Daha önceleri polemiğe girmekten kaçınan, sadece sorumlu olduğu alanla ilgili konuşan ve geleceğe dair projeksiyonlar yapan Babacan dün bu tarzının tam tersi bir üslup sergiledi.
Özellikle CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 'ekonominin gidişiyle ilgili' yaptığı konuşmaları ağır bir dille eleştirdi. '1940'lı yılların kafaları, yanındaki ekonomi danışmanlarını bir daha gözden geçirmeli, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmadan sonra yanımda oturan Anne Krueger'in söylediklerini duysaydınız' gibi onlarca cümle kurdu. Gerçi Babacan, Baykal'ın kimi ekonomik verileri yanlış değerlendirdiği konusunda haklıydı. Ama dedim ya ben bu üslubuna alışık değildim. Zaten Babacan sadece Baykal için değil gazetelerde çalışan kimi yazarlar ve akademisyenler için de haklılığı tartışmaya açık bazı eleştiriler dile getirdi.
Benim dün gözlemlediğim Babacan 'partiler üstü davranmaya çalışan ekonomi bakanı' görünümden 'politik kimliğinin altını çizen ekonomi bakanı'na dönüşmeye başlamış. Tabii bu onun tercihi. Ama kendi deyimiyle 'Türkiye'nin milli bir davası olan, ülkenin ekonomik geleceği için iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle herkesin el ele vermesini istiyorsa' eski üslubuna geri dönmeli. Gelelim ekonomi konusunda paylaştığımız noktalara. Bunları başlıklar halinde burada özetlemek istiyorum:
8.5 milyar dolarlık kredi koşulu o anı bağlar
Babacan'a 'asker konusundaki verilmesi istenen sözler' yüzünden bekletilen 8.5 milyar dolarlık ABD kredisi konusunda ne aşamada olunduğunu sordum. Cevabı ilginçti: Krediyle ilgili anlaşmada siyasi yön tek bir madde. O da tek taraflı olarak Irak'a girmememizi içeriyor. Bu şart da kredinin kullanıldığı anı bağlıyor. Diyelim ki krediyi kullandık, sonra durum değişirse, bunun sorun yaratması söz konusu değil. Biz ABD kredisini 2004 planlarımız içine koymamıştık. 2005 ve sonrası için şimdiden bir şey diyemiyorum. Yalnız ABD bu krediyi her zaman için konuşmaya hazır olduğunu bildiriyor. Konuşunca anlaşma şartları da değişebilir. Bu arada kredi 2005 Eylül ayına kadar kullanılmazsa ortadan kalkacak diye bir durum yok. O tarihe kadar bütçelenmesi gerekiyordu, ABD onu bütçeledi. Dolayısıyla zaman kısıtlaması yok. Elbette sonsuza kadar beklemesi de söz konusu değil.
2004 sonrası 2-3 yıllık program olabilir
Devlet Bakanı Babacan IMF ekibinin 3 Haziran'da Türkiye'ye geleceğini söyleyerek bu tarihlerde hem 8. gözden geçirmenin hem de 4'üncü madde konsültasyonunun gerçekleşeceğini anlattı. IMF gelmeden 2004 sonrası için tek taraflı bir karar almalarının imkansız olduğunu anlatan Babacan bu yolda kendilerine çağrı yapanları da eleştirdi. Babacan IMF ve Türkiye ilişkilerinin geleceği konusunda şunları söyledi:
'IMF'yle 4'üncü madde konsültasyonu her yıl ya da iki yılda bir olur. Japonya'dan ABD'ye kadar tüm üye ülkeler için gerçekleşir. Hatta Japonya'ya bizzat Krueger gitti. Bizimle 18 aydır ilk kez yapılacak. Bize Avrupa Direktörü Michael Deppler da gelecek. Görüşmeler daha uzun süreli ve daha geniş bir kitleyle yapılacak. Başta özel sektör olmak üzere İstanbul'da 3 gün görüşmeler yapıp, sonra Ankara'ya gelecekler. Onlarla oturup 2004 sonrasını konuşacağız. 2004 sonrası için muhalefetiyle, iş dünyasıyla, sivil toplum kesimleriyle görüşüp, Türkiye'nin iki üç yıllık programını açıklayacağız. İstiyoruz ki Avrupa Birliği aralık ayında Türkiye'ye müzakere takvimi verme konusunu görüşürken kafalarında ekonomiyle ilgili soru kalmasın. Bizim uluslararası kuruluşların da (IMF - Dünya Bankası) desteğini almış programımızı açıkça görsünler.'
Akaryakıt zammı enflasyon ve faiz dışı hedefini bozmuyor
Petrol fiyatlarındaki yükseliş dünyanın her yanında olduğu gibi Türk ekonomisinin de ana gündem maddelerinden biri. Babacan Türkiye'de petrol ürünlerine yapılan zammın şimdilik yüzde 6.5'lik faiz dışı fazla ve enflasyon hedefini bozmadığını söylüyor. Bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:
'Uluslararası piyasalarda 27 Şubat 2004'ten bu yana ham petrolün fiyatı yüzde 18, benzinin fiyatı da yüzde 33 arttı. Ekonominin tüm birimleri hesaplarını yaptı, yüzde 5 zamma karar verdik. Bazı arkadaşlar mayıs enflasyonunu etkilemesin diye akaryakıt zammını ayın 25'inden sonra yapmamızı önerdi. Ancak, bunun bize yakışmayacağını söyledim. '
Erdoğan, Baykal yüzünden faiz dışı fazlayı tartışmaya açmış
Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye İktisat Kongresi'ndeki, ''IMF'yle konuşur, faiz dışı fazla hedefini düşürürüz'' sözlerini Baykal yüzünden sarf ettiğini belirterek şunları söyledi:
''Sayın Başbakan aslında orada CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'a yanıt verdi. Sayın Baykal, 'Faiz dışı fazlayı yüzde 3'e düşürün' diye konuşunca, Sayın Başbakan da bunun IMF'yle ortak karara varılmadan yapılamayacağını söyledi. Bizim yüzde 6.5'lik faiz dışı fazla hedefimizde asla değişiklik yok. Buna aynen uyacağız.''
İç siyasetteki gelişmeler ekonomiyi az etkiliyor
Babacan Türkiye'nin şu anda yaşadığı durumun dünyada FED ile ilgili gelişmeler ve petrol fiyatları yüzünden olduğunu YÖK yasası ve imam hatipler konusundaki gerginliğin ekonomiyi minimum etkilediğini ileri sürdü. Yapılan hesaplamaları da eleştiren Babacan şunları söyledi:
'Sayın Baykal YÖK Yasası'na bağlı imam hatip gerginliğinin faturasının 2.5 milyar doları bulduğunu söylüyor. Türkiye'nin ana muhalefet liderine böyle yanlış hesaplar hiç yakışmıyor. Dövizin ve faizin yükselmesi, borsanın düşmesi FED ve petrol kaynaklı. YÖK Yasası gerginliğinin etkisi çok küçüktür.''
MİLLİYET
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:14