devam edelim.
Peygamber Efendimiz ümmetinden günahkarların başlarına gelenleri çıplak gözüyle görüp, o anları şöyle anlattı..

Resulullah efendimiz, Mekke-i mükerremeden Sidre-tül-müntehâya kadar, Cebrail aleyhisselam ile birlikte gitti ve Sidrede şaşılacak çok şeyler gördü. Cennetteki nimetleri, Cehennemdeki azapları gördü. Hadîs-i şerifte;
(Mirac gecesi göğe götürülürken insanlar gördüm. Ateşten makaslarla dudaklarını kesiyorlardı. Bunların kim olduklarını Cebraile sordum. Ümmetinin bazı hatiplerinden, vaizlerinden kimselerdir, Bunlar; kendilerinin yapmadıklarını insanlara yapınız diyenlerdir dedi)
Başka bir cemaat daha gördüm.
Melekler onların başını taşla eziyordu. Sonra başları tekrar yerine geliyordu.
Sonra yine eziyorlardı..
Bunlar kimlerdir?” diye sordum.Cebrail;
- Bunlar senin ümmetinden namazı terk edenlerdir. Bunlar namazlarını düzensiz ve tertipsiz kılanlardır.
Bu arada bir cemaat daha gördüm. Aç ve çıplak halde idiler. Çevrelerinde ateşten otlar bitmişti.Melekler onları hayvan güder gibi o ateşten otları yemeye zorluyorlardı.
“Ey Cebrail bunlar da kimdir?” Diye sordum. Cebrail;
- Bunlar ümmetinden mallarının zekatını vermeyenlerdir.Fakirlere, zaiflere, çaresizlere, yetimlere ve dul kadınlara yardım etmeyenlerdir.
Bir cemaat daha gördüm. Yanlarında nefisten daha nefis yemekler duruyordu. Sol taraflarında ise kokmuş, murdar olmuş etler duruyordu. Bunlar o nefis etler yerine kokmuş murdar etleri yiyorlardı.
Bunlar da kimlerdir?
- Ya Resullalah, bunlar yanındaki helalinden kadınlar dururken , haram olan zina ve benzeri günahları irtikâb edenlerdir.
Bundan sonra bazı adamlar gördüm. Odunu yığmışlardı. O odunları kaldırmak istiyorlar ama bir türlü kaldıramıyorlardı.Tekrar üzerine odun getirip koyuyorlardı.Kaldırmak istiyorlar ama güçleri yetmiyordu. Buna rağmen sürekli odunlarını arttırmaya çalışıyorlardı.
- Bunlar kimdir? Dedim. Cebrail;
- Bunlar senin ümmetinden olup da dünyaya düşkün olanlardır. Mallarını yiyip bitirmeye güçleri yetmezken, yine de kanaat etmeyip çok daha yığmaya çalışırlar.
Bundan sonra koca bir taş gördüm. Küçük bir deliği vardı. O delikten bir yılan çıktı, ve büyüdü. Döndü yine o deliğe girmeye çalıştı.O deliğe sığmayınca da taşın çevresinde şaşkın bir halde dönmeye başladı.
“Ya Cebrail bu nedir” dedim. Cebrail;
- O taş ümmetinin gövdelerinin misalidir. O küçük delik ise ağızlarıdır. O yılan ise; Yalan, gıybet, küfür, fuhuş ve haram olarak söyledikleri kelamlardır. O kelamlar ağızlarından çıktıktan sonra bir daha yutmak mümkün olmaz. Bu kelamları yüzünden ahirette hesaba çekilip azarlanırlar.Hatta o kelamlardan dolayı hem dünyada hem de ahirette ceza görür.
Ümmetine söyle; ağızlarını,  kötü söz, haram ve dil afeti sözlerden korusunlar.Böyle etsinler ki selamet bulalar.
Buradan sonra bir adam gördüm, Kuyudan su çekiyordu. Zahmetle çektiği kovasını kuyunun ağzına getirdiği vakit,kovasında hiç su olmuyordu.Eline zahmetten başka bir şey geçmiyordu.
Bu adamın durumunu sordum
- Bunlar amellerini Allah için halis etmeyip riyakarlık yapan kimselerdir.Dünyada zahmet çekip amel işlerler ama amelleri riyadır.Ahirette bu riya amellerinden kendisine bir pay yoktur.
