Gündem
  • 15.9.2002 00:50

İŞTE BAŞKENT'İN MUHTEMEL DURUM SENARYOLARI...

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA - Kamuoyunun baskısı ve medyanın etkisinde kalıp TBMM'den seçim kararı çıkartan milletvekilleri, gerek listeye girememe, gerekse % 10'luk baraj nedeniyle tekrar partilerinin TBMM'de temsil edilememesi tehlikesi karşısında ortak noktalarda buluşarak aldıkları meclis kararını iptal ettirmenin yollarını arıyorlar. Siyasi kulislerde yoğun biçimde tartışılan ve düne kadar 213'e varan imzalarla kararlılıklarını gösteren milletvekilleri öncelikle meclisin toplanmasını sağlamayı, ardından verilecek bir gensoru ile hükümeti düşürmeyi, sonrasında da MHP'siz bir AB hükümeti kurarak seçimlerin 3 Kasım sonrasında yapılması için gayret gösteriyorlar. 3 Kasım tarihinde seçim kararı alınmasına rağmen sahaya çıkıp seçim çalışması yapmak yerine Ankara'da kulis faaliyetlerini yoğunlaştıran milletvekilleri çeşitli alternatifler üzerinde yoğunlaşıyorlar. ÖNCELİKLİ HEDEF TBMM'NİN TOPLANMASI Ankara'da karargah kuran milletvekilleri TBMM'nin toplanması için gerekli olan 110 imzayı aşmış durumdalar. Milletvekilleri TBMM'yi toplamak için hangi gerekçeyi sunacaklarını henüz kararlaştırmadılar. TBMM'yi toplamak için çok sayıda gerekçe sunan milletvekilleri bu gerekçeler arasından en uygun olanını yazarak TBMM başkanlığına müracaat etmek için boş kağıtlara imza atıyorlar. TBMM'nin toplanmasının ardından öncelikle TBMM kararı olan 3 Kasım tarihinde seçim yapılması yönündeki kararın iptaline gitmeyi planlayan Milletvekillerine ANAP, MHP, DYP, YTP gibi partilerin yanısıra bağımsız milletvekillerinden de çok sayıda destek geliyor. İKİNCİ HEDEF GENSORU TBMM'nin toplanmasını sağlayan milletvekillerinin ikinci hedefi ise gensoru vererek hükümeti düşürmek. Saadet Partisi'nin verdiği gensoruya destek vermek suretiyle de gerçekleşebilecek hükümet düşürme senaryosuna bazı ANAP'lı milletvekilleri karşı çıkınca, YTP'nin yeni bir gensorusu ile bu engelin de aşılabileceğini hesaplıyorlar. Gensoru neticesi hükümetin düşürülmesi için gerekli 276 oyu bulmanın da zor olmayacağını düşünen milletvekilleri her ne kadar hiçbir siyasi parti 3 Kasım'da seçim yapılmasına açıktan karşı çıkmasa da gerek ülke gerçekleri, gerek yapılacak seçimin çözüm getirmeyeceğini düşünen her vekilin bu gensoruyu hedefine ulaştıracağını ifade ediyorlar. SEZER'E BY-PASS Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Edirne'de bir soru üzerine yaptığı, "Şartlar oluşursa Meclisi fesih yetkimi kullanabilirim" açıklaması karşısında tedbir de geliştiren milletvekilleri bunun için ANAP veya DYP çatısı altında toplanmak suretiyle MHP'nin en çok üyeye sahip parti hüviyetinin sona erdirilebileceğini ifade ediyorlar. MHP'nin birinci parti konumundan çıkarılmasıyla Cumhurbaşkanı Sezer'in görevi yeni oluşuma vereceğini ifade eden milletvekilleri bu partinin de çoğunluk gibi bir problemi olmayacağını ve Sezer'in işaret ettiği fesih şartlarının ortadan kalkacağını belirtiyorlar. DYP TEKLİFE NASIL YAKLAŞIR DYP Lideri Tansu Çiller'in sık sık karşı çıktığı seçim erteletme operasyonuna dünkü 'seçimleri erteletmek ihanettir' sözünü yeni şartlar karşısında değerlendireceğini kaydeden Milletvekilleri, "Tüm gerçekler ortada. AKP dışında