Medya
  • 22.4.2002 10:09

GİZLİ BİLGİLER, HAKLARINDA İŞLEM YAPILANLARA NASIL SIZIYOR?

KAYNAK : Haber Vitrini Star yazarı Saygı Öztürk, bugünkü yazısında bazı polis müdürlerinin aranan işadamları ile kol-kola olmasını eleştirerek, gizli dosyaların haklarında işlem yapılanlara nasıl sızdığını gündeme getirdi. İşte Öztürk'ün ibretlik yazısı: Gizli bilgiler, haklarında işlem yapılanlara nasıl sızıyor? Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bir dönem ortalığı sarsan ‘projeli operasyonlar’ son dönemlerde yapılmıyor ya da yapılamıyor. Sırtlarını ‘biradere’ dayamış ve kendileri hakkında çok ciddi iddialar bulunan bazı polis müdürlerinin böyle yürekli operasyonlara girişmesinin de hayli zor olduğu ortaya çıkıyor. Emniyet içerisinde kendilerine güçlü bir lobi edinmiş ve arkalarına güçlü bir siyasi destek almış bazı polis müdürlerinin aranan işadamları ile kol-kola olduğu, onlarla birlikte ziyafetlerde bulunduğu kendi ifadelerine yansıyor. Ancak, bunların görevden alınması şöyle dursun, haklarında soruşturma yapan müfettişlerin de aniden terfi ettirilmesinin izahını kimse yapamıyor. Benzer olayların çok az bir bölümüne başka polis müdürleri bulaşmış olsaydı belki bugün meslekten ihraç edilmiş olurlardı. Bunların, Bakan’dan güçlü olduklarını, kendilerine dokunulamayacağını söylemekten de çekinmedikleri, polis teşkilatı içerisinde sıkça konuşuluyor, vurgulanıyor. Siyaset Emniyet üzerinden elini çekmediği sürece daha benzer çok olaylar yaşayacağız, göreceğiz. Bakıyorsunuz, hayali ihracatçı, naylon faturacı, polis müdürlerinin tayinlerini yaptırıyor, listeler geçiyor, milletvekilleri de sanki bu kişinin emrindeymiş gibi ‘başüstüne’ deyip tayin isteklerini yerine getiriyorlar. Elimdeki son bilgiye göre, 80 civarında polis memuru ve amirinin tayinleri üzerine hayalici, naylon faturacı gölgesi düşüyor. Bu tayin isteklerinin yerine getirilmesine aracılık yapan milletvekili ise, şimdi ‘Benim haberim yok, bunları danışmanım yapmış’ diyor. Bu nasıl iş? Yine polislerin tayin dönemi geliyor. Tayin yaptırabilmek için milletvekilleri, il başkanları devreye girecek ve bunların isteklerinin önemli bir kısmı da yerine getirilecek. Sadettin Tantan döneminde tayin için aracılık isteyenler hakkında soruşturma açılması, Emniyet mensuplarının siyasiler peşinde koşmasını kısmen önlemişti. Ancak, bu yol kapandı ve siyasilerin güçlü elleri Emniyet’in üzerinde yine dolaşmaya başladı. Emniyet’te terfiler konusunda geçen yıl getirilen düzenlemeler kısmen ‘hakkı olanın terfisini’ sağlamıştı. Dileğimiz sistemin bozulmaması için yetkililerin kararlı bir tutum sergilemesidir. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Türkiye ‘projeli operasyonlara’ alışmıştı. Mülkiye, Maliye, Gümrük ve Polis müfettişlerinden oluşan karma heyet, ortak çalışıyor ve önemli kişilere dayanan operasyonların planlamasını çok koldan yürütüyorlardı. Şimdi bu operasyonların durduğu bir dönemdeyiz. Niçin durduğunun izahını ise kimse yapmıyor. Ülkemizde yolsuzluk, rüşvet, hayali ihracatlar yoksa son mu buldu? Eğer Türkiye 13 operasyonla temizlenmişse ne mutlu bize... Sızdıran mı oldu? Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender, Kaçakçılık Şubesi’nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan Özdemir ile Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nin bazı görevlileri, Ankara Valisi Yahya Gür’e makamında çok önemli bir brinfing veriyordu. Brifingte, büyük bir konfederasyonun başkanı ve yönetim kurulunun bazı üyeleri hakkında önemli yolsuzlukluk iddiaları sıralanıyor ve bunlarla ilgili elde edilen ilk bilgiler üst üste konuluyor, bundan sonra yapılacak çalışmalar anlatılıyordu. Böylesine gizlilik isteyen bir çalışmanın kısa süre sonra sızabileceği ise kimsenin aklına gelmiyordu. Ama brifingin üzerinden saatler geçmeden hakkında araştırma yapılacak kişi yüksek makamlara ulaşmış ve kendisine yönelik çalışmaların durdurulması gerektiğini, bazı makamlardan istemişti. Bu çalışmanın sonu ne mi oldu dersiniz? Öylece kaldı, yani çok büyük yolsuzluğun, hırsızlığın olduğu biline biline konunun üzerine gidilemedi ve olay öylece örtüldü. İşi daha da ileriye götüren bir Bakan, Emniyet Müdürü’nü telefonla arama gereğini bile duymuş... Olayın sızması İzmir’deki bir operasyonda da yaşanmıştı. ‘Beyaz Önlük’ operasyonu SSK’daki 10 trilyonluk vurgunu ortaya koyuyordu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan ile İzmir Valisi Alaaddin Yüksel arasındaki telefon konuşmasını olaydan 10 dakika sonra özel hastane sahibinin öğrendiği ortaya çıkmıştı. Bugüne kadar bu önemli konuyu ısrarla belirtmemize rağmen ve bunun üzerine önemle gidilmesi gerektiğini vurgulamamıza karşın, ne Bakan’ın ne de Vali’nin konunun üzerine gitmediği anlaşılıyor. Vali Yüksel’in olayı araştırmaktan çok konuyu star’a kimin verdiğini araştırmasını, bunu da bu köşede yazdığım için hakkımda dava açmasını ise hayretle karşıladım. Demek ki bu ülkede bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını yazmak da Vali’ye göre suç oluyormuş... Bu köşede belgesiz ve sağlam bilgiler olmadan yazıya yer yok. Bazı konuların cevabı ortaya çıkıncaya kadar yeri geldiği zaman yazmaya devam edeceğim... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:33

İLGİLİ HABERLER