Dünya
  • 3.3.2003 10:19

ABD NASIL DAVRANACAK?...

TBMM kararından sonra... TBMM’nin, Bush yönetiminin savaş planlarına darbe indirmesinin hemen ardından İstanbul’dan telefonla arayan bir Türk işadamı, ''Bundan sonra tek umudum, savaşın hiç çıkmaması ya da en azından sonbahara kalması. Yoksa müthiş bir iktisadi sarsıntı kapıda. Ve korkarım, savaş bu ortamda başlarsa, Irak’ta her Amerikan askeri öldüğünde, sorumlu arayan parmakların göstereceği yerlerden biri de Türkiye olacak'' diyordu. Türk piyasasını olduğu kadar, Washington’daki ortamı da iyi tanıyan bu işadamının sözlerini bir kenara not edelim ve TBMM kararının olası sonuçlarına, ABD merceğinden bakalım. Savaştan vazgeçilir mi? Washington’daki bütün işaretler, TBMM’nin Amerikan askerine geçit vermemesinin, Bush yönetimini savaştan caydırmayacağı yönünde. Meclis kararı, ABD’nin harekat planlarını aksattı, ancak bu karar tek başına, savaş seçeneğini Washington’ın gündeminden çıkarmaya yetmeyecektir. ABD, Saddam Hüseyin’e barışçı yoldan ve tamamen silahsızlanması için tanıyacağı sürenin ''aylar değil, haftalarla sınırlı'' olduğunu, BM kararı olmasa da askeri yaptırıma gidebileceğini, savaşın ''Irak halkının kurtuluşunu sağlayacağını'' en üst düzeyde, bunca kez ifade ettikten sonra ve bu harekat için muazzam bir siyasi yatırım yapmış, askerlerini seferber etmiş, şimdiden milyarlarca dolar harcamış iken, yolundan kolay kolay dönmeyecektir. Harekat ertelenir mi? Bazı çevrelerde, TBMM kararı sonrasında, ABD’nin Irak’a karşı kuzeyden cephe açamayacağı ve bunun da, harekatın 2003 sonuna kalmasına yol açacağı beklentisi var. Bush yönetimine yakın kaynaklar, bu beklentiyi paylaşmıyorlar. Washington’a egemen görüşe göre, ABD, savaşın başlangıç vuruşuna, siyasi ve diplomatik hesaplarla karar verecek; bu takvimin radikal biçimde değişmesini gerektiren bir askeri durum ise, TBMM kararına rağmen, sözkonusu değil. Irak harekatını yönetecek olan General Tommy Franks’in bir süredir ''Türkiyesiz seçenek'' için hazırlandığı belirtiliyor. Bu seçeneğe göre, Türkiye’nin topraklarını kullanmadan yapılacak bir harekatta bile, Kuzey Cephesi’nden tümden vazgeçilmeyecek. K. Irak’a havadan indirme yapılacak, böylece bölgede sınırlı sayıda ve hafif donanımlı bir güç bulundurulacak; buna karşın Kürt peşmergeler daha etkin biçimde devreye sokulabilecek. Kuzey Cephesi için hazırlanan tank ve zırhlı araçların büyük bölümü ise Kuveyt’e yollanacak. Ancak savaşın başlaması için, bu birliklerin Güney Cephesi’ne katılımı beklenmeyecek. İktisadi kayıp ne olur? Türkiye, ABD askerlerine topraklarını açmadıkça, savaşın iktisadi zararına karşı yaslanmayı umduğu Amerikan ''yastığından'' da vazgeçmiş olacak. Uzun müzakerelerden sonra imza aşamasına gelen bütün mutabakat unsurları gibi, ABD’nin Türkiye’ye söz verdiği hibe ve kredi garantisi de askıda kalacak. Buna karşın Bush yönetimi yetkilileri, Türkiye’nin Irak harekatındaki rolü ne olursa olsun, Türk ekonomisinin düze çıkmasını istediklerini ve IMF kanalıyla, programa verdikleri desteği sürdüreceklerini vurguluyorlar. Ancak ABD’nin bütçe açığı, askeri harcamalarla şimdiden iyice kabarmışken, harekat sonrasında, Kongre’nin Türkiye’yi ''savaşın maliyetini artıran bir müttefik'' olarak görmesi ve daha uzunca bir süre ticaret, yatırım, kredi alanında pek cömert davranmaması yüksek olasılık. Kürtler