
Bahçeli : Şifreleri ele geçiren Kandil, CHP'ye uzaktan kumanda ediyor
MHP Lideri Devlet Bahçeli: Acılarımız üzerinden siyasi rant yapmak vicdansızlıktır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erzincan'daki maden faciasıyla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtti. Siyasi rant yapmanın vicdansızlık olduğunu vurgulayan Bahçeli, kazanın tüm yönlerinin araştırılması gerektiğini ve yeni bir bilirkişi raporu hazırlanması gerektiğini söyledi. Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum'a yönelik eleştirilere cevap vererek, bazı çevrelerin Kurum'u yıpratmak için devreye girdiğini ifade etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında Antalya'daki sel felaketi ve Erzincan'daki maden faciasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sel felaketinde zarar görenlere geçmiş olsun dileklerini ileterek hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. Maden faciasında ise devletin tüm imkanlarını seferber ettiğini ve kriz masası oluşturulduğunu belirtti.
Ayrıca, Türkiye-Mısır ilişkilerinin önemine vurgu yaparak, İsrail'in Gazze'ye saldırılarını kınadı ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
CHP'ye de eleştirilerde bulunan Bahçeli, CHP'nin milli ve manevi aidiyetini kaybettiğini savundu.
ERZİNCAN İLİÇ’TE TOPRAK KAYMASI
9 maden işçimiz toprak altında kaldı. Toprak kaymasından hemen sonra kriz masası kuruldu. Devletimiz gecikmeksizin bütün imkanlarıyla seferber oldu. Bir haftadır çalışmalar fedakarlıkla yürütülmektedir.
Kayaçların içindeki altın cevherini siyanürleyip ayrıştıran, kalan siyanürlü atıkların su ile arındırıp tekrar kullanılmasını sağlayan alın terlerinin bereketiyle helal lokmasını arayan işçilerimizin hayata döndürülmesi yegane dilek ve beklentimizdir.
Bölgeye inkial eden heyetimiz arama kurtarma faaliyetlerini zaafa uğratmayanbir duyarlılıkla incelemelerini yapmışlar, tespitlerini kayda geçirmişlerdir.
MHP olarak sıcak gelişmeleri yakınen takip ediyoruz. Çarşamba günü TBMM'nin devreye girmesini yerinde bulduk ve destekledik. Kazanın her boyutuyla araştırılması arzumuzdur.
Acılarımız üzerinden siyasi rant yapmak vicdansızlıktır. Kayan toprak inşallah kaldırılacaktır. Yaralarımız elbet sarılacaktır. Karşımızda çok ciddi bir sorun var. Bu ağır sorunun kalıcı bir şekilde çözümüyle birlikte ucu nereye dayanıyorsa dayansın sorumlululuğu somut delillerle belirlenen kurum ya da kişilerin hesap vermesi acil ve elzem bir ihtiyaçtır.
"ÇED RAPORU VEREN BAKANLIK DEĞİLDİR"
Yürütülen adli soruşturmanın sağlam ve sağlıklı sonuçlar verebilmesi için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getrilmesi bir başka tartışma konusudur. Bilirkişi raporunun yeniden ele alınması akla en uygun seçenektir.
Maden felaketi ile Murat Kurum hedef tahtası haline getirilmiştir. İstanbul'da havlu atacaklarını fark eden zihniyetler Kurum'u yıpratmak için devreye girmişlerdir. Çöpler Madeni'nin yüklenici firmasına ÇED raporu veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı değildir. Sadece çevresel etkileri değerlendirip denetlemektedir. Bahsi geçen altın madeni geçmişte defalarca denetlenmiş, 21 Haziran 2022 tarihinde de siyanür sızıntısı nedeniyle madeni işleten firmaya para cezası verilmiştir. Murat Kurum görevini layıkıyla yapmıştır. Altın madeni felaketinin sızıı yüreklerimizi titretiyorken İBB Başkanlığı'nın seçim sürecinin bir malzemesi haline getirilmesi baştan ayağa yanlıştır, maksatlıdır, utanmazlıktır.
TÜRKİYE-MISIR İLİŞKİSİ
Ekonomi, ticaret, enerji, eğitim, turizm, kültür ve savunma sanayii alanında Türkiye ile Mısır'ın arasındaki yakın temas irtibatı iki ülkenin stratejik avantajı ve kazancını tahkim edecektir.
İSRAİL'İN GAZZE'YE SALDIRILARI
İsrail katliamlarına son vermelidir. Uluslararası toplam sadece sözle ve kınamayla yetinmemelidir. İnsani dram bitmelidir.