hiçbir partinin barajı aşma garantisi tam olarak mevcut değil. AKP'ye iktidar yolunun açılmasıyla da Türk Milleti Avrupa birliğini unutacaktır. AKP sistemle barışık olamayacak, ülke hergün yeni kaoslarla karşı karşıya kalacaktır. DYP bunca problemi göre göre seçimde ısrar edemez" diyerek DYP'nin önderi Süleyman Demirel'in de 'Siyasette dün dündür, bugün bugündür' sözüne atıfta bulunarak siyasi kararların mevcut durumlar değerlendirilerek verileceğini belirtiyorlar. SEÇİMİN ERTELENMESİNE MHP'DEN DE ÖNEMLİ DESTEK GELECEK Şu anda isimlerinin açıklanmasını istemeyen Milletvekilleri, MHP'nin küskünleri bir yana halen listelerde seçilebilecek yerde olan Milletvekillerinin dahi baraj nedeniyle endişe içinde olduklarını ifade ederek TBMM'ye gelecek tekliflere MHP içinden de önemli destek beklediklerini söylüyorlar. MHP'nin yıllardır sol çizgide siyaset yapan Ertuğrul Kumcuoğlu başta olmak üzere dışardan gelenlere ve genel merkez yöneticilerine iyi yerler açabilmek için temayül yoklamalarını hiçe sayarak yaptığı listenin tabanda büyük rahatsızlığa neden olduğunu ileri süren milletvekilleri, bu partiden önemli ölçüde destek geleceğini ifade ediyorlar. Milletvekilleri MHP'nin durup dururken AB yasalarının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etmesinin Hükümet'in bozulması için adeta yangına benzin dökmekle eş anlamlı bir hareket olduğunu iddia ettiler. Bölücübaşı'nın da istifade edeceği idamın kaldırılması kararını iptal ettirmek adına yasal süreyi geçirdikten sonra yapılan müracaatın seçmeni aldatmaya yönelik bir davranış olduğunu ileri süren milletvekilleri, "Vatandaş kimin gerçekten AB yanlısı, kimin AB karşıtı olduğunu gayet iyi idrak ediyor. 1999 seçimlerinde Apo'yu astıracağı iddialarıyla TBMM'ye gelenler kanuni itiraz süresi geçtiğini bile bile Anayasa Mahkemesine gidiyorlar" diyerek MHP'nin bu davranışının da teşkilatta sıkıntı doğurduğunu belirtiyorlar. ECEVİT HÜKÜMETİ BIRAKMAMAKTA KARARLI Başbakan Bülent Ecevit'in 3 Kasım'da seçim yapılmasına baştan beri karşı olmasına, bu görüşünü TBMM'deki oylamada da açık biçimde yansıtmasına rağmen bugünkü gelinen noktada haklılığını göstermek için meseleyi dayanma noktasına kadar götürmeye kararlı gözüktüğü belirtiliyor. Ecevit'in gerek DSP'den ayrılanlara, gerekse durup dururken seçim kararı için koalisyonun ortak görüşü alınmadan imza toplayan MHP'ye ders vermek için siyasi inat sergilediğini ifade eden milletvekilleri gündemlerinde DSP azınlık hükümetinin de bir alternatif olarak bulunduğunu belirtiyorlar. Ecevit'in istifa etmemesi halinde hangi ortak ayrılırsa ayrılsın hükümetin düşmeyeceğini, görevini azınlık hükümeti konumunda sürdürebileceğini, hükümeti düşürmenin tek yolunun ise gensoru olduğunu kaydeden milletvekilleri, Ecevit'in dünkü DSP seçim bildirgesi toplantısındaki 'ANAP'lı bakanlar gensoruya destek verirse azleder misiniz?' sorusuna 'Etmem' karşılığını vermesinin bunun göstergesi olduğunu belirtiyorlar. Milletvekilleri DYP veya ANAP üzerinde bir uzlaşma sağlanamaması halinde DSP azınlık hükümetine destek vermek suretiyle MHP'siz bir hükümet formülü üzerinde de çalıştıklarını, ancak bunun gerçekleşebilmesi için MHP'nin ikna edilerek hükümetten ayrılması zorunluluğunu dile getiriyorlar. AKP VE SP'DEN DE DESTEK