Gündem
  • 7.10.2025 17:02

Bahçeli : Hep dedim yine diyorum Bu CHP'den bir halt olmaz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Lider Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

TBMM'DE BİRLİK FOTOĞRAFI, CHP'YE SERT TEPKİ

TBMM, aziz milletimizin göz bebeği ve iradesinin tecelligahıdır. TBMM demokrasinin can damarıdır. TBMM devletimizin kurucu temelidir, Türk milletinin ta kendisidir. Milletin verdiği vekalet görevini taşımak ve temsil etmek her vekilin başlıca sorumluluğudur.

Burası boykot ve protestolara sahne olup ucuz gösterilere sahne olacak bir yer değildir.

“CHP BALTAYI TAŞA VURDU”

Yeni yasama yılı açılış oturumunda sudan bahaneler ile katılmayan, milletin iradesine saygısızlık yapan CHP aziz milletimizin iradesine saygısızlık yaptı, baltayı taşa vurdu.

Gafil cüretgarlık ile bayağı gerekçelere sığınmayı tercih etmiştir. Kendi düşenin dövünmeye hakkı yoktur. Sadece cumhurbaşkanımızı ve meclisimizi değil Türk milletini de yok saydığı ortada. Demokratik sonuçlarına katlanacaklar. Meclis açılışı oturumu hemen ardından sayın Kurtuluş'un davetine katılan parti başkanlarının yan yana olmaları milletimizi umutlandırmıştır. Teşekkür eden tek kare fotoğrafa milli iradenin özlemleri yansımıştır.

Görüşlerimizi farklı olabilir ama hepimiz Türk milletinin evladıyız. Sesimizi değil sadece sözümüzü yükseltmeliyiz. Birlik olmak yerine kutuplaşmanın kime ne faydası olacaktır. Kutuplaşmanın ve yıkmanın getirecekleri nelerdir?

Her parti, siyasetçi ortak paydada buluşursa her sorun çözülür. Samimiyetle söylemeliyim ki o fotoğraf Türkiye'nin fotoğrafıdır.

Özgür Bey'in temelsiz eleştirileri kıskançlık, nedamet şifresidir. Hep dedim diyorum: Siyonist emperyalist esaretin altına giren CHP'dir. Hep dedim, yine diyorum bu CHP'den hiçbir halt olmaz.

Cumhurbaşkanımızın BM kürsüsünde mazlumların tercümanı olmuştur. BM'de Dünya Türkiye'yi konuşmuşken CHP freni boşa almış şarambole yuvarlanmıştı. Bu CHP'den hiçbir halt olmaz olamaz. Mahkeme kapılarına yüz sürmeleri kendi iç meseleleridir. Mahkeme kararları, YSK çıkışları, karşılıklı çıkışlar bölünme eşiğindeki CHP'yi gün yüzüne çıkarmaktadır. Tüm taraflar CHP'lidir. CHP'de kılıçlar çekilmiş ve ortak akıl kayboldu. Her önüne geleni suçlamaları omurgalı değildir. İstikrarsızlıkları Türk demokrasi ve siyasi hayatını olumsuz etkileyecektir. CHP'nin yüzleşmesi gereken yolsuzluk iddiaları vardır ve ortadadır.

Özgür beyin savcılar ile uğraşması suçluluk psikolojisinin yansımasıdır. İBB yolsuzluk ve rüşvetin pençesinde ekosistemin etkisi altındadır. Gayrimeşru işlerin hesabını vermeleri şarttır. Yargılamanın derhal başlaması da dileğimizdir.

