Medya
  • 27.9.2002 10:42

ALDATMA: ÇOK SATAN ÇELİŞKİ

KAYNAK : Haber Vitrini Ahmet Altan'ın son kitabı yürütme mi değil mi mevzusu az biraz duruldu, yerine Aldatma'nın kendisi tartışılmaya başlandı. Hoş, son dönemde vizyona giren 'Unfaitful - Sadakatsiz' vesilesiyle aralarında Nail Güreli'nin de bulunduğu kimi yazarlar bu konuya daha önce değinmişti ama Altan, konuyu yeniden alevlendirdi. Ece Temelkuran aldatmayı tüm dünyada 'trendy' olarak değerlendirirken, Fatih Altaylı "marjinal yaşam tarzını savunanlar aldatmayı 'vakai adiye'ymiş gibi gözümüze sokuyor" yorumunu yaptı. Çok satan çelişkiler: Aldatma ECE TEMELKURAN Keşke birden fazla hayatımız olabilse... Hiç değilse iki! Belki o zaman bilebilirdik gerçekten ne istediğimizi. Tek bir hayatımız olduğu sürece hiçbirimiz, bizim için neyin gerçekten iyi olduğunu bilemeyeceğiz aslında. Oysa iki hayatımız olsa... Birini emniyetli bir seçim yaparak "harcayabilirdik". Geriye bir hayat daha kalırdı ve o hayatta bir yük gemisine atlayıp serserinin biri olmayı "göze alabilirdik". Şimdi göze alamayız. Çünkü 21. yüzyıldayız ve hayatlarımız geçen yüzyıla göre daha kıymetli. Bu yüzden geçen yüzyıldaki maceralı insan hikayeleri yok artık. Biz, hayatlarımızı "harcayamayız". Walter Benjamin söylemişti: "Hayatta telafi edilemeyecek şeyler vardır. On beş yaşında evden kaçmamış olmak gibi!" Biz kaçmadık, hayatı "harcamamaya" karar verdik. O yüzden şimdi, ilişkilerimize azami dikkat sarf etmeliyiz! Evlilik öldü! Son yıllarda sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada filmlerde, kitaplarda, basında aşk meselesinden cılkı çıkıncaya kadar bahsedilmesinin nedeni, evlilik kurumunun dayandırılacağı başka bir gerekçenin kalmamasıdır. Üretim ilişkilerinin yapısı, artık herkesin tek başına yaşayabileceği biçimde değişmiştir. Diğer bir deyişle, ekonomik olarak birlikte ayakta durmak fikrine dayanan evlilik kurumu, mesnetsiz hale gelmiştir. Evlilik ölmüştür! Bu yarı ölü kurumu yaşatmak için onu aşka dayandırmaktan başka çare kalmamıştır. Kurulan yeni mantık sana, "Evleneceksen aşık ol; aşık olunca evlen!" demektedir. Yeni mantığın tökezlediği tek bir yer vardır: Aldatma! Aldatma mevzuunun sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada "trendy" olmasının sebebi de budur. İşte bu sebepten aldatma, garantili bir "çok satan" çelişkidir! Az satan çelişkiler Oysa daha hakikatli olduğu için daha az satan iki kişilik çelişkiler vardır ki, onlardan söz etmek her zaman o kadar kolay değildir. Mesela... Sonucu bu ilişkinin sona ermesi bile olsa, bana kendim kalmam için hep izin verecek misin? Sen artık gitmek istediğinde, kurulu manevi düzenimizi bozmamak adına "idare etmeye" gönül eğecek misin? Bunu yapmamayı becerebilecek misin? Bu ilişki benim ışıklarımı söndürdüğünde, bunu fark etmene rağmen sürmesinde diretmemeyi becerebilecek misin? Beni, bu ilişkiden daha fazla sevecek misin? Ya da benzeri işte. Bilirsin... Aldatmak nedir hakikaten? Çoktan göçmüşlerden Tezer Özlü söylemişti, şöyle demişti yanılmıyorsam: "Seninle yatarken aldatmıyorum seni. Yetmez mi?" En kötü fiili yüceltenler! FATİH ALTAYLI YAZIM, Ahmet Altan'a değil, gazetelere. Kimse yanlış anlamasın. Nedense son dönemlerde, Ahmet Altan'ın kitabıyla arşı alaya çıkan bir ‘‘aldatma’’ mevzuu var. Bununla ilgili filmler övülüyor, kitaplar parlatılıyor, haberler yayınlanıyor. Sanki ‘‘aldatmak’’ büyük bir marifetmiş gibi sunuluyor. Yahu ‘‘aldatmanın’’ marifet mi olur? Hangi anlamda olursa olsun, ‘‘aldatma’’nın yüceltilmesi mümkün mü? Ama bizde oluyor. Marjinal yaşam tarzını, modernitenin ‘‘olmazsa olmaz’’ şartıymış gibi sunmaya çalışan kimileri eşler arasındaki ‘‘aldatma’’yı sanki bir ‘‘vakai adiye’’ymiş gibi gözümüze sokuyorlar. Sanki verilmek istenen mesaj şu: ‘‘Rahat olun, herkes aldatıyor.’’ Size ne yahu! Bu lükede başımıza ne geliyorsa aldatmaktan ve aldatılmaktan gelmiyor mu? Aldatan siyasetçiye kızıyoruz, aldatan tüccara kızıyoruz, aldatan bürokrata kızıyoruz. Ama ‘‘en sevdiğimizi’’ ve ‘‘en yakınımızı’’ aldatmayı neredeyse bir ‘‘marifet’’ haline getirmeye çalışıyoruz. Öyle bir hava yaratılıyor ki: ‘‘Aaa, sen aldatmıyor musun? Yapma be, bu da hayat mı!’’ Hatta bazen tam tersi: ‘‘Ne! Hiç aldatılmadın mı? İnanmam. Çok sıkıcı’’ Durum neredeyse buna getirilmeye çalışılıyor. Ayıptır yahu. ‘‘Aldatmanın’’ legalize edilmesinden daha büyük bir ayıp olabilir mi? Aldatmak hep oldu. Ama bırakın yerinde kalsın. Her kabahat, her ayıp gibi gizli. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:14

İLGİLİ HABERLER