Medya
  • 1.3.2002 13:01

PROF. OKSAY'DAN MEDYAYA SERT ELEŞTİRİ: HABER SANAYİ OLDU

KAYNAK : Haber Vitrini BURSA/ Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünsal Oskay, “Birçok şey nasıl mamül hale geldiyse, enformasyon ve haber de mamül halde sunuluyor” dedi. Oskay, basın endüstrisinin, medyanın, endüstriyel bir organizasyon olarak kendini yeniden üretme çabası içinde olduğunu kaydederek, tüm dünyada gazete çıkarmanın, ilan ve reklam gelirlerinin yanı sıra zaman zaman hükümetin politikalarını yönlendirmek, hatta belirlemek ve gücü kendi çıkarları için kullanmak gibi yan getirilerinin olabildiğini ileri sürdü. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi’nce düzenlenen “Savaş ve Medya” konulu söyleşiye katılan Oskay, basının görevinin haber vermek olduğunu, ancak enformasyon sürecinde gerçeğin ya da olayın önemli unsurlarının göz ardı edilebildiğini söyledi. Değişik sektörlerdeki sanayi kuruluşlarının özellikle aynı sermaye grubu içinde yer alması ve medyanın endüstriyel bir hale gelmesiyle, haberin sanayinin bir parçası gibi algılandığını anlatan Oskay, “Birçok şey nasıl mamül (imal edilmiş) hale geldiyse, enformasyon ve haber de mamül halde sunuluyor. Gerçekler, haberlere mamül halde yansıyor” diye konuştu. “ESTETİZE YAŞAM” Oskay, bu noktadan hareketle günümüzde, savaş ve barışın da yaygın ve bileşik form içindeki endüstriyel yapılanmanın vazgeçilmez bir oluşturucu öğesi olarak düşünülebileceğini dile getirerek, savaşın küçük insanları son derece değiştirdiğini ve insanlarda “aldanım yaratan bir yüceltilmişlik duygusu” yarattığını söyledi. “Estetize Edilmiş Yaşam” adlı kitabında bu konuyu geniş şekilde işlediğini belirten Oskay, küçük insanın hayatının elinden alındığını ve onun yerine, endüstriyel birtakım işlemlerle “imal edilmiş, sentetik veya alçıdan kalıp, estetize edilmiş bir yapıntı”nın ikame edildiğini ifade etti. Oskay, üretmeyen bir ekonominin, kültürde de yozlaşmaya yol açtığını vurgulayarak şöyle devam etti: ”REFO, FAİZ ÖLÜM İLANI” “Repo ve faiz, bir ekonomi için ölüm ilanıdır. O şahıs, bu şahıs, paçasını kurtarıyor ama ekonomi kendi boğazını sıkıyor. Üretmiyorsunuz, ekonomiyi büyütmeden servet transfer ediyorsunuz. Sonuçta ne çıkıyor, yoksullaşma. Yoksullaşma neyi çıkarıyor; Orhan Gencebay’ı Ferdi Tayfur’u, sunucuları, şovları... Ama sanat elden gidiyor. Bugün Türk toplumunda Yesari Asım’ı dinlemek için gereken beğeni düzeyi kalmamıştır. İsmet Paşa bile 1930-40’lı yıllada (Adam olmamız lazım, adam olmak için de taş plaktan da olsa Mozart, Beethoven dinlemek gerekir) demiş. Çünkü o müziğin yapısı, insan zihnini değiştiren bir müziktir. Bize pompalananlar ise insan zihnini geliştirmeyen, anımsatan alışılmış kalıplar içinde, kalıplar yaratan hüzne sevk eden bir müzik...” Osmanlı döneminin Türk toplumuna en büyük katkısının sebiller, su kemerleri, camiler ve imarethaneler olduğunu, sadece işleviyle değil, yapısı itibariyle bir ahenk unsuru oluşturduğunu anlatan Oskay, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi bugünümüzü düşününüz... Halkımızın, insanların memur, işçi, işsiz bizler acaba gerçekten insan olarak yaşayabileceğimiz ve belki de yaşamamız gereken bir hayatı mı yaşıyoruz? Yoksa, kabullendiğimiz bu hayat bize bizim dışımızdan imal edilip içimize düşürülmüş estetize yaşam mı?” Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:35

İLGİLİ HABERLER