Ekonomi
  • 4.12.2006 13:38

MERKEZ BANKASI'NDAN DÖVİZLE İLGİLİ KRİTİK UYARI!..

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, tüketicilere, reel sektöre ve bankacılık sektörüne yabancı para cinsinden borçlanma konusunda dikkatli olmaları uyarısında bulundu. Yılmaz, döviz geliri elde etmeyen hanehalkının dövize endeksli borçlanmasının yüksek risk taşıdığı ve bundan kaçınması gerektiğini belirtirken, reel sektör firmalarına kur riski yönetimi konusunda bilinçlenmeleri ve riskten korunma araçlarını yaygın bir şekilde kullanmaları, bankalara ise yabancı para açık pozisyonu olan firmaların kredi risklerini dikkatle değerlendirmeleri uyarısında bulundu.
      Yılmaz, Finansal İstikrar Raporu’nun üçüncüsünün tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada tüketicilere ve reel sektöre yönelik çeşitli uyarılarda bulundu.
     
     "MALİ DİSİPLİN KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLMELİ"

      Kamu maliyesinde disiplinin finansal istikrarın sürdürülmesi için önemini koruduğuna işaret eden Yılmaz, 2006 yılında da kamu borçlarının yapısı ve düzeyine ilişkin iyileşmelerin devam ettiğini kaydetti. Yılmaz, şunları kaydetti:
      "Düşen enflasyon sürecinde parasal disiplinin yanı sıra, mali disiplinin korunması ve yapısal reformların kesintisiz sürdürülmesinin önemi hiç kuşkusuz büyüktür. Bu kapsamda, küresel likidite koşullarının gelişmekte olan ülkeler aleyhine dönme ihtimalinin devam etmesi ve seçimlerin getirdiği belirsizlik nedeniyle mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi ve bu çerçevede faiz dışı fazla hedeflerinin tutturulması finansal istikrarın korunması için önemini korumaktadır."
     
     "DÖVİZ GELİRİ OLMAYAN DÖVİZLE BORÇLANMASIN"

      Yılmaz, hanehalkı yükümlülüklerinin finansal varlıklarına oranının 2006 yılının ilk yarısında hızlı bir artış gösterdiğini, ancak faiz oranlarındaki yükselişe paralel olarak temmuz ayından itibaren tüketici kredilerinin artış hızının yavaşlamasının söz konusu oranın da yatay seyretmesine neden olduğunu anlattı. Yılmaz, hanehalkı yükümlülüklerinin artmakla birlikte GSYİH’ye oranına bakıldığında Euro bölgesi ortalamasının altında olduğuna dikkat çekti. Mayıs ve haziran dalgalanmasının, yeni kredi kullanımı için cazip faiz oranlarını ortadan kaldırmakla beraber, tüketici kredilerinin mevzuat gereği sabit faizli olması dolayısıyla hanehalkının mevcut borçlarına ilişkin faiz yükünü artırmadığına dikkat çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
      "Ancak, tüketici kredileri içinde payı azalmakla birlikte, hanehalkının dövize endeksli kredi tutarının yaklaşık 1.5 milyar Yeni Türk Lirasına ulaştığı görülmektedir. Kurlardaki artışın bu kesimin borç yükünü arttırdığı gözönünde bulundurulduğunda, döviz geliri elde etmeyen hanehalkının dövize endeksli borçlanmasının yüksek risk taşıdığı ve bundan kaçınılması gerektiği açıktır."
     
     "KREDİ KARTI ÖDEME ARACI OLARAK KULLANILMALI"

      Kısa vadeli kredi gereksinimi olan kredi kartı sahiplerinin bu gereksinimlerini kredi kartları yerine tüketici kredileriyle karşılamalarının lehlerine olacağını söyleyen Yılmaz, "Memnuniyetle ifade etmek isterim ki elimizdeki verilere göre geçen zaman içinde kredi kartları ile yapılan harcamaların faizle taksitlendirilen kısmı oransal olarak azalmaktadır. Tüketicilerin bu eğilimi devam ettirerek kredi kartlarını bir ödeme aracı olarak kullanmaları, mağduriyetleri en aza indirecektir" değerlendirmesinde bulundu.
     
