Gündem
  • 13.9.2002 09:37

POKERCİ YILMAZ, ELİNDEKİ KAĞITLARI GÖSTERDİ...

KAYNAK : Haber Vitrini Pokercinin eli Haluk Şahin Mesut Yılmaz'ın iyi bir poker oyuncusu olduğu, siyaseti de poker oynar gibi yaptığı söylenir. İyi poker oynayabilmek için pokercinin duygularını dışavurmaması, elindeki kâğıtları başkalarına sezdirmemesi, blöf yapacak cesareti olması gerektiğine inanılır... Poker masasına oturanların en fazla kaygılandıkları şeylerden birisi, ellerindeki kâğıtların diğer oyuncular tarafından görülmesidir. O yüzden etrafta başkaları bulunmasa bile kâğıtları göğüslerinin üzerine bastırıp, ufak ufak açarlar, çabucak göz atıp hemen kapatırlar... Kâğıtları diğer oyuncular tarafından bilinen oyuncunun hiçbir şansı olamaz. Siyaseti de poker oynar gibi yapar denen Yılmaz son günlerde 'Desperate Hours' (Umutsuz Saatler) adlı ünlü filmin yeni bir versiyonunu çekmek isteyen bir aktörü andırıyor. Hamle üstüne hamle yapıyor, ama istedikleri bir türlü olmuyor. Olmuyor, çünkü elindeki kâğıtlar göründü bir kere... O, bunu 'algılama bozukluğu' diye nitelese de, karşısındaki oyuncular yutmuyorlar! 3 Kasım seçimlerinde barajı geçmesi hemen hemen imkânsız görünen ANAP'ın liderinin, aynı yazgıyı paylaşan YTP'li Hüsamettin Özkan'la işbirliği yaparak adım adım şu senaryoyu gerçekleştirmeye çalıştığı belirtiliyor: 1) Bir bahaneyle 3 Kasım seçimlerinin ertelenmesini sağlamak. (Önce Nisan 2003'e kadar ertelemeden söz ediliyordu, dün bu tarih 15 Aralık'a çekildi, süre önemli değil, yeter ki süreç kesilsin!) 2) Bu arada hükümetin, kendisi ve müttefiklerinin de içinde bulunacağı biçimde, değişmesini sağlamak. 3) Bu yeni oluşumla bir fırsatını bulup seçim tarihini olabilecek en geç tarihe, 2004 yılının Nisan ayına erteletmek. Bir başka deyişle, birbuçuk yıl daha iktidarda kalmak. 'Birbuçuk yıl iktidar'ı küçümsemeyin. Türkiye'de erken seçim alışkanlık haline geldiğine göre, bu neredeyse yarım seçim kazanmak demektir. Tamamını kaybedeceğiniz bir şeyin yarısını elde tutmak istemez misiniz? Bazı Ankara gözlemcileri, Yılmaz'ın iktidarı kaybetmemek için her oyunu oynamaya razı olduğunu söylüyorlar. Buna, 'küskünler hareketi' adı altında kazan kaldırmaya çalışan mızıkçılarla işbirliği yapmayı da dahil ediyorlar. Böyle olup olmadığını, Yılmaz'ın siyaset tarihimize yüzkarası olarak geçecek bir girişime liderlik yapıp yapmayacağını, bugünden itibaren göreceğiz. Mesut Yılmaz son yaptığı manevraları, Avrupa Birliği'ne uyum çabalarının sürekliliği açısından zorunlu gördüğünü öne sürüyor. Peki, iki ay önce ANAP'ın desteğiyle erken seçim kararı alınırken böyle bir zorunluluk yok muydu? Dahası, aldığı seçim kararını, şu saatten sonra ve ortada ciddi bir neden yokken, sırf siyasi manevralar adına iptal ettiren bir siyaset anlayışı Avrupa'ya ne kadar uyar? O beylik biçimde soralım: 'Böyle siyasetçilerle bizi AB'ye alırlar mı abi!' (HALUK ŞAHİN/ RADİKAL) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:07

İLGİLİ HABERLER