Sağlık
  • 18.1.2005 16:16

''''YABANCILAR İKİ AY İÇİNDE MEDYA SEKTÖRÜNE GİRECEK''''

AB sürecindeki diğer ülkeler gibi Türkiye''yi de mercek altına alan yabancıların iki ay içinde medya sektöründe görülmeye başlanacağını söyleyen Yalçındağ, ''''Yabancıların sektöre girmesini destekliyoruz. Onların gelişi medyadaki standartları yükseltecektir'''' dedi. Mehmet Ali Yalçındağ, medya sektöründe yaşanacak değişim süreci ve geleceğe ilişkin görüşlerini anlattı. Türkiye''de 2004 yılında yüzde 10 büyüdüğünü ve bundan tüm sektörlerin olumlu etkilendiğini dile getiren Yalçındağ, ''''Biz şimdiye kadar ekonomik ve siyasi alandaki sıkıntılarımızın istikrarsızlıktan kaynaklandığını söyledik.15 yıl sonra ilk kez bir siyasi parti tek başına iktidar oldu. Bu siyasi istikrarı ve ardından ekonomik istikrarı getirdi. Şimdi 1940''lardan bu yana ilk defa 4. yıl büyüme bekleniyor. Bu Türkiye için önemli bir yenilik ve büyük bir şans. 2004 yılı bizim açımızdan unutamayacağımız bir yıl olmuştur. Sanıyorum 2005''de hem bizim, hem de Türkiye açısından farklı bir yıl olacak'''' dedi. Yalçındağ''ın Referans gazetesinde yayınlanan medya sektörünü değerlendiren görüşleri şöyle: MEDYA KÖTÜ SINAV VERDİ: Türk medya sektörü geçtiğimiz dönemde kötü bir sınav verdi. Bir Uzan grubu vardı medyada. Çok önemli olmasa da rakibimizdi, geldikleri noktaya bakın. Bir Bilgin grubu vardı geldikleri noktaya bakın. Bir Çukurova ve Bir Aksoy grupları vardı. Bugünkü durumlarına bakın. Bunların ellerindeki medya gruplarını çeşitli amaçlar için kullandıkları ortaya çıktı. Ne yazık ki, medya sektörü kötü durumda. Şu an Türkiye''de medya sektöründe rasyonel çalışan bir Doğan Yayın Holding var. Kurumlarını, yöneticilerini rasyonel yöneten rekabet oluşturan, rasyonel bazda büyüme ve güçlü olmaya çalışan bir grubuz. YIKICI REKABET MEDYANIN İTİBARINI SARSTI: Biz kurumsal olarak çalışmaya gayret ederken, geçmiş dönemde irrasyonel bir rekabetle karşılaştık. Medya sektörünü daha itibarlı yapmaya çalışırken, kırıcı rekabet yüzünden medya sektörü toplum gözünde gerektiği yerde konumlanamadı. Yabancıların sektöre girmesiyle bu standartların daha güçlü çalışacağını sanıyorum. Bizimle görüşen yabancıları Türkiye''ye gelmeleri konusunda destekliyor ve cesaretlendiriyoruz. YABANCILAR İHALELERE HAZIRLANIYOR: Yabancıların medya sektörüne girmeleri ile ilgili takvim, elinde şu anda ciddi bir medya grubu bulunduran Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu''nun (TMSF) ihalesi ile belirlenecek. TMSF şu anda Doğan Yayın Holding''in ardından 2. büyük medya grubu oldu. Kendisi için gerekli ufak bir kanun değişikliğinin önümüzdeki ay içinde Meclis''ten geçeceğini tahmin ediyorum. TMSF elindeki medya varlıklarını önümüzdeki 2 ay içinde ihaleye çıkaracak. Star Grubu, Cine-5, Kral TV satışa çıkarılacak mallar arasında yer alacak. Yabancıları işte bu 2 ay içinde medya sektöründe göreceğiz. 2005 yılında medyadaki resmin daha olumluya doğru değişeceğini düşünüyorum. TMSF''DEKİ MEDYA KURULUŞLARINA TALİBİZ: Doğan Yayın Holding de ihaleye katılacak. Tabii ki talip olacağız.7 bin çalışanımız ile dev bir medya grubuyuz. Durduğumuz zaman gerileriz. Kendimizi, hissedarlarımızı ve çalışanlarımızı düşünmek zorundayız. Ama kesinlikle paylaşacağız. Bu çalışmaları yaparken Rekabet Kurulu''nun görüşlerini alarak ilerliyoruz. Biz talip olduğumuzda sorun çıkacağını sanmıyorum. Rekabet şartlarını zorlamamak için paylaşarak büyümeyi hedefliyoruz. Biz medyada büyürken gelen yabancıların bazılarıyla yeni ortaklıklar yapabilir; bazıları ile mevcut