     "CARİ AÇIK YAKINDAN İZLENMELİ"

      Yılmaz, küresel dalgalanmayı takip eden dönemde YTL’nin güçlü konumunu yeniden kazanması, artan sanayi üretiminin ara malı ithalatına olan bağımlılığı ve düşme olsa da enerji fiyatlarındaki yüksek seviyenin 2005 yılı sonuna göre cari işlemler açığının GSYİH’ye oranının artış eğilimini sürdürmesine yol açtığını ifade etti. Yılmaz, "Yüksek ekonomik büyümeye bağlı olarak artan cari açığın ekonomi ve dolayısıyla finansal istikrar açısından yakından izlenmesi gerekmektedir" dedi.
     
     "FİRMALARA KUR RİSKİ UYARISI"

      Cari açığın finansmanında geçmiş dönemlerde önemli bir paya sahip olan kısa vadeli portföy yatırımlarının giderek azalarak, yerini doğrudan yatırımlarla özel sektörce sağlanan uzun vadeli kredilere bıraktığını ifade eden Yılmaz, "sağlanan yurt dışı kaynaklardan en büyük payı alan firmaların yabancı para cinsinden borçlanmaları döviz pozisyon açıklarını arttırmaktadır" uyarısında bulundu. Yılmaz, şunları kaydetti:
      "Ulusal paranın değer kaybetmesi borçluların temerrüt riskini artırarak, firmaların taşıdıkları kur risklerinin bankacılık sektörüne kredi riski olarak yansımasına neden olabilecektir. Bu itibarla, reel sektör firmalarının kur riski yönetimi konusunda bilinçlenmeleri ve riskten korunma araçlarını yaygın bir şekilde kullanmaları, bankaların ise yabancı para açık pozisyonu olan firmaların kredi risklerini dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir."
     
     "YABANCI PARA POZİSYON AÇIĞINDA YÜZDE 49’LUK ARTIŞ"

      Türkiye’de faaliyette bulunan firmaların mali tablolarının Türk parası ve yabancı para ayrımı yapılmaksızın toplam Türk parası tutarı üzerinden düzenlendiğini ve firmaların yabancı para pozisyonlarının bilançolar üzerinden hesaplanamadığını belirten Yılmaz, firmaların kur riskini belirlemeye yönelik olarak yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Buna göre, 2005 yılı sonunda 29 milyar dolar olan banka dışı kesimin net yabancı para pozisyon açığı yüzde 49’luk artışla 2006 yılı haziran ayında 43 milyar dolara yükseldi. Söz konusu pozisyon açığı eylül ayında da aynı seviyede gerçekleşti.
      Yapılan analiz ve değerlendirmelerde reel sektör firmalarının kur riskinin, makro bakış açısıyla ele alındığını ifade eden Yılmaz, "Bu nedenle, bazı firmaların açık pozisyon, bazı firmaların da fazla pozisyon taşıyor olabileceği dikkate alındığında, reel sektörün kur riskine karsı kırılganlığının ancak firma bazında yapılabilecek analizlerle değerlendirilmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır" dedi. Yılmaz, söz konusu çalışmada ayrıca hisseleri İMKB’de işlem gören mali kesim dışındaki 158 firmanın İMKB’ce açıklanan bilgileri üzerinden pozisyon açıklarının toplulaştırılmış olarak incelendiğine de dikkat çekti.
     
     BANKACILIK SEKTÖRÜ

      Mali sektör içinde en büyük payı oluşturan bankacılık sektörünün, piyasalarda yaşanan dalgalanmaya karşın 2006 yılının ilk dokuz ayında reel olarak yüzde 9.1 oranında büyüdüğünü kaydeden Yılmaz, yabancı yatırımcıların sektöre olan ilgisinin de devam ettiğini anımsattı. Bankacılık sektörü bilançolarında kredilerin payının artmaya devam ettiğini ifade eden Yılmaz, haziran ayından itibaren başlayan bireysel kredilerin artış hızındaki yavaşlama eğiliminin gelecek dönemde de devam etmesini beklediklerini kaydetti.
      BDDK’ca ihtiyatlı bir yaklaşımla genel karşılık oranlarının yeni açılan krediler için iki katına çıkarılmış olmasını son derece olumlu bulduklarını kaydeden Yılmaz, "Bankalar yabancı para net genel pozisyonlarını dengede tutma eğilimini sürdürmüştür. Dolayısıyla mayıs ayından itibaren kurlarda meydana gelen artışın sektörün karlılığına etkisi sınırlı olmuştur" dedi. Yılmaz, mayıs ve haziran aylarında yaşanan dalgalanmanın bankacılık sektörüne etkilerinin kısa vadede sınırlı kaldığı görülmekle birlikte, bazı etkilerinin gecikmeli olarak ortaya çıkabileceği uyarısında da bulundu.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:47

İLGİLİ HABERLER