Yaşam
  • 19.8.2007 17:30

SİLAHLANMA ŞİDDETİ ARTIRIYOR

Umut Vakfı tarafından yürütülen 'Türkiye'de bireysel silahsızlanma ve şiddet haberleri' yerel medya eğitim seminerlerinin ikincisi Rize Dedeman Otel'de yapıldı. Rize, Trabzon, Bayburt, Erzurum, Amasya, Artvin, Gümüşhane, Giresun ve Ordu'dan gazetecilerin katıldığı seminerde, bireysel silahsızlanma ve medyanın şiddet haberlerine bakışı ele alındı. Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan yaptığı konuşmada, bireysel silahsızlanmada Türkiye'nin sosyal açıdan durumu üzerinde durdu.

Bireysel silahsızlanmada ana konunun 'bir hukuk devletinde bireysel olarak güvenliği kişinin kendinin mi yoksa kolluk kuvvetlerinin mi sağlayacağı' olduğunun altını çizen Dr. Akcan, "Şunu özellikle vurgulamakta fayda var; eğer bir biz hukuk devletiysek bireysel olarak güvenliğimizi kendimiz mi sağlayacağız, yoksa bu ülkenin kolluk kuvvetleri mi sağlayacak? Terör konusunda da, suç konusunda da ana mesele bu. Yani bir ülke eğer bireysel güvenliği vatandaşın kendi silahlanması ile sağlayacaksa o zaman bu ülkedeki hukuk veya asayişle ilgili problemleri sürekli hale getiririz. Güvenlik konusunda veya bu ülkenin kolluk kuvvetlerine güvenme konusunda ciddi problemlerimiz olabilir. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde olduğu gibi; yani coğrafi yerleşim belki evde silah bulundurmayı kültürel olarak ana altyapı oluşturmuş olabilir veya Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki terörle beraber özellikle insanların silahlanmasını, kolluk kuvvetlerinin silahlanmasını normal karşılayabilirsiniz. Ama bu problemi çözmüyor. Çünkü aynı konu hem yasal düzenlemede hem de Türkiye'de karar verici durumda problem olarak ortaya çıkıyor." dedi.

Türkiye'de 2005 yılı verilerine göre, toplam ruhsatlı silah sayısının 2 milyon 316 bin 318 olduğunu kaydeden Akcan şöyle devam etti: "Türkiye'de polis sorumluluk sahsında Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, taşıma ve bulundurma olmak üzere toplam silah sayısındaki artış da bunu gösteriyor. Son 2 -3 yıl içerisinde yüzde 7- 8'lik bir talep artışı var. Buna jandarma bölgeleriyle baktığımızda da Türkiye'de yine ortalama 2 milyon civarında ruhsatlı silah olduğu düşünülüyor. Ruhsatsız silaha baktığınızda ise belki tartışma konusu ama bunun 2 -3 katı olduğu düşünülüyor. Türkiye'de 2005 yılı verilerine göre, ruhsatlı silah sayısı 2 milyon 316 bin 318. Bu oran ne anlama geliyor? Belki bizim içi normal gibi görünebilir, ama diğer dünya ülkeleri ile karşılaştırdığımız zaman bu oran oldukça yüksek."

Sivil toplumdaki silah sayısının kolluk kuvvetlerindeki silah sayısına oranının o ülkedeki bireysel silahlanmanın sosyal anlamda problem olup olmadığını gösterdiğine dikkat çeken Akcan, bu oran birin üzerindeyse problem olduğunu dile getirdi. Akcan, "Bu oran ABD'de 10, Güney Afrika'da 6, Kolombiya'da 5, Brezilya'da 3, Türkiye'de ise yaklaşık 4,5 kat civarında. Bu kadar yaygın olan bireysel silahların dünya ölçeğine baktığımızda da; 640 milyon silah var, bunların yüzde 60'ı sivil. Öldürülen kurbanların çoğu da sivil. Yılda yaklaşık 200-270 bin kişi sadece bireysel silahlardan ölüyor ve 4 silahlı cinayete karşılık ta bir intihar gerçekleşiyor." diye konuştu.