işlerimizde ortaklık yapabiliriz. Bazıları da bizim dışımızda rakip olarak gelebilir. Yarattığımız rekabet gücüyle yerli ve yabancı rakiplerimize karşı ve her türlü alternatife hazır olarak bekliyoruz. Bizim yabancıların gelişini desteklememizin sebebi medya standartlarının yerleşmesi için etkili olacaklarına işkin beklentimizdir. İNSANLARIN HER ANINDAYIZ, CİDDİ BİR İŞ YAPIYORUZ: Biz insanların her anındayız. Sabah bizimle uyanıyor, akşam bizimle yatıyorlar. Ciddi bir iş yaptığımızın bilincindeyiz. Haberlerle insanların hayatlarını etkiliyoruz. Bu açıdan bakıldığında hep sektörün saygınlığını artırmak için ilkelerle, anayasa gibi kurallarla arayışımızı sürdürüyoruz. HERKES MEDYAYA GİREMEMELİ Medya şirketi sahipliği hakkı, tıpkı banka sahipliği gibi kolaylıkla verilmemesi gerekir. Nasıl her parası olan bankacı olamıyorsa, her parası olanın da medya sahibi olmasını doğru bulmuyorum. Bu sorumluluk isteyen bir iş. Bu işlerin herkesin eline verilemeyecek kadar sorumluluk isteyen işler olduğu kanaatindeyim. DYH medya sektöründe liyakatını medyanın tel tel döküldüğü bir dönemde kanıtladı'''' dedi. DOĞAN YAYIN YURTDIŞINA ÇIKIYOR: Doğan Yayın Holding''in 5 yılda öncelikli hedefi Türkiye''deki konumunu güçlendirmek. Bunu başardıktan sonra da yurtdışına yöneleceğiz. Önümüzdeki 5 yıl içinde yurtdışında çok ciddi bir medya yatırımı için hazırlık yapıyoruz. Yeri henüz belli değil, ama 5-6 ülkeyi radarımıza aldık. Televizyon da, gazete de diğer mecralar da olabilir. Arkadaşlarımız şu anda incelemeler yapıyorlar. Bu fevkalade büyük bir yatırım olacak. FAALİYET KARLILIĞI EN YÜKSEK MEDYA ŞİRKETİYİZ: Türkiye''deki büyüme beklentisi yıllardır görülmeyen bir durum. Büyümenin sektörümüz açısından en önemli indikasyonu reklam gelirleri oldu. Reklam gelirleri 2004''te yüzde 36 büyüdü ve 1 milyar 280 milyon dolara ulaştı. 2000 yılı rekoru egale edildi. Buna bağlı olarak grubumuzun faaliyet karlılığı önceki yıla göre yüzde 53 oranında arttı. Bunun da önemli olduğunu, dünyada 2003-2004 arasında faaliyet karlılığını bu oranda artıran başka hiçbir medya kuruluşu olduğunu sanmıyorum. 2005 yılında da tekrar faaliyet karlılığında yüzde 35 ve reklam gelirlerinde de yüzde 30 artış öngörüyoruz. Reklam pazarının yüzde 40''ı konsolide olarak DYH''ye ait. TEK SEKTÖRE KONSANTRE ÇALIŞIYORUZ: DYH olarak tek bir sektörde konsantre olmuş, odaklanmış bir yapımız var. Biz holdinglerin 5-6 dalda birden, bir taraftan gıda sektöründe, bir taraftan medyada, bir taraftan bir başka sektörde faaliyet göstermesine karşıyız. 1996 yılında DYH''yi Doğan Holding''ten ayırdık. 2001 yılındaki krizde bunun faydasını gördük. Bu yapılanma sayesinde krizden güçlü çıktık. Ondan sonra piyasa şartlarına göre; Türkiye büyürken hızla açılıp hızla büyüdük. Ben buna akordion modeli diyorum. Süratle kapanıyor, süratle açılıyoruz. Genç ve dinamik kadro burada işlevini hızla yerine getiriyor. YÜRÜMEK YETMİYOR: Bizim işimiz yürümeyi kaldırmıyor. Hep koşmak lazım. Dinamizm bu işin olmazsa olmaz şartı. Bu çerçevede bireysel başarının takım oyunu ile desteklenmemesi durumunda gerçek bir başarı olmadığını düşünüyorum. Çok hızlı karar vermek zorundayız. Başarılı yönetici ve çalışanın işi ile konstantre yaşaması gerekir. Grubumuzda ciddi bir kurum haline geliyoruz, ama bazı şirketlerde bunun bazı olumsuzlukları da oluyor; bir hantallaşma oluyor. Biz hantallaşmadan kurumsallaşmak istiyoruz. Bizde de dinamizmde bir miktar yavaşlama görüyoruz, tedbirlerini alıyoruz. Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:55

İLGİLİ HABERLER