
ATV VE HABERTÜRK BİRBİRİNE GİRDİ!..
Mehmet Tezkan'a açık cevap!Perşembe günü Fatih'teki bombalı saldırı haberine yeterince eğilmediği için Hıncal Uluç'un eleştirilerine maruz kalan ATV Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Tezkan, o gün ilginç bir görgü tanığını bularak konuşturan HABERTÜRK TV'yi ''asparagas'' habercilikle itham etti. HABERTÜRK TV Genel Yayın Yönetmeni Melih Meriç, Tezkan'a cevap verdi... İŞTE O YAZI:
Sayın Mehmet Tezkan,
Sabah Gazetesinde yayınlanan köşe yazınızda, meslek duayenimiz Hıncal Uluç Bey'in size yönelik eleştirisine cevap verirken, HABERTÜRK'ün Fatih'deki patlamanın görgü tanığı Sevim Şahin'le yaptığı söyleşinin asparagas olduğunu ileri sürüyorsunuz.
Hıncal Bey yazmadan önce keşke bize sorsaydı diyorsunuz, keşke siz de yazmadan önce bize sorsaydınız. Ama bundan çok da şikayetçi değilim çünkü kamuoyu denetimine açık bir iş yapıyoruz ve bunları kamuoyunun da bilmesi gerekir.
Haberi eleştirirken görgü tanıdığı için "Yüzünü bile görmediğimiz bir kadın..." ifadelerini kullanıyorsunuz. İşte o kadın cumartesi akşamı HABERTÜRK Ana Haber Bültenindeydi. Yüzüyle, vucüduyla, aklıyla ve sesiyle...
Sevim Şahin'i biz icad etmedik. O otobüsteydi. Bizden sonra TRT de Sevim Şahin'e bağlandı, aynı şeyleri TRT'ye de anlattı. TRT, CNN TÜRK ve Vatan Gazetesi'nden meslektaşlarımız Sevim Şahin'in telefonunu bizden aldı, elbette siz de isteseydiniz size de verirdik. O gün Ana Haber Bültenlerine davet edildi. Sıradan bir vatandaş olduğu ve popülerite peşinde olmadığı için bültenlere çıkmadı. Görgü tanığını diğer meslektaşlarını atlatarak Ana Haber Bültenine çıkarmak ne zamandan beri "asparagas" olarak niteleniyor?
Hürriyet ve Sabah elbette çok saygın gazetelerdir. Ama bu iki gazetede çıkmadıysa haber değildir diye bir kriter mi var? Bakın Vatan Gazetesi olayın üzerinden günler geçmesine rağmen bugün doğrudan benimle konuşup Sevim Şahin'in telefon numarasını istedi.
Düşünün ki, olay, polisin ayağıyla yoklaması sonucu bir bombanın patladığı gün gerçekleşiyor. Hilton Oteli önündeki o yoklamanın Türkiye'nin imajına verdiği zararı düşünün. Böyle bir olayın ardından, bir işyeri ve sabit telefonu olan bir görgü tanığı yanında muhabirimiz varken, bu iddiayı ileri sürüyorsa, haberci bu olayı gizler mi yoksa üzerine mi gider? Haberci, polisin usulen yaptığı açıklamalarla mı yetinir?
Olay yerindeki muhabire çılgınca ve heyecanla "bana görgü tanığı bul" diye çırpınan Genel Yayın Md. Yardımcısı Murat Ongun, "Filiz görgü tanığı yok mu, bak oralarda otobüsteki yolculardan birini bul" sözleriyle en az 10 kere muhabiri canlı yayında görgü tanığı aramaya zorlayan Hülya Yürekli'nin yaptığı habercilik mi yoksa "asparagas" mı?
Size bilgi veren yetkililer bu iddianın asparagas olduğunu nerden anlamış? Bakın size bir bilgi vereyim; O yetkililerden hiçbiri bu yazıyı yazdığım pazar günü saat 15:30'a kadar Sevim Şahin'i hiç aramadı. Telefonu bizde mevcut. Çok sayıda meslektaşımız arayıp telefonunu istedi, ama hiç bir görevli arayıp bunu bize sormadı bile, Sevim Şahin'i doğrudan da aramadı. Tanığa "gel bakalım, ne anlatıyorsun sen, ne gördün" diye sormayan bir otoritenin verdiği bilgiye güvenmek mi habercilik?
Gelelim bomba ihbarına...Evet bomba ihbarı haberdir. Eğer Nato Zirvesi'nin hemen öncesinde, sabah Ankara'da Bush'un kalacağı otelin önünde, öğleden sonra da Fatih'te bomba patladıysa bomba ihbarı da haberdir. Eğer polis bu ihbarı ciddiye alıp gidip orada güvenlik önlemi aldıysa bu haberdir. Tıpkı cumartesi günü, biz İstanbul'daki haberciler uyurken Ankara'dan Taki Doğan'ın arayıp verdiği "şu anda Kınalıada Vapur İskelesinde bomba ihbarı var, iskele boşaltıldı, son üç vapur seferi yapılamadı" haberi gibi...
