Yaşam
  • 15.12.2005 05:50

'KADINLARIN BİRÇOĞU DENİZ AKKAYA'YA GICIK KAPMIŞTIR!..'

REHA MUHTAR'IN SABAH'TAKİ YAZISI:

Deniz Akkaya ve kadınlar...

Oyuncu ve manken Deniz Akkaya'nın, sevgilisi Murat Aslan'dan dayak yediğini söylemesinden sonra dergisi 'Dishy' yarı yarıya tiraj kaybetmiş...

Yazık...

Çünkü eminim ki, Deniz, yüzünün gözünün morardığı demecini verirken, kendisiyle ilgili her şeyin patlama yapacağına inanıyordu.

Birileri ona herhalde öyle söylemişlerdi:

"Sen bu dayak konusunu röportajda geniş geniş anlat... Toplum bu işe duyarlı... Medya bu işe heyecanlı... İyi olay olur... Hem dergiye hem sana iyi tiraj getirir..."

Muhtemeldir ki böyle söylemişlerdir... Oysa, söylenenlerin tam tersi çıkmıştır... Deniz Akkaya irtifa kaybetmiş, dergisinin tirajı yarı yarıya düşmüştür...

Çok basit bir nedenle... Kadınların birçoğu Deniz Akkaya'ya gıcık kapmıştır...

Lafları doğru bulmak bir yana, yaşadığı hayatı samimi bulmamışlardır...

Her halükarda Deniz Akkaya'yı kendilerinden saymamışlardır...

Çünkü Deniz'in sandığının aksine, onun hayatıyla, dayak yiyen ya da yemeyen kadınların hayatları arasında dağlar kadar fark vardır.

Bir kere, hayatın içindeki kadınlar için Deniz Akkaya çok sosyetiktir...

Daha doğrusu sosyetik bir hayat tarzı yaşamaktadır...

Nerede ne zaman, kiminle, belli değildir..

Nerede ne zaman ne yapacağı da belli değildir...

Aşkların ve skandalların kadınıdır...

Kadınlar, skandalların kadınlarını sevmez...

Kendilerine yakın bulmaz...

Kendileri gibi mazlum olanı, ezilmiş olanı, doğal olanı, doğalı yaşayanı sever...

Ayrıca cin gibi olan kadınlar için, Deniz Akkaya'nın nasıl bir dayak yediği de belli değildir.

Bir kere onun desteğini istediği kadınlar gecenin saat 03.00'ünde eve gelmezler...

Eşlerini ya da sevgililerini, evde onları bekliyorsa o saate kadar ağaç etmezler... Hele "Gel" denmiş olduğu halde inadına inadına o saate kadar dışarıda, mümkün değil kalmazlar...

Kalmışlarsa zaten adamı gıcık etmek için kalmışlardır, zaten o gıcığın sonunda adamı fitil edip, pek dayak yemeden ortalıktan toz olurlar...

İntikamı daha sofistike alırlar...

Kadınlar Deniz Akkaya'yı kendilerine hiç yakın bulmazlar...

Çünkü o endam, o güzellikte, o kadar herifi peşinde pervane gibi dolaştıran kadının, bulup da bunadığına inanırlar...

Geçmişin meydanda...

"Güzelim adamı bulmuşun... Bir de sabaha kadar o bar senin, bu bar benim" diye dolaşıyorsun diye, içten içe, uyuz olurlar...

Kendi naçar hallerine bakıp, olayı arsız bir durum olarak adlandırabilirler...

Naçar hallerde haftada iki posta erkek dayağı yiyenler, sabaha karşı 03.00'te tırnaklı, tokatlı tartışmayı, "İkisine de oh olsun" şeklinde yorumlayacaktır...

Deniz Akkaya ve varsa akıl hocaları bilmelidir ki, insanlar kendi durumlarına benzeyen durumlarda acıma ve merhamet duygularıyla örtünürler...

Mağdur için bunu hissederler...

Mağrur karşı ya da mağrur bir hayat tarzı süren için değil...

Deniz Akkaya ise, Türkiye'deki kadınların gözünde mağdur değil, genel olarak mağrur bir hayat tarzı sürmektedir...

Ezilen değil, her taraftan esen bir kişiliktir... Güzeldir... Hatta belki de çok güzeldir... Boylu poslu ve endamı yerindedir... Hatta seksapeldir...

Kocaları da dahil "herifçioğullarının göz hapsindedir..."

Bu kadın, bir an önce başı bağlanıp, gözlerden ve dizlerden uzak tutulmalıdır...

Oysa o, gözlerden uzak kalmak bir yana, gül gibi sevgilisini bile evde bırakıp, o bar senin bu bar benim dolaşarak cüretkar bir tehdit oluşturmaya devam etmektedir...

Sanki bunları yapan kendisi değilmişçesine bir de, sabahın 3'ünde geldiği evde dayak yedi diye, naçar kadınlardan destek istemektedir.

Destek bir yana, birçok kadına göre, teşbihte hata olmaz, Deniz Akkaya'nın katli vaciptir...

Bırakın üzülmeyi bu şartlar altında Akkaya ve akıl hocaları yarı yarıya düşen dergi tirajlarına şükretseler iyi olacaktır!..

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:27

İLGİLİ HABERLER