"SİLAHLANMA ŞİDDETİ ARTIRIYOR"

Türkiye'de silahları ruhsatlı hale getirmenin suçları engellediği yönünde bir kanaat olduğunu ifade eden Dr. Akcan, bunun son derece yanlış bir düşünce olduğunu savundu.

"Aslında mekanizma belli; silahlanma şiddeti artırıyor, korkuyu ateşliyor ve daha fazla da silahlanmaya neden oluyor." diyen Dr. Akcan şu ifadeleri kullandı: "Yasal olarak silah temin etmeyi zorlaştırmak gerekiyor. Aslında Türkiye'de silahla ilgili suçlarda en fazla görmezden gelinen ana tartışma konularından birisi bu. Yani ruhsatlı silahın yaygın olması önceden tasarlanmamış olayları ya da cinayetleri engellemiyor. Türkiye'deki silahla ilgili suçlara baktığımızda, örneğin cinayetlerini ne kadarı önceden tasarlanmamış diye düşündüğümüzde bu oran yüzde 90 civarında. Yani şöyle bir yanılgı var; 'Türkiye'de silahlanma yaygın ama ruhsatlı silahı olanlar genellikle suç işlemiyor, suçlar genellikle ruhsatsız silahla işleniyor, bunun için mümkün olduğu kadar ruhsatsız silahları ruhsatlı hale getirmek lazım, kontrol altına almak lazım. Dolaylı yoldan da silahla ilgili suçlarda azaltma yapılabilir'. Bu son derece yanlış bir düşünce. Çünkü önceden tasarlanmamış basit olaylar ortamda silah bulundurulduğundan dolayı işe alkol de karışınca silah kullanma artıyor."

"20 GENÇTEN BİRİNDE SİLAH VAR"

Dünyada ve Türkiye'de alkol ve uyuşturucu kullanımının da gençler arasında hızla arttığına dikkat çeken Akcan, gençler arasında artan silahlanma ile bu durumun ilerisi için daha büyük bir tehlike oluşturduğunu kaydetti.

Türkiye'de 20 tane gençten birisinde silah olduğunu ifade eden Akcan, "Bu oran giderek artmaya başladı. Yani önümüzdeki 10 yıl içerisinde eğer biz bireysel silahlanma ile ilgili çözüm üretemezsek, uyarıcı kullanan gençlerde silah olduğunda onun kullanımı ve suç işleme oranının da o derece artacağını bilmemiz gerekiyor." dedi.

Akcan, Türkiye'de neredeyse her üç evden birisinde silah olduğunu, bu silahların da daha çok aile içi şiddet ve cinayetlerde karşımıza çıktığını söyledi. Bireysel silahlanma konusunda ciddi kanuni düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret eden Akcan, sözlerini şöyle tamamladı: "Mümkünse silahla ilgili yaralanma ve cinayetlerin ceza-i müeyyidelerini artırmak gerekiyor. Bunlarla ilgili çalışmalar var. Geçtiğimiz dönemde mecliste de bu anlamda birçok yaklaşımlar oldu, her ne kadar sonuca ulaşmasa da. Bu en azından hem yasa koyucular anlamında da belli noktada silah konusunda bir yol kat edildiğini gösteriyor. Umarım önümüzdeki süreçte hem bürokratik anlamda hem de medyanın duyarlılığı ile beraber belli bir yol kat edileceğini düşünüyorum."

Umut Vakfı Kurucu Başkanı Nazire Dedeman ve Rize Valisi Kasım Esen'in de birer konuşma yaptığı seminerde, iki oturum yapıldı. Oturum başkanlıklarını Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faik Bakoğlu ve Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu'nun yaptığı seminerde ayrıca Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu, Gazeteci Nail Güreli ve Eskişehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Barış Günaydın da birer sunum yaptı.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:43

İLGİLİ HABERLER