Sayın Tezkan durum bundan ibarettir. Bize göre toplum bilgi aldığında, ne olup bittiğini tam olarak öğrendiğinde huzurlu olur, bilgiler kendisinden saklandığında değil.
HABERTÜRK'ün sorumlu haberciliğe olan taahhüdünü en iyi bilenlerden birinin de siz olmanız gerekir.
İyi çalışmalar dilerim..
Melih MERİÇ
HABERTÜRK TV GENEL YAYIN YÖNETMENİ
MEHMET TEZKAN NE YAZMIŞTI
Hıncal Abi; atv asparagas yapmaz..
Hıncal Uluç 'Bugün de atv Haber Merkezi'ni üzeceğim' diye başlayan yazısında atv haberi yerden yere vurmuş..
Baştan söyleyeyim.. Üzülmedik.. Çünkü Hıncal Abi'nin yazdıkları gerçeği yansıtmıyor..
Dinamik habercilik anlayışımız ise hiç uyuşmuyor..
Hıncal Abi, Fatih'teki patlamanın olduğu gün Habertürk'ü izlemiş..
Habertürk saat 18.00 sularında Sevim Şahin adlı bir kadınla telefon bağlantısı kurmuş..
Kadın anlatıyor: 'Bir polis arabası yolumuzu kesti. Durmamızı işaret etti. Polis otobüste bomba olduğunu söylüyordu. Şoförümüz panikledi. Durdu, ön kapıyı açtı, ilk ben dışarı fırladım. Sonra otobüsün içinde panik başladı. Millet birbirini ezerken 10 saniye içinde bomba patladı.'
Yani polisin acemiliği bombanın patlamasına neden oldu..
İddia müthiş..
Hıncal Uluç atv'ye kızıyor.. 'Dinamik habercilik böyle olur' diyor..
'Bu haber neden atv'de yok' diyor..
Haber atv'de yoktu.. Çünkü doğru değildi.. Sabah'ta da Hürriyet'te de yoktu..
Soruyorum.. Yüzünü bile görmediğimiz bir kadının söylediklerini hiçbir süzgeçten geçirmeden, doğrulatma ihtiyacı duymadan vermek mi dinamik habercilik?
Hıncal Abi 'atv'yi aradım, söyledim' diyor.. Biz de kendisine iddianın doğru olmadığını söyledik.. Hiçbir görgü tanığı doğrulamadı..
Hıncal Abi diyor ki: 'Sandım ki otobüse dur işaretini veren polis arabasındaki görevlileri bulacaklar.'
Ben de diyorum ki, böyle bir olay yok.. Otobüsü durduran polis aracı da yok.. Otobüste bomba var diye bağıran polis de yok..
Olmayan bir olayı olmuş gibi gösterip haber yapamayız..
Yaptığımız gün atv haber efsanesi biter..
Geçelim ikinci olaya..
Yine Hıncal Abi'nin izlediği kanal, Etiler'de şüpheli çanta diye yayın yapmış.. atv'de niye yok diye soruyor.. Bizi dinamik habercilik yapmamakla suçluyor..
Şüpheli paket haber olur mu Hıncal Abi? Televizyondan bangır bangır bağırarak 'şurada şüpheli paket var, burada çanta var, poşet var' diye yayın yapılır mı?
Yapılırsa ne olur? Panik çıkar, panik..
Cuma günü polise 38 tane şüpheli paket ihbarı yapıldı.. Polis 20'sini patlatarak imha etti.. Hiçbirinde bomba yoktu..
Hıncal Abi'nin dinamik habercilik anlayışına göre, bizim günboyu 'şu alışveriş merkezinde, bu meydanda, şu istasyonda, bu sokakta şüpheli paket görüldü' diye yayın yapmamız gerekirdi..
Yapsaydık ne olurdu? İnsanlar deli olurdu, çılgına dönerdi.. Panik yaşanırdı.. Terörün de ekmeğine yağ sürülürdü..
Cuma akşamı bir haber kanalı 'Havaalanında bombalı araç var' diye yayın yaptı.. Araçta bomba falan çıkmadı..
Düşünebiliyor musun Hıncal Abi; binlerce kişinin yolcusu var..
Binlerce kişinin yolu havaalanından geçiyor.. O insanlar ne hissetti?
O yayını duyunca ne yaptılar?
Şüpheli paket de, bombalı araç kuşkusu da haber olmaz.. Her ihbar gerçekmiş gibi duyurulmaz..
Bırakın yolda unutulan çantayı, canlı bomba yakalansa bile hedefi belirtilerek haber yapılmaz..
Eskiden bu tür yayın yapanlara kızardın, şimdi alkışlıyorsun..
Ne oldu Hıncal Abi?
Tek tek sıralamayayım.. Diğer iddiaların da asılsız.. Yazmadan önce keşke sorsaydın.. Ben de önüne kasetleri yığardım..
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:28