KAYNAK : Haber Vitrini
Hürriyet Gazetesi'nin son bir haftadır gündemi neredeyse İnternet Haber siteleri.. William Safire olayında haber sitelerinin tökezlemesi, Hürriyet Gazetesi için tam aranılan fırsattı. Peki ama tek neden yanlış haber mi?
Elbetteki değil.Asıl neden, internet sitelerinin, malum medya için tehlike arzetmesi.. Bunu biz söylemiyoruz. Fatih Altaylı, bu tehlikeye tam 2 yıl önce Bilkent Üniversitesi'ndeki bir şöyleşisinde dikkat çekmiş:
Fatih Altaylı 14 Mayıs 2000 tarihinde Bilkent Üniversitesi'nde öğrencilerle yaptığı söyleşide, aslında bugün hürriyet Gazetesi'nin internet sitelerine saldıracağının mesajını vermiş. nasıl mı? İşte Fatih Altaylı'nın o tarihte öğrencilere hitaben yaptığı konuşma metninin tamamı..
FATİH ALTAYLI VE MEDYA
Gazeteci-yazar Fatih Altaylı, Kariyer Günleri 2000 çerçevesinde düzenlenen "Medya" konulu Sektörel Tanıtım Toplantısı'nda İletişim Kulübü'nün konuğuydu.
4 Şubat Perşembe günü C-Blok Amfi'de söyleşiye katılan Fatih Altaylı, konuşmasına, üçüncü defa Bilkent'e gelmekten memnun olduğunu ve Bilkent Üniversitesi'nin, tartışan, özgüveni olan, düzeyli ve yeterli ölçüde politikayla ilgilenen, ayrıca ülke sorunlarına duyarlı öğrencileri ile farklı bir üniversite olduğunu belirterek başladı.
Altaylı, kendisini tanıttıktan sonra medya ve gazetecilik üzerine yaptığı konuşmada kısaca şunlara değindi: "Son yıllarda, medyanın toplum hayatındaki etkisinin artmasıyla beraber, özellikle gençlerde gazeteciliğe karşı bir merak var. Yaklaşık 10-12 yıldır bu sektörde yönetici olarak görev yapıyorum. Sanat dalları ve gazetecilik dışında, insan unsurunun bu denli kıymet kazandığı, bu denli önemli olduğu başka bir sektör daha olduğunu zannetmiyorum. Yaptığımız iş tamamen insani bir iş. İnsan olmadan gazete, televizyon ya da radyo olması söz konusu değil. Bu nedenle, bu sektörün diğer tüm sektörlerden daha fazla, doğru ve kaliteli yetiştirilmiş, hızlı çalışan, zeka düzeyi yüksek, yargıları kuvvetli insanlara ihtiyacı var. Fakat, ne yazık ki son yıllarda bunu sağlayamıyoruz. Bu sektörde artık, rekabet haber üzerine değil de promosyon çalışmaları üzerine kuruluyor. Her akşam televizyonlarda dakikalarca izlediğiniz gazete, dergi reklamlarından herhangi birinde sanmıyorum ki bir tek gazeteci görmüş olasınız.
Son iki yıl içinde bir gazete için üç tane reklam filmi çektim. Fakat, hiçbirisi gösterime girmedi. Çünkü, kıymetimiz yok. Gazeteler okunmuyor, dolayısıyla gazeteleri satabilmek için sert satış politikaları geliştiriliyor. Bunun temel nedenlerinin bir tanesi, artık gazetecilerin çağa ayak uydurmakta zorlanması. Oysa, bugün üretimin yanında pazarlama da çok önemli bir konumda. Eğer pazarlayabileceğiniz bir mal üretmiyorsanız, hiç şansınız yok. Günümüzde, gazeteci olmak isteyen herkesin çok ciddi bir üretim planlamacısı ve üstelik de pazar koşullarını yakından takip eden bir pazarlamacı olması gerekiyor.
Medya, daha doğrusu "haber" dediğimiz şey, çok hızlı tüketilir. Haberi alıp bir gün bile saklayamazsınız. Bu yüzden de ürettiğiniz şeyin, pazarın beklentilerini karşılayacak şekilde kaliteli, sağlam ve güvenilir olması şarttır.
Bugün Türk basınının içinde bulunduğu güven aşınmasının temel nedeni, üretilen haberin kalitesine ve sağlamlığına olan inancın azalmış olmasıdır. Bu, gazetecinin hatasıdır. Nedeni de, pazar koşullarını dikkate almadan mal üretiyor olmamızdır. Örneğin, anneniz, babanız, komşunuz ya da arkadaşlarınızla yaptığınız konuşmalar, pazarın beklentilerini ortaya koyabilme konusunda size en sağlam verileri sunacak olan kaynaklardır. Bunları gözönünde bulundurursanız, gündemi yakalayan, hatta gündem yaratan gazeteci olursunuz. Gündemi yaratan gazeteci yoktur aslında. Halkın gündeminin ne olduğunu bulabilen gazeteci vardır.
Biz gazetecilerdeki ayrı bir hastalık da, kendimizi önemli hissetmek için, önemli olduğu varsayılan konuları yazmak zorunda hissetmemizdir.
Bütün dünyada alternatif medya alanının genişlemesiyle, internet herşeyi değiştirebilecek bir güce kavuşuyor. Habere ulaşma talebi, arzusu bireyselleşiyor. Bugün, internetin Türk basınını hangi ölçüde tehdit ettiğini algılayabilmiş değiliz. Basının patronları da, bu gücün farkında değiller. Ve ne yazık ki, bu konuda herhangi bir hazırlık ya da çalışma yok.
Gelecek yıllarda, televizyon gazeteciliği, internette ayrılmaz bir parça haline gelecek gibi görünüyor. Televizyon ve internet gazeteciliği geleceğe dönük olarak, gerçek rekabetin ortaya çıkacağı ve gerçek anlamda ürün kalitesinin önem kazanacağı ortamlar olduğu için cazip hale gelecekler."
Fatih Altaylı'nın görev yaptığı Hürriyet Gazetesi'nin, internet siteleriyle ilgili yaptığı karalama kampanyası ve Hürriyet Gazetesi'nin RTÜK Yasası ile ilgili kılını kıpırdatmamasının altında neden arayanlara en güzel cevap yine Fatih Altaylı'nın bu yazısından gelmiyor mu?(İnternethaber)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:34