Bundan sonra bir kavim daha gördüm. Çok yükleri vardı ama taşımaya takatleri yoktu.o halde bile, “Üzerimize yük vurun” diyorlardı.
Bunlar da kimlerdir? Diye sordum.
-Bunlar emanete hiyanet edenlerdir. Boyunlarında bu kadar yük varken hala halktan zulüm yolla mal talep ederler.
Başka bir kavim gördüm.Dilleri ve dudakları uzayıp sarkmıştı. Onların uzayıp sarkan dilleri ve dudaklarını melekler ateşten makaslarla kesiyorlardı.Kesildikçe uzuyor, onlar tekrar kesiyorlardı.
Bunlar kimlerdir?
- Bunlar ümmetin içerisinden çıkıp insanları; beylere, padişahlara ve başlarına gammazlayan kimselerdir.
Bir cemaat daha gördüm.Melekler bunların etlerini kestirip kendine yediriyordu. Her seferinde de, ‘Yiyin’ diye emrediyorlardı. İğrendikçe tekrar yediriyorlardı. Yemek istemedikçe dövüp zorla yediriyorlardı.
Bunlar kimdir diye sordum.
- Bunlar ümmetinin içerisinde gıybet eden kimselerdir.
Bundan sonra bir kavim gördüm. Yüzleri siyah, gözleri mavi idi. Alt dudakları ayaklarına
inmişti, üst dudakları da alınlarına bitişmişti. Ağızlarından kan ve irin akıyordu. Bir ellerinde ateşten şişe, bir ellerinde de ateşten kadeh vardı …
Ağızlarından akan kan ve irin  şişe içine girip kaynıyordu. 
Meleklerde onları, ‘İçin’  diye zorluyordu .
Kadehleri  doldurup içmek istedikleri zaman onun kaynar şiddetinden murdar kokusundan  dayanamayıp hımar (eşşek) gibi bağırıyorlardı. O melekler ise  onları dövüyor zorluyor ve içiriyorlardı .
 -Bunlar kimlerdir diye sordum  Cebrail  şöyle anlattı.
 -Bunlar şarap içenlerdir.
 Bunlardan başka bir kavim daha gördüm; dilleri enselerinden çıkmış suretleri domuz
suretini almıştı. Altlarından ve üstlerinden  onları azap sarmıştı.
  -Bunlar  kimlerdir? diye sordum
 Cebrail  şöyle anlattı; 
- Bunlar ümmetinden yalan yere şahitlik edenlerdir. Hakkı iptal edip kullarına zulmedenlerdir 
-Bunlardan başka bir güruh gördüm. Karınları şişip aşağı sarkmıştı.Ellerine ve ayaklarına
köstek vurmuşlardı. Ayağa kalkmak istedikleri zaman karınlarının büyüklüğünden kalkamıyor yere yıkılıyorlardı.
Bunlar kimlerdir ? Diye sordum ; Cebrail şöyle anlattı :
– Bunlar Birbiriyle faiz  alıp verenler ve insanların mallarını zulüm yollu yiyenlerdir.
Bundan sonra bir kısım insanlara rastladım . Bunların yüzleri  kara olmuş. vücutlarına
ateşten  elbiseler giydirmişlerdir. Ateşten topuzlarla melekler onlara vuruyorlardı, köpekler gibi de  uluyorlardı.
Bunların kimler olduğunu sordum  Cebrail şöyle anlattı .
– Bunlar öyle kadınlar ki, zina eder  ve kocalarına eza ve cefa ederler.
Bunlardan başka bir takım kimseleri gördüm ki bunları ateşten bıçaklarla
boğazlıyorlardı. Tekrar diriliyorlar, tekrar boğazlıyorlardı. Daima böyle bir azap ediliyorlardı.
Bunlar kimlerdir? Diye  sordum ; Cebrail  şöyle anlattı:
– Bunlar, ümmetinden haksız yere adam öldürenlerdir.
Bunlardan başka bir zümre daha gördüm  ki; havada asılı duruyorlardı. Kulaklarından burunlarından ve ağızlarından  ateşler çıkıyordu. 
Her birine şiddetli iki melek verilmişti. 
Her meleğin elinde  yetmiş budaklı  ateşten sopa vardı. 
Bu sopa ile daima ve hiç durmadan  o taifeye azap ediyorlardı..
Şu manalı tesbihi okuyorlardı;