devlet kurar mı? TBMM kararı, Saddam sonrası siyasi şekillenme sürecinde Türkiye’nin devrede olmasını engelleyecek. Ancak bu ABD’nin, Irak’ın toprak bütünlüğünün ve devlet birliğinin korunması, bölgede bağımsız bir Kürt oluşumuna imkan tanınmaması ve diğer etnik gruplar gibi Kürtler’in de Bağdat merkezli bir federasyonun parçası olarak tutulması yönündeki politikasını değiştireceği anlamına gelmiyor. Bush yönetimi hesaplarını, Saddam sonrası Irak ile Türkiye’nin birbirlerini tehdit olarak algılamamaları ve yakın işbirliği yapmaları üzerine kurmaya devam edecek. Bununla birlikte, TBMM kararı ile, Irak denkleminin dışında kalmayı fiilen tercih eden Ankara, örneğin, ''etnik temelde federal bölgeler kurulmaması'' ya da Türkmenler’in yeni oluşumda ''liyakatlı kişilerce'' temsili konularını vurgulayabileceği zeminlerin sınırlandığını görecek. Yeni bir tezkere ile TBMM izni alınmadıkça, Türk ordusu da, K. Irak’ta mevcut sayısının ötesine geçerek ve sınırın daha derinlerine inerek pozisyon tutamayacak. Kürt peşmergelerin Kerkük - Musul yönünde ilerlemesini denetlemek ya da olası mülteci akınını, sınırın ötesinde karşılamak zorlaşacak. Eğer Türk askeri, şu ya da bu şekilde, yoğun biçimde güneye girerse, Kürt gruplarının buna tepkisi, ABD’nin kapsamlı bir cephe açtığı ortamdakine kıyasla çok daha fazla olabilecek. Washington’ın ''kabus senaryosu'' saydığı şey gerçekleşir ve birileri bölgede Türk - Kürt çatışmasını kışkırtırlarsa, hem savaşa, hem de boyutlarını şimdiden öngöremeyeceğimiz dev bir siyasi yükün altına girmiş olacağız. Dostluk biter mi? Türkiye, topraklarını ABD kara birliklerine açmasa bile, olası Irak harekatında İncirlik Üssü’nü kullandırır ve ABD’ye lojistik destek sağlarsa, Ankara - Washington ilişkileri kısa vadede ve görünürde fazla yıpranmayacak. TBMM kararını ''demokrasiye saygı'' ile karşılayan ABD, Ankara’yı incitecek açıklamalardan özenle kaçınacak. Ancak TBMM’nin Amerikan askerine ''hayır'' dediğini, kısa vadede Başkan Bush ve kurmayları, orta vadede de daha sonraki ABD yönetimleri kolay unutmayacak. Bu gölge, köprülerin atılması anlamına gelmese ve beraberinde somut bir yaptırım getirmese de, birçok alanda Washington’ın Türkiye’yi destekleme hevesini azaltacak. ABD Kongresi ise, Türkiye’ye karşı daha mesafeli, daha eleştirel bir tutum içine girebilecek. ''Ermeni Tasarısı'' benzeri girişimlerin önünde durmak zorlaşacak. Eğer ABD, Irak Savaşı’nda çok kayıp verecek olursa, sorumlular listesine Türkiye’yi de yazan Kongre üyeleri ya da lobiciler çıkabilecek. AKP’ye bakış nasıl? Bush yönetimi, TBMM’ye öfkeli değil, ama kendisine başından itibaren asker izni için umut veren, bu konudaki pazarlığı kılı kırk yararak yapan, takvimi ABD’nin tercihlerine değil, kendisine göre işleten, ancak bu süreçte tezkere lehine kamuoyu oluşturmayan AKP liderlerine öfkeli. Görebildiğimiz kadarıyla, bu öfkeden daha büyük payı Başbakan Abdullah Gül alıyor. Washington’daki genel kanı, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın tezkerenin geçmesi için çok daha samimi bir uğraş verdiği yönünde. İlginçtir, bir ABD’li analist dün bana, TBMM kararının, 9 Mart seçimlerinden ''yeni başbakan ve yeni hükümet'' çıkması olasılığını nasıl etkilediğini soruyordu! (Yasemin Çongar/ Milliyet) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:28

İLGİLİ HABERLER