
AYGÜN: AB'YE KARŞIYIM
Birkaç ay öncesine kadar AB üyeliğine "İstiyorum ama..." diye baktığını söyleyen ATO Başkanı Sinan Aygün: "Şimdi diyorum ki, AB'ye karşıyım"Ona "Tek başına muhalefet" diyorlar... Ne var ki "Ben muhalefet yapmıyor, gördüğüm doğruları söylüyorum" diyor. Halkın avukatlığını yaptığı için, hükümetin kendisini "muhalefet" şeklinde algıladığını söyleyen ATO Başkanı Sinan Aygün, uyarıyor: "Sistemde gördüğüm yanlışları ve bunların faturalarını söylüyor, çözüm üretiyorum. Dinlerler ya da dinlemezler!.. Daha öncekiler dinlemedi, bunlar geldi. Niye geldi? Diğerleri kötü olduğu için!..." İşte, Sinan Aygün'den seçmeler...
Her fırsatta, "AB süreci Türkiye'yi geri götürdü" diyorsunuz... Öncelikle, siz AB'ye karşı mısınız? Karşı değildim. Altı ay evvel, "AB'yi istiyorum ama..." diyordum. Şimdi diyorum ki, AB'ye karşıyım.
* Bu sürede ne değişti? Bize kırk yıl, "Sizi Avrupalı yapacağız" dediler. Ama 17 Aralık, 3 Ekim, 6 Ekim raporlarında bir, ucu açık müzakere sürecinden söz ettiler. Ne zaman olacağı belli değil! Düşünün, siz benden randevu istiyorsunuz ve ben, "Buyurun gelin" diyorum. "Ne zaman?" diye soruyorsunuz, "Ucu açık"... Halbuki daha 1999 yılından, 2004 yılı Mayıs ayında 10 ülkenin birliğe gireceği belliydi! 2007 Mayıs'ında da Bulgaristan, Romanya, Çekoslovakya'nın gireceği belli! Sıra Türkiye'ye gelince, "Ucu açık müzakere!"
* Başka?.. İki, müzakereler hemen kesilebilir!.. Artı, Türkiye, her şeyi yapmış olsa bile, Fransa ve Hollanda, "Halkıma sorarım" diyor. Şimdi hangi AB ülkesi, AB'ye girerken, diğer AB ülkeleri halklarına sordu? Yok böyle bir şey!.. Diyelim ki, halkına da sordu ve oradan da "evet" çıktı... Ağzımızla kuş tutmayı öğrendik, referandumu geçtik, Avrupalı olduk ve maymuna döndük... Adam diyor ki, "Seni burada dolaştırmam... Giremezsin!" Bakın, "Senin, serbest dolaşım hakkın yok!" diyor. Peki ben nasıl Avrupalıyım?..
* Bunlara mı isyan ediyorsunuz? Bakın bugün benim, Avrupa'da fuara gidecek olan üç-dört tüccarım vize almaya gitti ve alamadan geri döndü. Diyorlar ki, "Efendim oradan size davetiye yollasınlar" Üyemiz, Alman elçiliğine, "Kardeşim, ben sanayiciyim! Ankara'da organize sanayi bölgesinde fabrikam var. Kauçuk ayakkabı altlığı yapıyorum. Oradaki fuara gidip gezeceğim" diyor. Cevap, "Gidemezsin..." Ben, nasıl Gümrük Birliği'ne girdim peki? Fuar davetiye yollar mı? Böyle onursuz, böyle haysiyetsiz bir durum olur mu yahu? Ve bu, devam edecek... "Avrupalı olsan bile, o 12 yıldızlı bayrağı taksan bile seni gezdirmeyeceğim!" diyor... İstemiyor adam beni yahu! Ama, "En sıkı bağlarla Avrupa'ya bağlanacaksın!" diyor. Böyle bir şey var mı? Ne demek yahu? Ben bağımsız değil miyim?.. Maalesef, bizim siyasetçilerimiz de bunlara cevap vermiyor. Avrupa Birliği'ne sonuna kadar karşıyım. Son birkaç aydır karşıyım ve kesinlikle karşıyım.
* Ankara Ticaret Odası Başkanlığı ile AB'ye karşı olmak tezat teşkil etmiyor mu? Bir kere, Ankara Ticaret Odası Başkanı bir Türk, Türkmen... Üstelik bayrağını çok seven bir Türkmen... Türkiye'nin menfaatlerini görmediğim bir yerde her şeye karşıyım. Mühim olan Türk'ün menfaati, mühim olan benim sanayicimin menfaati!.. Burada menfaat yok ki!
(bugun) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:23