Gündem
  • 8.10.2004 09:57

KORKUT EKEN'E CEZAEVİ HARÇLIĞI SEDAT PEKER'DEN

Peker "Hapse girme yurtdışına göndereyim" teklifi yaptı. Eken "Gidip yatacağım ama ekonomik sıkıntım var" deyince para verdi

 

Susurluk Davası'nda yargılanıp hüküm giyen eski MİT'çi Korkut Eken, Peker kardeşlere yönelik "Avrasya Operasyonu" ile yine gündeme geldi. İddiaya göre, Sedat Peker, cezaevinde yattığı sırada Korkut Eken'e 50 bin dolar gönderdi. Ancak ikili arasındaki ilişki, yine para konusunda gerildi. Daha sonra, Korkut Eken'i ve görüşlerini "savunmak" için kurulan Milli Yol Dergisi'nde Sedat Peker aleyhinde bir yazı yayınlanınca ipler kopma noktasına geldi. Bilgi veren kaynaklar, bütün bunların telefon kayıtlarıyla tespit edildiğini öne sürdü.

Peker'i tanıyorum
Eken, Sedat Peker ile ilişkisini, 2002'in ilk aylarında, mahkemede yargılanırken anlatmıştı. Hakimin, "Sedat Peker ve Alaattin Çakıcı'yı tanıyıp tanımadığı" yolundaki sorusuna Eken şu yanıtı vermişti: "Onları da tanıyorum. Efendim ben bu şahısları sokakta, herhangi bir vesileyle yemekte, gazinoda, meyhanede falan tanımadım. Tanıştırıldım, görev itibariyle tanıdım ve görev ciddiyetiyle arkadaşlarla birlikte oldum."

Soruşturmada, Eken'in Sedat Peker'le, cezaevine girmeden önce olduğu gibi, cezaevinde yattığı sırada da "yoğun" ilişki içinde olduğu ortaya çıktı. İddiaya göre, Eken cezaevinden izinli çıktığı günlerde gerek Sedat Peker gerekse ağabeyi Atilla Peker'le birçok kereler telefon görüşmesi yaptı. Eken ayrıca, Peker kardeşlerin kendi aralarındaki telefon görüşmelerinde de pek çok kez "konu" oldu.

O konuşmalardan birinde, Sedat Peker, abisine Korkut Eken'den şöyle söz etti: "Geçenlerde Korkut abi birileriyle muhabbet ederken benim için 'hiçbir şey yapmadı, maddi destekte bulunmadı' demiş. Ona dünyayı verdim ya! Senin bile bilmediğin neler yaptım.. Dava adamı olmanın bedeli var. Ben ona cezaevine git yat demedim ki! Her şeyi ayarlamıştım. Yurt dışına yolluyordum. 'Ben gidip yatacağım, sadece ekonomik sıkıntım var' dedi. Onu da çözdük. Sırf cezaevine girerken 50 bin dolar verdim ya..."

Edinilen bilgiye göre, Atilla Peker Korkut Eken'e para götürdüğünü kabul etti, ancak miktarını bilmediğini söyledi. Korkut Eken'i on yıldır tanıdıklarını ifade eden Atilla Peker, birkaç kez cezaevine ziyarete gittiğini, Korkut Eken'le, izinli olarak cezaevinden çıkıp İstanbul'a geldiğinde görüştüklerini de anlattı.

İddiaya göre, buluşmalardan birinde, Atilla Peker, Korkut Eken'le Sedat Peker'in telefonda görüşmelerini sağladı. Bu görüşmede Sedat Peker'le Korkut Eken'in birbirlerine "çok saygılı" konuştukları öğrenildi. Ancak Peker kardeşler arasındaki bir başka telefon konuşması, aslında Korkut Eken'le iplerin kopmak üzere olduğunun işaretini verdi:

Sedat Peker: Korkut abiyle telefon irtibatın var mı?

Atilla Peker: Tabii reis!

Sedat Peker: Ara, selamımı söyle. İstediği özel bir şey, bir organizasyon var mı yapmamız gereken, öğreniver.

Atilla Peker: Tamam reis..

Sedat Peker: Bu arada diğer konuyu aktardın değil mi kendisine?

Atilla Peker: Hangi konuyu?

Sedat Peker: Hani ben iki milyon dolar sözü vermişim ya! Bu nasıl bir saçmalık. Böyle bir şey olur mu!

