ŞEVKET ATALAY
BAĞDAT - Bağdat'taki BM karargahına düzenlenen bombalı saldırı sonrasında başlatılan soruşturma devam ediyor.
Uzmanlar, gerek önceki gün BM genel karargahını, gerekse iki hafta önce aynı yöntemle Bağdat'taki Ürdün Büyükelçiliği'ni hedef alan bombalı sabotajların uygulanış biçiminden hareketle, bunların şimdiye kadar Amerikan askerlerine yapılan saldırılardan çok daha profesyonel izler taşıdığını düşünüyor. Her iki bombalı saldırıda kullanılan yüklü patlayıcı miktarının bile, bu olayların ardında iyi örgütlü bir terör grubunun bulunduğu izlenimi veriyor. Ancak bu cinayetlerin arkasında Saddam'a sadık gerilla gruplarının mı, yoksa El Kaide ya da Ensar el İslam gibi radikal dinci örgütlerin mi bulunduğu sorusunu yanıtlamak şu aşamada henüz mümkün değil. Şu sıralar Irak'ın yeni polis gücünü örgütlemekle uğraşan New York eski Emniyet Müdürü Bernard Kerik, olaydan El Kaide örgütünü sorumlu tutmak için zamanın henüz erken olduğunu bildirdi.
GÖZLER ENSAR EL İSLAM ÖRGÜTÜNDE
İki hafta önce Bağdat'taki Ürdün Büyükelçiliği'ne düzenlenen bombalı saldırının da El Kaide ile yakın ilişkileri olduğu bilinen Ensar el İslam adlı gruba maledilmeye çalışıldığı anımsanıyor. Gözlemciler, bu iki grubun da, Irak'ın ABD tarafından işgal edilmesine bir anlamda meşruiyet kazandırdığı gerekçesiyle BM örgütünü saldırı için hedef seçmiş olabileceği varsayımında bulunuyor. Ayrıca, güvenlikle ilgili sorumluluğun kime ait olduğu konusunda ABD ile BM'in farklı yaklaşımlara sahip olduğu belirtiliyor. Amerikan işgal güçlerinin bir askeri yetkilisi, Bağdat'ta yaptığı açıklamada, BM örgütünün, kendi güvenliğinden bizzat sorumlu olması gerektiğini söyledi. Gerçekten de BM'in Bağdat genel karargahının güvenliğini bugüne kadar özel bir kuruluşun eline teslim ettiği biliniyor. Şimdiye kadarki uygulamada karargahın bulunduğu Canal Hotel'e gitmek isteyenlerin önce bu niyetleri için haklı bir gerekçe ve ardından da kapıdaki Iraklı nöbetçilere kimliklerini göstermeleri gerekiyor, buna karşılık kimsenin üstü aranmıyordu.
Bu uygulamaya karşın BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın şimdi ABD'ye dolaylı suçlamalarda bulunduğu belirtiliyor. Annan'ın, örgütünün, Irak'ın yeniden yapılanma çabalarını etkili biçimde yürütebilmesi için aslında ABD'nin çevre güvenliğinden sorumlu olması beklentisi bir takım Iraklı politikacı tarafından da paylaşılıyor. Ülkenin yeniden bir kralın eline teslim edilerek monarşiyle yönetilmesini savunan Faysal El Kalohori, önceki günkü saldırının esas sorumlusunun ABD olduğunu söyleyerek, işgal güçlerinin ihmali nedeniyle saldırganların bu kanlı eylemi gerçekleştirdiğini savunuyor.
BM'in Irak'taki sözcüsü Salim Lone'un açıklamasından ise belirgin bir hayal kırıklığı seziliyor. Lone, örgütünün şimdiye kadar abartılı güvenlik önlemlerinden kaçındığını belirterek, ''Tanklar, dikenli teller ve makinalı tüfeklerle kendimizi koruma yerine halkın bize daha kolay ulaşabileceği bir ortam yaratmaya çalıştık'' diyerek, önceki gün meydana gelen saldırıya kadar kendilerine yönelik en küçük bir şiddet olayı yaşanmadığını sözlerine ekliyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:33