GELEBİLİR Bu arada AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimlere katılıp katılmayacağına YSK önümüzdeki hafta içinde karar verecek. YSK'nın kararı red olduğu taktirde Erdoğan'ın 2003 Şubatında Yasal hiçbir engelinin kalmadan seçime girebilecek olması AKP'li milletvekillerinin de en azından parti içinde oluşacak liderlik kavgasını engellemek için seçimi erteleme çalışmalarına destek için bir sebep olduğu belirtiliyor. Öte yandan SP'nin doğal lideri Necmettin Erbakan'ın durumu da 2003 yılında yapılacak bir seçimde her türlü tartışmayı geride bıracak. Baraj konusunda endişeleri bulunduğu bilinen Saadet Partisi'nin de bu nedenle erteleme çalışmasına destek vereceği kaydediliyor. Alternatif formül geliştiren milletvekilleri AKP ve SP'den de destek alabileceklerini tahmin ediyorlar. KÜSKÜNLERDEN FIKRALI BENZETME MHP'nin bir anda ortaya çıkarak seçim startı vermesine fıkralı benzetmelerde bulunan vekiller MHP liderini timsah dolu havuza atlayan adama benzettiler. Fıkra şöyle; sonradan zengin olan bir şahıs yaptırdığı villayı çevreye tanıtmak için düzenlediği kokteylde havuza aç bırakılmış timsahlar ve vahşi pirahna balıkları koyar. Davetlilere de havuzdan uzak durmaları, düşmemeleri uyarısında bulunur. Ancak davetliler kendi aralarında bu havuzda yüzüp yüzemeyecekleri konusunda iddiaya girerler. Davetlilerin bu tartışmaları sürerken bir kişinin havuzda olduğunu görürler. Aç timsahların arasından can havliyle havuzun karşısına çıkmayı başaran şahıs üstündeki suyu temizlemeye çalışırken, davetliler adama yaklaşarak kendisini tebrik ederler ve üstün kahramanlık gösterdiğini, kendisine evlerini arabalarını hediye etmek istediklerini söylerler. Oysa adam şaşkınlık içerisindedir ve dönüp davetlilere sorar ."Beni havuza kim itti ! ?" Bu fıkrayı anlatan vekiller MHP'nin yanısıra pek çok partinin durumunun da havuza düşen adam gibi olduğunu ifade ediyorlar. VEKİLLERİN GEREKÇELERİ İmza kampanyası başlatan milletvekilleri, seçim kanununun adaletli olmadığını, Türkiye'de yüzde 3-5 oranında oy potansiyeli olan çok sayıda parti ve siyasi görüş bulunduğunu ancak bunların mevcut yüzde 10'luk baraj nedeniyle temsil edilemediğini ileri sürüyorlar.. Avrupa Birliği konusunda atılan onca adımın yapılması gereken diğer uyum çalışmalarının yarıda bırakılması ve Aralık'ta yapılacak AB toplantısına güçlü ve bu konuda kararlı bir hükümetle gidilmemesi durumunda emeklerin boşa çıkacağına, sadece AKP veya CHP ile Avrupa Birliğine gidilmesinin mümkün olmayacağına da dikkat çeken milletvekilleri kendilerince pek çok gerekçe öne sürerek seçimlerin yapılmasının ülkeye fayda sağlayamayacağını belirtiyorlar. Çare olmayacak bir seçimin ülke ekonomisine yük getireceğini, bunun yanısıra uluslararası platformlarda Türkiye'yi zor durumda bırakacağını kaydeden Milletvekilleri, siyasi partiler kanununda da değişiklik yapılmasının şart olduğunu kaydediyorlar. Milletin vekili olması gereken milletvekillerinin millet tarafından talep edilen kişilerin yer aldığı kişiler olmadığını, partilerde lider hegemonyasının sürdüğünü ifade ederek siyasi partiler kanununda değişiklik yapılmadan gidilecek seçimin ülkeye bir şey kazandırmayacağını söylediler. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:07

İLGİLİ HABERLER