Gündem
  • 30.5.2005 14:47

AHMET HAKAN'DAN İLGİNÇ BİR İMAM HATİP VE KUR'AN KURSU YAZISI...

İşte Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın yazısı:

Kimse kızmasın o kursları yazdım



BIRAKIN şu
rejim kavgalarını, mevzi kazanma ya da kaybetme savaşlarını da,
imam-hatip denilen mekteplerde okuyan çocukların yaşadıkları ‘iki dünya arasında sıkışıp kalmışlık’ trajedisine bakın...

İşte bunu yazmış ve o ‘trajedi’nin hayli dokunaklı ipuçlarını vermiştim.

Tabii ki kimse tınmadı.

İşte şimdi de başka bir şey yazıyorum:

Kuran kurslarında okuyan çocuklar açısından yaşanan trajedi, imam-hatiptekinden bin kat fazladır.

İmam-hatipler, Kuran kurslarının yanında Robert Kolej gibi kalır.

Uçurum bu kadar büyüktür yani.

Peki neden kimse bunun üzerinde durmaz?

Neden romanı yazılacak bu derin ve acıklı mevzuda tek satır yazı yazılmamıştır?

10 yaşındaki çocukların pedagoji denilen bilimden zerre kadar nasibini almamış hırt hocalar elinde harcanıp gitmesine neden ‘dur’ denmez.

Çünkü memleketimizde bu savaş, çocuklar için verilmez ki...

Bunun adı düpedüz ‘mevzi kazanma’ savaşıdır.

Ne Tayyip Erdoğan ‘Kuran kurslarında öğrenim görüp de ruh sağlıklarını yitirmiş çocukların hesabını kim verecek?’ sorusunu aklına getirir, ne de Baykal ‘Çocuklarına Kuran eğitimi verdirmek isteyen aileler için doğru dürüst bir seçenek hazırlamalıyız’ yaklaşımıyla zerre kadar ilgilidir.

Durum böyle olunca bu kör dövüşü bin yıl da sürer, iki bin yıl da...

***

Oysa gerçek açıktır:

Bir mektepte kutsal kitabın okutulması, o mektebi ‘kutsal’ kılmaz.

Kutsal
kitabın okutulduğu mekteplerde yaşanan zulümlerle, anlayışsızlıklarla,
cehaletle, sefaletle açık yürekli bir şekilde hesaplaşmak gerekir.

Ve bunu öncelikle hayatının bir dönemini o kurslarda geçirip de ‘acı hatıralar’ biriktirenler yapmalıdır.

Belki bizi ‘Kutsal kitabın öğretildiği mekanlara dil mi uzatıyorsun? Çarpılırsın’ diye tehdit edeceklerdir.

Unutmayalım ki asıl kutsal kitabın öğretildiği mekanlarda işlenen zulümlere duyarsız kalmak çarpılma gerekçesidir.

Çünkü bize ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ diye bildirilmiştir.

***

O halde tartışmayı ‘Hizbullah gibi terör örgütlerini doğuracak ortam doğuyor’ ile ‘Siz Kuran’a karşı çıkıyorsunuz’ kıskacından çıkaralım...

İki
taraf da resmi ya da gayri resmi o kurslarda okuyan çocuklara önce
şefkat duymayı, sonra da o şefkatin gereğini yapmayı ilke edinsin.

Bu sağlıksız tartışmadan çıkış yolu belki buradadır.

‘Cihat yemini’ uydurmadır

NE zaman Kuran kursu tartışması patlak verse gündeme sürülen bir ‘Kuran kursu andı’ var. Güya Kuran kurslarında çocuklara ‘Mustafa Kemal dinsizliğiyle savaşacağıma kasem ederim’ diye yemin ettiriliyormuş.

İşte burada yazıyorum: Bu tamamen uydurma bir yemindir.

İki nedenden dolayı:

BİR:

Bu zamana kadar Kuran kurslarında böyle bir yemin ettirildiğine dair
tek bir kanıt bile ileri sürülememiştir. Ne mahkeme kararı, ne de
herhangi bir belge.

İKİ: Metin analizi yapıldığında bu yeminin uydurma olduğu belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Mesela ‘Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim’
şeklinde bir sözün, İslami kavram dünyasına uygun düşmeyen bir söz
olduğunu, İslami kültüre az buçuk vakıf olanlar bilir. Ayrıca ‘Türkiye laik, dinsiz bir memleket haline gelmiştir’ cümlesindeki ‘laik’ sözcüğü de bu düzeydeki bir metinde asla yer almaz. Hele ‘Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için...’ cümlesi
‘Ben uydurmayım’ diye bas bas bağırmaktadır, çünkü İslami kültürde
‘din’ denmez ‘İslam’ denir ve ‘İslam’ dendikten sonra da ‘şeriat’
sözcüğü kullanılmaz. Yeminde Atatürk’ten ‘Kemal Paşa’ diye söz edilmesi ise üzerinde durulmayacak kadar evlere şenliktir.

Kısacası bu uydurma metni artık gündemde tutmasak diyorum

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:14

İLGİLİ HABERLER