- Kadir muktedir Subhandır. 
- Düşmanlarından intikam alan Subhandır. 
- Yüce Sultan Subhandır.
Bunlar kimlerdir ? Diye sordum , Cebrail şöyle anlattı :
Bunlar dilleri ile iman  izhar edip  kalpleri küfür  ve nifak dolu olan  münafıklardır .
Bundan sonra bir  bölük  kavme rastladım. Gördüm ki bu taife ateşten bir vadide
Hapis olmuşlar. Ateş  bunları yakıyor ama tekrar tazeleniyorlar; yani vücutları  yerine geliyor  yine ateş yakıyor  böylece azap olunuyorlardı.
Bunlar kimlerdir ? diye sordum    Cebrail şöyle anlattı :
Bunlar analarına babalarına  itaat ve tazim etmeyip  asi ve karşı gelen  kimselerdir.
Bundan  sonra  bir bölük kavme daha rastladım  Bunlar göğüsleri üzerine ateşten tabaklar
koymuşlar; meleklerde onlara  sopalarla vurup azap ediyorlar.
Bunlar kimlerdir ? Diye sordum Cebrail şöyle anlattı :
- Bunlar ümmetinden saz çalıp  halka name söyleyip mütriplik edenlerdir.
Günahkar ümmetine verilen ceza Peygamber Efendimizi çok mahsunlaştırdı. Orada Ümmeti için Hak teala’ya yalvardı.
O niyaz sırasında Cenab-ı Hak, Peygamber Efendimize şefaat izni vereceğini belirterek bunu şöyle haber verdi;
 -Gönlünü hoş tut, Seni  muradına  eriştirdim. Kıyamette Sana bir makam vereceğim. . Senin  ümmetlerini  sair ümmetlerin  üzerine  seçtim: Senide  onlara  şefaatci  kıldım …

****  **** **** **** **** *****
Ya Rabbi..
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem’e vereceğini vaad ettiğin makam, MAKAM-I MAHMUD’dur ki o ŞEFAAT MAKAMIDIR.
Bu makamdandır ki; Evvelin ve Ahirin Resûlü Sevgili Peygamberimiz Efendimiz’in kıymetli ve mübarek adlarından birisi de MAHMUD’dur..
Ya Rabbi...
Bu mübarek MAHMUD ismi ve bu mübarek MAKAM-I MAHMUD makamı hürmetine; bilerek bilmeyerek ve küçük büyük bütün günah ve kabahatlerimizden TÖVBE ettik.
Tövbemizi kabul eyle...
MAHMUD Habibinin hürmetine; LEVH-İ MAHFUZ’a düşmüş günahlarımızı da bağışla.
Ya Rabbi..
Bizi, ailemizi ve sevdiklerimizi Habibi’ne ÜMMET kıl. 
Bizleri hayal aleminden gerçek aleme ÜMMET-İ MUHAMMED olarak al.
Ya Rabbi ..
Miraç’da VAAD ettiğin gibi bizi Peygamber Efendimizin ŞEFAATİ ile ŞEREFLENDİR.
Büyüklerimize talebe olarak kabul buyurup, sevindir ve Cennetinle ŞEREFYAB eyle.
AMİN İNŞALLAH..

METİN ÖZER


 

Güncellenme Tarihi : 10.3.2019 02:13

İLGİLİ HABERLER