Ulaşılan bilgiye göre, Sedat Peker, o telefon konuşmasında iki milyon doların neyle ilgili olduğunu anlatmıyor. Ancak, çeşitli telefon görüşmeleri, akla, "Korkut Eken'in başında ya da içinde olacağı bir hareket için iki milyon dolarlık bir finansmandan söz edildiği ama bunun daha sonra gerçekleşmediği" ihtimalini getiriyor. Nitekim, bu konuşmadan sonra, Korkut Eken'e yakınlığıyla bilinen, onu ve görüşlerini savunan Milli Yol Dergisi'ndeki bir yazı, aradaki gerilimi tırmandırıyor. Dergisinin Korkut Eken'le yaptığı röportajda, "Sedat Peker'in Eken'in adını kullanarak çıkar sağladığı" yolunda bir ifadenin yer alması ipleri kopartıyor. Atilla Peker, Eken'i arayarak, Sedat Peker'in mesajını iletiyor:

Çocukluğumu aldı
A. Peker: Komutanım, reis aradı, dergide çıkan haber canını sıkmış..

Eken: O tekzip edildi Atilla. Gazeteci şerefsizlik yapmış..

A. Peker: Ama reis gazeteciyle görüşmüş. Gazeteci, söylediklerinizin kasette kayıtlı olduğunu söylemiş.

Eken: Bu, bizi birbirimize düşürmek için yapılan bir kampanya..

A. Peker: Ayrıca Zahit (Akman-emekli) Binbaşı'ya 'Sedat uyuşturucu içiyor mu' diye sormuşsunuz...

Eken: Allah belalarını versin...

A. Peker: Reis, 'Komutana kardeşlikten başka şey yapmadım' diyor.

Eken: Bunu inkar etmedik ki hiç! Sedat aleyhine tek kelime çıkmaz ağzımdan. O dergiden geldiler. Resmimi kullanmak için izin istediler. Sonra devamlı kullanmaya çalıştılar.

A. Peker: Birileri bir şey yapmak istiyor belki ama reis kızgın. 'Komutanla artık dostluğumuz bitti' diyor.

Eken: O insanların istediği de zaten buydu. Sonunda başardılar!

Telefon kayıtlarına göre, Atilla Peker'in, Korkut Eken'le bu görüşmenin hemen arkasından aynı telefonla Sedat Peker'i aradığı ve "bilgi" verdiği öne sürüldü. Sedat Peker de, Eken'in "kendisiyle yüzleşmekten çekindiğini" söyleyerek "Öyle insanlarla dostluğum olamaz" dedi ve ekledi:

"Kurtulduk bu iğrenç yaratıktan. Allah'a hamdedeceğim. Çocukluğumu elimden aldılar. Hangisinin neyi benden daha yüksek! Yaptıklarımın karşılığında teşekkürün bu mu olması lazım! Bak sonunu göreceksin!"

"Ben Sedat Peker'im benim olduğum yerde devlet biter"
Bir işadamı zorla, Şile yakınlarında kale gibi korunan bir villaya götürülüyor. Villadaki "ses geçirmez" özel saunaya kapatılıyor. İşadamı elleri ve gözleri bağlı bir durumda uzun süre bekliyor. Sonra "Beni tanıyor musun" diyen bir ses duyuyor. Bunu, öldüresiyle bir dayak izliyor...

İddiaya göre, korku filmlerini andıran bu sahneler, 24 Şubat 2004 günü gerçekten yaşandı. Yusuf Altay isimli bir işadamı, Atilla Peker ve adamları tarafından götürüldüğü villada, Sedat Peker tarafından saatlerce dövüldü.

Bilgi veren kaynaklara göre, film gibi olay şöyle gelişti:

Aktüel isimli bir tekstil firmasının sahibi olan Yusuf Altay, Makro Tekstil'in sahibi Atilla Ekser'den yüklü bir miktar haraç istiyor.

Atilla Ekser bunun üzerine Sedat Peker'e ulaşıyor. Yusuf Altay'ın Peker'le ilgisi olmadığını ancak "adını kullandığını" anlıyor. Bunun üzerine bir plan hazırlanıyor. Yusuf Altay, "konuyu görüşmek üzere" Atilla Ekser'in bürosuna çağrılıyor. Gider gitmez de karşısında Atilla Peker'i buluyor. Direnmesine rağmen, zorla Şile yakınlarındaki villaya götürülüp dövülüyor.

Dövüştük
İddiaya göre, Atilla Peker, hikayenin bu kadarını "kabul ediyor". Yusuf Altay'ı, "devlete vergi veren bir kişiden (Atilla Ekser'den) bu şekilde para istemesine sinirlendiği için" azarladığını; bunun üzerine tartıştıklarını ve "dövüştüklerini" söylüyor. Sedat Peker'in o gecede villada olmadığını, olaydan da sonradan haberdar edildiğini anlatıyor.