“SDG HENÜZ SİLAH BIRAMADI”

İmralı'nın çağrısı PKK'nın yanı sıra bölücü örgütün bütün bileşenlerini kapsamaktadır. Kurucu önderlik, YPG/SDG'ye de bir çağrıda bulunarak Suriye hükümeti ile yapılan mutabakata uyulmasını istemelidir. Gerekirse komisyonda görevli vekillerden bir grup İmralı'ya gidip görüşmeli ve mesajlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır. bu açıklamanın güncellenerek daha da detaylandırılması hayırlı gelişmeleri getirmelidir. Bölücülük damarını söküp atacağız. Şehit ailelerimiz kaygılanmasın, gazilerimiz korkuya kapılmasın. Pazarlık sürecinde değiliz.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamasının tamamı:

Değerli Milletvekili Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Misafirler,

Basınımızın Değerli Temsilcileri,

28’inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 4’üncü Yasama Yılının ilk grup toplantısında hepinizi en kalbi duygularımla birlikte; hasretle, hürmetle, hüsnüniyetle selamlıyorum.

Toplantımızı yurt içinden ve yurt dışından olmak suretiyle; televizyon ekranları, sosyal medya platformları, radyo kanalları aracılığıyla takip eden muazzez vatandaşlarımızı, 

Gönül ve kültür coğrafyalarımızda haysiyet, hürriyet ve varoluş mücadelesi veren muhterem kardeşlerimizi en halisane duygularımla selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Yeni yasama yılının ülkemize, milletimize, siyaset ve demokrasi hayatımıza, aynı zamanda siyasi parti gruplarıyla muhterem milletvekillerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, 105 yıl içinde Gazi Meclis’te görev yapan ve ebediyete irtihal eden milletvekillerimize Allah’tan rahmet, şu an hayatta olan milletvekillerimize de sağlıklı ve huzurlu bir ömür niyaz ediyorum.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Bozkırın ve tozlu yolların ortasında serpilen, evsiz sokaklarla sokaksız evlerin arasında sembolleşen Türkiye Büyük Millet Meclisi aziz Türk milletinin göz bebeği, iradesinin tecelli mekanıdır.

1916 yılının Ağustos ayında Ankara’nın dörtte üçünü yakıp kül eden o meşum yangının müessif ve mütemadi tesirlerine rağmen 23 Nisan 1920’de istiklal ve istikbalin diri ümitleri Ulus’taki taş binada güneş gibi parlamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi demokrasinin can damarıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi devletimizin kurucu temelidir.

Hâsılı kelam Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletinin ta kendisidir.

Milletin verdiği vekâlet görevini demokrasi ahlakına ve tarihsel anlamına müzahir şekilde taşımak ve temsil etmek bu kutlu çatı altında bulunan her milletvekilinin başlıca sorumluluğudur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, boykot ve protestolara sahne olacak, ucuz ve uçuk ayak oyunlarına alet edilecek; egoları şişkin, hırs ve ihtirasları kabarık siyasi tufeylilerin tahrip ve tahriklerine maruz kalacak bir yer değildir.

Yeni yasama yılının açılış oturumuna sudan bahaneleri ileri sürerek katılmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasına tahammülsüzlüğün yanında aziz milletimizin iradesine saygısızlıkta üst bir faza geçen Cumhuriyet Halk Partisi gene baltayı taşa vurmuştur.

Dipsiz çelişkilerde bocalayan CHP gafil cüretkarlığıyla yanlışı savunacak basit ve bayağı gerekçelere sığınmayı, devamında bunlarla avunmayı tercih etmiştir.

Elbette kendi düşenin ağlamaya, dövünmeye, sızlanmaya hakkı yoktur.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin sadece Sayın Cumhurbaşkanımızı, sadece Meclis’imizi değil, esasen Türkiye’yi ve Türk milletini yok saydığı ortadadır.

İnanıyorum ki bu seviyesizliğin demokratik sonuçlarına da eninde sonunda katlanacaktır.

1 Ekim 2025 tarihinde Meclis’in açılışı münasebetiyle yapılan özel oturumun hemen ardından TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un davetine icabet eden parti Genel Başkanlarının yan yana oturmaları cepheleşmeden mustarip milletimizi gerçekten umutlandırmıştır.

