Gündem
  • 26.9.2007 15:49

ŞENER, İLK DERSTE HÜKÜMETE MESAJ YOLLADI

DEVLET ARIK
ANKARA - Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, TOBB Üniversitesi'nde verdiği ilk derste hükümeti ülkedeki kutuplaşma ve gerginliğin önüne geçmeye davet ederek, "Kurumlararası gerginlik yanlış ve ülkeye zarar veriyor. Gerginlik ve kutuplaşma olmamalı. Burda da en büyük görev siyaset kurumuna aittir" dedi.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi kadrosuna yeni katılan eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Abdüllatif Şener, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'nde ilk dersini verdi. İktisat bölümü öğrencilerine 'Kamu Maliyesi' dersi veren Şener, hocalık günlerine döndüğü üniversitedeki ilk dersini basına açık olarak verdi. 16 yıl sonra yeniden üniversitede hocalık yapmaya başlayan Şener, dersin ilk bölümünde öğrenciler arasında siyasete ilgi duyan olup olmadığını
sordu. Sınıftan hiçbir öğrencinin parmak kaldırmaması üzerine şaşıran Şener'e bir öğrencisi de 'Sayın hocam siyaset sizi soğuttuysa bizi dünden soğutur. En iyisi biz hiç girmeyelim' diyerek siyasete sıcak bakmadığını söyledi. Şener bunun üzerine "Beni soğuttuğunu nereden biliyorsunuz? Az siyasetle devam ediyoruz" dedi. Her vatandaşın siyasete ilgi duyması ve siyaseti sorgulaması gerektiğine işaret eden Şener, vatandaşların hangi vergiyi neden aldığının, hangi harcamaları niçin yaptığının hesabını da
hükümetlere sorması gerektiğini bildirdi. Bu sözlerinin ardından öğrencilere 'Hala siyaset ile ilgilenmeyeceğini söyleyen var mı?' diye soran Şener, çok sayıda öğrencinin siyasete ilgi duyduğunu açıklaması üzerine, ilk derste büyük bir mesafe aldığını dile getirdi. Siyasete giren pek çok kişinin bakış açısının 'İyi bir mevkim, iyi bir statüm olsun, iyi bir gelir elde edeyim' yönünde olduğuna işaret eden Şener, bu bakış açısının yanlış olduğunu kaydetti. Şener, "Kim siyaseti bu bakış açısıyda yapıyorsa o
insan siyasi etikten uzaktır. Siyaset yapan herkesin ben toplumsal sorumluluğa talip oluyorum, demesi gerekir. İyi hayat yaşamak ve toplumsal statüsünü kurtarmak için siyaset yapan kişi tabutu kadar insandır. Bu insan toplumu iyiye doğru götürmek için çaba harcamıyorsa kendi cismi, kendi boyu kadar insandır. Tabutu kadar insan olmaya isyan ederek siyaset yapacağınızı söyleyeceğinizden eminim" diye konuştu.

"KUTUPLAŞMA ARTINCA DIŞARIDAN İZLEMEKTE FAYDA VAR"
Şener dersin son bölümünde öğrencilerinin ve basın mensuplarının sorularını da cevapladı. Şener, bir öğrencinin 'Bakanlık görevini yürütürken kendi isteğinizle siyaseti bıraktınız. Bu tavrınızın diğer siyasilere de örnek olacağını düşünüyor musunuz?' yönündeki sorusu üzerine, siyaseti bırakmanın da, devam etmenin de bir tercih olduğunu söyledi. "Önemli olan siyaseti doğru yapmaktır" diyen Şener, 22 Temmuz seçimlerinde neden aday olmadığını şu sözlerle açıkladı:
"Siyaseti doğru sürdürürken sıradanlaşma riskiyle karşılaşıldığında bırakmalısınız. Siyasetin bir duruş, bir ilke olduğunu gösterebiliyorsanız yola devam etmekte fayda var. Kutuplaşmayı arttırdığını görüyorsanız da ara verip dışarıdan izlemekte fayda var. Türkiye'de siyaseti bir ucundan yakalamış olanlar onu asla bırakmak istemiyorlar. Toplum siyasette ısrarcı olmayı hoş karşılamıyor. 22 Temmuz seçimlerinden bu yana çok il gezdim. Bakanlık dönemimden daha fazla insanın samimi ilgi gösterdiğini gördüm.
Aday olmayacağımı açıkladığım günden itibaren şiddeti daha yavaş, daha fazla yaygınlığı olan ilgiyle karşılaştım."
Siyaseti bırakma kararının 'siyasi' olup olmadığı yönündeki bir soruyu da cevaplayan Şener, kendisine zor bir soru yöneltildiğini, kararının siyasi boyutları da olduğunu söyledi. Siyaseti bıraktığını söylemediğini sadece aday olmadığını anlatan Şener, bu dönemde hayatında siyasete daha az yer vereceğini bilimin ve hocalığın daha fazla yer bulacağını kaydetti. Şener, bir öğrencisinin 'Siyasette tabutu kadar insan mı çok, yoksa tabutu kadar insan olmaya isyan edenler mi çok?' sorusu üzerine de, "Oranlama
yapmayacağım ama tabutu kadar insanın çok olduğunu söyleyebilirim. Ama tabutu kadar insan olmaya isyan ederler de çok" karşılığını verdi.