Ancak, Peker kardeşlerden şikayetçi olan Yusuf Altay, telefon kayıtlarının da adım adım doğruladığı bambaşka bir tablodan söz ediyor:

"Siyah bir Mercedes'e bindirildim. Bir yanıma Atilla Ekser diğer yanıma Atilla Peker oturdu. Şile'de bir eve götürüldüm. Köpeklerin koruduğu villaya büyük demir bir kapıdan girdik. İçerisi çok kalabalıktı. Beni bir sandalyeye oturttular. 'Reisin misafirleri var. Seninle görüşmeye daha sonra gelecek' dediler. Gece bir buçuk sıralarında evde bir hareketlenme oldu. Atilla Peker 'Reis geliyor' dedi ve beni saunaya almaları talimatı verdi. Saunada üç kişi, ellerimi önce kemerimle arkadan bağladılar. Sonra sağlam olmadığını düşünüp bir de iple bağlandım. Gözlerimi de önce havluyla kapattılar. Havlu başımda durmayınca bu sefer beyaz bir bezle kapattılar. Birkaç dakika sonra Atilla Peker, 'Reis ellerinin çözülmesini istiyor' dedi. Ellerimi çözüp, gözlerim bağlı yine salona götürdüler." Ulaşılan bilgilere göre, salonda bekleyen kişi Yusuf Altay'a "Ben Sedat Peker'im diyor." Ve ekliyor: "Makro'ya (Alaattin Ekser'e) 400 milyar lira borcun var. Bu borcu ödeyeceksin. Bana da 1 milyon dolar vereceksin. Senin yüzünden gecemiz zehir oldu, programım bozuldu.."

Yusuf Altay, Sedat Peker'i ikna etmeye çalışıyor. Ancak başarılı olamıyor. Daha sonra bir üst kata çıkartılıyor. Burada Peker'in adamları, "Reis'e yanlış ve eksik şeyler söyledin. İkna edemezsen seni öldürüp ormana atar" diyerek Yusuf Altay'ı öldüresiye dövmeye başlıyor. Her yanı kan içinde kalan Yusuf Altay bir süre sonra aşağıya indiriliyor. Bu sırada darbeler nedeniyle Yusuf Altay'ın gözündeki bağ aralanıyor. Sedat Peker, Atilla Ekser ve Atilla Peker ile adamlarını görüyor. Sedat Peker, taleplerini yeniden sıralıyor. Yusuf Altay, kabule yanaşmayınca, bu kez Sedat Peker tarafından dövülmeye başlıyor. Dayak, Yusuf Altay sonunda bütün isteklere "evet" deyinceye kadar devam ediyor.

Gecenin sonunda Sedat Peker, Yusuf Altay'a "devletin bittiği yerde ben başlarım" diyor. Ancak sözünü hemen değiştiriyor: "Aslında benim olduğum yerde devlet biter!"

Karşılıklı dövüştük
Yürümekte ve konuşmakta güçlük çekecek kadar dayak yiyen Yusuf Altay, miktarını tam olarak algılayamadığı bazı senetleri imzaladıktan sonra, alındığı yere, Ümraniye'ye bırakılıyor. Ertesi gün olayı avukatına anlatıyor ve şikayetçi oluyor. İddiaya göre, Peker kardeşler sorgusunda bu olay da gündeme geliyor. Atilla Peker, kardeşi Sedat Peker'in o gece Şile'de olmadığını ve durumdan "ertesi gün" haberdar olduğunu söyleyerek, "Villada yalnızca ben ve şoförüm vardık. Yusuf Altay'ı da dövmedim. Ama tartırtışırken karşılıklı dövüştük. Ben de yaralandım" diyor.

Kayıtlar yalanlıyor
Ancak telefon kayıtları ve "takip bilgileri" Atilla Peker'i yalanlıyor. Atilla Peker'in, telefonla Sedat Peker'i aradığı ve "arkadaşlarla Şile'ye geçiyoruz" dediği; Sedat Peker'in de "Misafirle sen görüş, ben de gece gelirim bir şekilde görüşürüz" diye yanıt verdiği ortaya çıkıyor.

Bu arada Atilla Peker, önce Sedat Peker'in o gece Şile'ye "hiç gelmediğini" söylerken, daha sonra ağız değiştirip, "Yusuf Altaylı gittikten sonra çok geç bir saatte villaya geldiğini" anlatıyor.

VATAN

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:03

İLGİLİ HABERLER