İktidarıyla muhalefetiyle birlikte teşekkül eden tek kare fotoğrafa milli iradenin özlemleri yansımıştır.

Her parti, her milletvekili, her siyaset insanı Türkiye sevdasının ortak paydasında buluştuktan sonra üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur.

Görüşlerimiz farklı olabilir, fikirlerimiz ayrı olabilir, bunları temin ve teşmil eden siyasetlerimiz de başka olabilir; ama hepimiz Türk milletinin evladıyız, mensubiyetinden de onur ve şeref duymalıyız.

Gerektiği ve şartlar öyle geliştiği takdirde sesimizi değil yalnızca sözümüzü yükseltmeliyiz.

Yapmak varken yıkmanın ne manası vardır?

Kucaklaşmak varken kutuplaşmanın kime ne faydası olacaktır?

Yapıcı olmak duruyorken yakmanın, kırmanın, diyalog köprülerini havaya uçurmanın, sorarım sizlere getireceği ve sağlayacağı nelerdir?

Karakter, hem kendi arzu ve amaçlarımıza hem de başkalarıyla kurduğumuz münasebetler ağına yüklediğimiz etik değerdir.

Bu değerin müşterek noktalarıyla eklemlenecek bir doğru siyasetin kaynaşma kulvarını inşa edecektir.

Hayatları yükselme tutkusu üzerine bina edilmiş menfaatperest siyasetçiler vardır.

Nimet elde ettikçe böbürlenmeleri adeta bir kuraldır.

Bunlar nimeti alasıya kadar munis ve mutedil, aldıktan sonra da münasebetsiz ve müfrittir.

Emek, enerji, mesai ve gayret sarf etmeden mevzi ve mevkii kazanmaya alışmışlardır.

Sorumluluk üstlenmek yerine önüne geleni kapan, ardına düşeni tepen yine onlardır.

İnsan gövdesinin salgıladığı açgözlü safranın siyasi ihtiras olduğunu en iyi gösteren ve kanıtlayan bu kategoride yer alanlardır.

Bütün bunları dikkate alan bir terkip ve tefsir hüneriyle söyleyecek olursak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyaseti mefluç ve meşruiyet zaafıyla malul sakat bir siyasettir.

Bu ağır siyaset kusurunun milletimize vereceği hiçbir şey de yoktur.

Özgür Bey’in Meclis’teki malum o fotoğraf karesiyle ilgili günlerdir süregelen söz, değerlendirme ve temelsiz eleştirileri esasen içten içe derinleşen bir kıskançlığın, gittikçe ağırlaşan nedamet psikolojisinin alegorik şifresidir.

Samimiyetle ifade etmeliyim ki, o fotoğraf Türkiye’nin fotoğrafıdır.

Her şeyden evvel Cumhuriyet Halk Partisi’nin sürüklendiği çıkmaz sokağın, içine girdiği korku tünelinin, çırpındıkça battığı rüşvet ve yolsuzluk çamurunun elbette siyasi sonuçları olacaktır.

Özgür Bey’in Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili sözde meşruiyet sorunu imal ve icat etmek yerine partisinin ve şahsının ne kadar meşru bir çizgide durduğuna kafa yorması akıbeti ve mahiyeti bakımından akla en yatkın seçenektir.

Egemenliğin ve meşruiyetin yegane kaynağı büyük Türk milletidir.

Söz milletindir, karar milletindir, irade milletindir, hüküm milletindir.

Eğer millet haricinde meşruiyet arayışlarına tenezzül edip teşne olabilecek mandacı siyasetçilerin izini sürmek isteyen çıkarsa tavsiyem ve temennim doğrudan CHP’ye bakmaları, orayı kurcalamalarıdır.

Zira kurcaladıkça Mavi Vatana masal ve safsata diyen işbirlikçiler çıkacaktır.

Kurcaladıkça Karabağ zaferinden rahatsız olan devşirmeler görülecektir.