'TÜRKİYE, MALEZYA OLUR MU?' TARTIŞMASI
Şener, bir soru üzerine son günlerdeki 'Türkiye, Malezya olur mu?' ve 'Mahalle baskısı' tartışmalarını da değerlendirdi. Tartışmaların yapılma biçiminin önemli olduğuna işaret eden Şener, Türkiye'de toplumsal kültürün, uzlaşma ve dostluğa dayalı gelişmesi gerektiğini bildirdi. Kutuplaşma ve çatışmanın Türkiye'ye zarar vereceğinin altını çizen Şener, Türkiye'de herkesin enerjisini bir başkasını enerjisini tüketmek için kullandığını vurguladı. Bu enerjilerin mutlaka sinerjiye dönüşmesi gerektiğini ifade
eden Şener, Türkiye'nin ve Türk siyasetinin çözmesi gereken en temel sorunun bu olduğunu söyledi. Şener, "Bu ülkede kutuplaşmaları ortadan kaldırmak, insanların farklı yaşama biçimlerini, farklı siyasi partilere mensup olmalarına rağmen birbirlerini sevdikleri bir ülke inşa etmeliyiz. Bu yapılırsa Türkiye'nin en temel sorunu aşılmış olur. Burada temel sorumluluk siyaset kurumundadır. Türkiye'de kutuplaşmaları ortadan kaldıracak, insanlar arasındaki sevgiyi pekiştirecek kurum siyaset kurumudur. Bu noktada en
önemli sorumluluk siyaset kurumuna aittir" diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE TÜRBAN SORUNU VAR"
Şener, 'Türkiye'de bir türban sorunu var mı? Üniversitelerde türban serbest bırakılmalı mı? Anayasal teminat gerekiyor mu?' yönündeki soru üzerine ise, Türkiye'de bir türban veya başörtüsü sorununun olduğunu söyledi. Başörtüsüyle üniversitede derse girilmemesi gerektiğini söyleyenler ile girilmesi gerektiğini söyleyenler açısından bu konunun bir sorun olduğunu dile getiren Şener, "Özü itibariyle hep özgürlüklerden yana olmuşumdur. 1991 yılında yine Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesiyken derste şunu
söyledim. Bir öğrenci yarısını ustura, yarısını beline kadar uzatarak, bir öğrenci de tek ayağında çorap tek ayağında çizmeyle ile derse girse engellemem. Eğer niyeti şamata yapmak değilse. Öğrencilere katı kurallar dayatmanın, sıkı kıyafet biçimi önermenin gençlerimizin kişiliğine saygıda kusur etmektir. Kendileri için yakışan neyse, kendi zevkleri neyse ona göre giyinip derse girmeyi her zaman başarmışlardır" değerlendirmesini yaptı.

"GERGİNLİĞİ SONA ERDİRME GÖREVİ SİYASET KURUMUNUN"
Hükümet ile YÖK arasındaki gerginliği de değerlendiren Şener, gerginliği sona erdirme görevinin siyaset kurumuna ait olduğunu vurguladı. Kurumlararası gerginliğin yanlış olduğunu ve ülkeye zarar verdiğini ifade eden Şener, "Gerginlik ve kutuplaşma olmamalı. Burda da en büyük görev siyaset kurumundadır" değerlendirmesini yaptı. Yeniden siyaset düşünüp düşünmediğine ilişkin soruya "Her konjonktürel durumu değerlendirip yeniden karar alabilirim" diye cevapladı. Şener, isminin YÖK Başkanlığı için geçmesiyle
ilgili olarak da şöyle konuştu:
"Aktif siyaset döneminden sonra bürokratik noktada görev almamın doğru ve şık olmayacağını düşünüyorum. Bir kararı alırken şık olur mu olmaz mı ona bakarım. Ya insan gibi hocalığımı yaparım ya insan gibi siyaset yaparım."
22 Temmuz seçimlerinde seçim ekonomisi uygulanıp uygulanmadığının sorulması üzerine ise Şener, bu konuda bir makale çalışması yaptığını ancak tamamlayamadığını bildirdi. Şener, birtakım tedbirler alınmadığı ve bazı kamu harcamalarının bloke edilmemesi halinde yıl sonu itibariyle bütçe açığının daha fazla olacağını düşündüğünü belirterek, seçim nedeniyle bazı harcamaların yapıldığını ancak klasik anlamda seçim ekonomisinin seçimlerdeki harcamalar olduğunu bildirdi.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:15

İLGİLİ HABERLER