Medya
  • 2.9.2007 11:16

ŞAKİT SÜTER, KİTABINA YETİŞEMEDİ...

Başlık Yayınları’ndan çıkan “Fıkralar... Fıkracılarımız” kitabında Şakir Süter, Türk siyasetine yön vermiş isimler hakkında okurlarından gelen fıkraları bir araya getirdi. Vefatı nedeniyle yüzlerce fıkranın yer aldığı kitabının yayınlanmış halini göremeyen Şakir Süter, kitabı eşi Gülsüm Süter’e ithaf etti. Salı günü piyasaa çıkması beklenen “Fıkralar... Fıkracılarımız” kitabının sunuş bölümünde Şakir Süter okurlarına şöyle seslendi: “Böyle bir kitap, eğer bana kalsaydı, asla yayınlanmazdı.Yani, ben o sabrı ve beceriyi gösteremezdim. 17 yıl geriye gidilerek bütün yazılar taranacaktı. Seçici bir göz, birbirine benzeyen, tekrar gibi algılanacak fıkraları ayıklayacak, ‘iyi - en iyi’ olanları kitap için tasnif edecekti.

KIYAMIYORDUM

Aralarında gerçekten bize özgü, ‘yerli’ fıkralar çoktu. Kıyamıyordum yitip gitmesine; keşke bir kitapta toplayabilseydim bunları. İyi de, kim nasıl yapacaktı bu işi. Tam bu sırada Sadrettin Kuşoğlu dostum imdadıma yetişti. Ama gazetemizin Muhasebe Müdürü olan Kuş-oğlu, o yoğun işleri arasında böylesi bir külfetin altına nasıl girecekti. ‘Benim için de farklı bir uğraş, bir nevi dinlenme de sayılır’ diyerek işi üstlendi. Bazı insanların yaşamında sadece siyah-beyaz vardır. Kuşoğlu, ‘grisi bol” insanlardan ve hep yapıcı özelliğini öne çıkaran bir kişilik. Son yıllarda tanıdığım en olumlu insandır. Sonuçta sayesinde ortaya bu kitap çıktı. Kendisine şükranlarımı sunuyorum. Dilerim bu kitap, fıkraseverlerin de beğenecekleri biçimde huzura çıkmıştır.”

KAHVECİ’NİN ANISI:

ŞAKİR Süter’in kaleminden Adnan Kahveci ile yaşadığı bir anı ve fıkra:

Rahmetli Adnan Kahveci ile çok yakın dosttuk. Kahveci, bir “fıkra fabrikası” gibi çalışırdı. Duyduğu fıkraları aktarmakla kalmaz, kendine özgü “Laz fıkraları” da üretirdi. “Ben de adını vermeden yayınlardım o fıkraları. Bir gün Karadenizli bir okurum, Kahveci’den dinleyip yazdığım fıkraya tepki göstermiş, ben de bunu Adnan’a söylemiştim:

- Seninkiler kızıyor bu fıkralara; ona göre!

Adnan Kahveci “yahu, kendi

propagandamızı yapıyoruz, anlamıyorlar mı?

Bundan iyi reklam mı olurmuş” diyerek eklemişti:

- Laz Fıkrası’na kızan Laz, bizden değuldur!




Demirel’in anlattığı fıkra

OKURLARINDAN gelen fıkralara kitabında yer veren Şakir Süter, 1990 yılında Süleyman Demirel’in kendisini arayarak telefonda anlattığı fıkrayı da kullandı. İşte Demirel’in Süter’i arayarak telefonda anlattığı “Piyango Bileti” isimli fıkra:

“Fakir ailenin genç ve güzel kızı uzun bekleyişten sonra zorlukla bir iş bulur. Aile rahat bir nefes almıştır; eve üç kuruş fazla para gireceği için anne-baba ve kardeşler de mutludur.

Kız işe gidip gelmeye başlar ve bir gün eve kürk mantoyla gelir.

Annesi hayret, merak ve panik içinde sorar:

- Kızım, bu kürkü nereden aldın?

- Anneciğim, Milli Piyango biletime para çıktı!

Ana yüreği bu; kızına da çok yakışmıştır kürk, sesini çıkarmaz anne.

Ertesi gün kız eve deri bir manto ve çizmelerle gelir.

Anne “kızım, ya bunlar nereden?” derken, kız atılır:

- Anne, piyango biletime para çıktı dedim ya!

Üçüncü gün, yağmurlu bir havada genç kız evine şık bir pardösü ve şemsiye ile gelir.

Kız eve gelir gelmez, pardösüsünü çıkarır, ıslanmıştır.

Sobanın arkasına oturup bacaklarını açarak ısınmaya çalışır.

İşte tam o sırada kızın annesi ìdikkat et kızım” der:

- Piyango biletin yanacak!..

(AKŞAM)

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:35

İLGİLİ HABERLER