Kurcaladıkça yabancı medyaya Türkiye’yi şikayet eden, yabancı ülkelerden aman dilenen, niye bizi görmüyorsunuz diye çığlıklar atan ciğersizlerin eşkâli belirlenecektir.

Camdan evi olanların komşuya taş atmadan evvel çok iyi düşünmeleri, makus bir hesap hatasından uzak durmaları gerekmektedir.

Özgür Bey’in, Sayın Cumhurbaşkanımız ABD’de Türkiye’yi onurla ve takdir edilecek boyutlarda temsil ederken İsrail’in sesi olması, ülkemizi kötüleme yarışına tevessül etmesi kelimenin tam anlamıyla çarpıklıktır.

Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Kürsüsünü vicdan mahkemesine dönüştürüp mazlumların tercümanı olurken, Özgür Bey’in Netenyahu’yla kayıkçı kavgası yapıyorlar sözü unutulmayacak siyasi bühtandır. 

“Trump’tan randevu dilenenlerin Filistin’in kardeşi olamayacaklarını” söylemesi ayıptır, günahtır ve yalandır. 

Özgür Bey’in nasıl bir dolduruşa getirildiği, kimlerin tuzağına düştüğü az çok malumumuzdur. 

Nitekim kendisine ve partisine yazık etmiştir.

Birleşmiş Milletler 80’inci Genel Kurulu’nda dünya Türkiye’yi konuşmuşken, Özgür Bey ve CHP yönetimi freni boşa almış, şarambole yuvarlanmıştır.

Siyonist-Emperyalist esaretin altına giren CHP’dir.

Hep dedim, yine diyorum, bu CHP’den hiçbir halt olmaz, olamaz.

CHP’nin mahkeme kapılarına yüz sürmesi öncelikle kendi iç meselesidir. 

Ne var ki bu partiyi kasıp kavuran siyasi kriz günbegün çıta yükseltmektedir.

Mahkeme kararları, YSK’nın çıkışları, karşılıklı suçlamalar bölünme aşamasına doğru kayan bir CHP tablosunu gün yüzüne çıkarmaktadır.

İtirafçı CHP’lidir, iddia sahibi CHP’lidir, müşteki CHP’lidir, fail CHP’lidir. 

Ne tuhaf, CHP’de kılıçlar çekilmiş, ortak akıl kaybolmuştur. 

CHP yönetiminin her önüne geleni suçlaması doğru ve omurgalı bir tavır değildir. 

Aynada başka bir şey görmek istiyorlarsa aynayı değil aynanın karşısındaki görüntüyü değiştirmeleri en makul tercihtir.

CHP’nin istikrarsızlığı, tarihsel çizgisinden derin kopuşu Türk siyaset ve demokrasi hayatını olumsuz etkileyecektir. 

CHP’nin içinde bulunduğu kaos Türk siyaseti, bu partinin geleneği ve geleceği açısından esef vericidir, yürek yaralayıcıdır.

Ancak CHP’nin hesabını vermesi gereken, hatta yüzleşmesi kaçınılmaz olan korkunç nitelikli rüşvet ve yolsuzluk iddiaları vardır ve ortadadır. 

Özgür Bey’in savcı ve hâkimlerimizle uğraşması, her vahim iddiayı siyasileştirerek karalaması, meydan meydan dolaşarak zehir aşılaması suçluluk psikolojisinin yansımasıdır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi rüşvet ve yolsuzluğun pençesinde, eko-sistemin esareti altındadır.

Yüzleşmek için özgüven, gerçekleri kabullenmek için de siyasi ahlak ve dirayet gerekmektedir.

CHP’nin belediyelerde dönen gayri meşru ilişkilerin hesabını vermesi şarttır.

Türk yargısına güvenimiz tamdır, iddianamelerin süratle ikmal edilerek adil yargılama sürecinin derhal başlaması da samimi dileğimizdir.

 

Güncellenme Tarihi : 7.10.2025 17:22

İLGİLİ HABERLER