CHP'YE ELEŞTİRİLER
Demlenmiş CHP'nin doğrusu ile yanlışı birbirine karışmış, milli ve manevi aidiyeti kalmamıştır. Demlenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması Türkiye İttifakı olarak açıklanmaktadır. DEM PArti artık CHP'nin karar ve kumanda odasına kadar nufuz etmiş, kimin aday yapılıp yapılmayacağını tayin eden vesayetçi bir konuma sahip olmuştur.
Özgür Bey'in irade ve siyasetinin şifreleri DEM'in eline geçmiştir. Kuklalar belli, kuklacılar bilinmektedir. 31 Mart'ta Türkiye'yi demlemeye ve devirmeye çalışanlara Türk milleti müsade etmeyecek müsama göstermeyecektir.
Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in bir sözü Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemindeki muhalefetin nasıl bir anlayışta olduğunun veciz ifadesidir:
“Bizdeki muhalefet iktidarı düşürmek şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır.”
Lütfi Fikri Beylerin nesli tükenmemiştir.
İktidara değil de ülkesine muhalefet edenler siyasetin konusu olmaktan çok emperyalizmin konu mankenidir.
Bildiğiniz üzere, 93 harbi sırasında Nene Hatun 3 aylık bebeğini geride bırakıp koşa koşa cepheye katılmıştı.
“Çocuğun çok küçük, geri dön” dediklerinde, Nene Hatun’un cevabı tarihe geçmişti:
“Bebeğim anasız büyür de vatansız büyüyemez.”
Nene Hatun’un feragat ve ferasetinin kırıntısını arasanız dahi muhalefet partilerinde asla bulamazsınız.
Vatan olmazsa siyasetin esamisi okunmaz, okunamaz.
Şahsiyetli siyasetle şahsiyetli insan aynı denize dökülen iki nehir gibidir.
Bunlar birbirinin mütemmim cüzüdür.
Zihniyetleri kiralık, kalpleri karanlık, siyasetleri kifayetsiz ve kimliksiz olanların ne milletimize ne de ülkemize bir faydaları dokunmaz, dokunamaz.
Türkiye eski Türkiye değildir.
Köprünün altından çok sular akmıştır.
Ya muhalefet değişecek ya da millet cibilliyet ve ciddiyet yoksunu bu muhalefetin defterini dürecektir.
Muhalefet partilerinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ve beka mücadelesini hafife alması, bununla da yetinmeyip savsaklama ve sulandırma çabası ağır yaralı ve yüreksiz bir siyasetin ibra ve ifşasından başka bir şey değildir.
Bölücü terör örgütü PKK’yla DEM’lenerek bağ kurmak, FETÖ’yle taşeronlar eliyle bağlantıya geçmek ülkemize ve milletimize yapılabilecek en vahim kötülüktür.
CHP sadece kendi içinde kavgalı değil, Türk milletiyle de sorunludur.
Bu CHP’nin yerel yönetimlerde yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir.
DEM’lenmiş CHP’nin doğrusu ile yanlışı birbirine karışmış, milli ve manevi aidiyeti kalmamıştır.
DEM’lenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır.
DEM Parti, artık CHP’nin karar ve kumanda odasına kadar nüfuz etmiş, kimin aday yapılıp yapılmayacağını tayin eden vesayetçi bir konuma sahip olmuştur.
Esenyurt’tan Kadıköy’e ve Mersin’in bazı ilçelerine kadar görünen çarpıcı gerçek budur ve aslında her seçim çevresinde adı konulmamış kokuşmuş ittifak ilişkisi DEM’lenen ve boyunduruk altına alınan CHP’nin iç yüzünü deşifre etmiştir.
CHP ile DEM iç içe geçmiş, birisini diğerinden ayırt etmek zorlaşmıştır.
Özgür Beyin irade ve siyasetinin şifreleri DEM’in eline geçmiştir.
Kuklalar belli, kuklacılar bilinmektedir.
31 Mart’ta Türkiye’yi DEM’lemeye ve devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecek, müsamaha göstermeyecektir.
Cumhur Bizim Türkiye Hepimizindir.
Aziz Atatürk’ün adını ve anılarını hiçe sayanları, elleri öpülesi ecdadımıza hakaret edenleri, Türklüğü rafa kaldıranları, İstanbul’u Ermenilerin şehri olarak gösterenleri Türk milleti affetmeyecektir.
Bu zillete aziz milletimiz müstahak değildir ve olmayacaktır.
Sırf oy avcılığı uğruna, sırf bazı odaklara şirin ve sevimli görünmek adına milli varlığımızı tartışmaya açmak, etnik ve mezhep ayrımcılığını kamçılamak düşman dilidir, milliyetsizlerin ağzıdır.
CHP, DEM’lenmekle ekseninden kaymıştır.
CHP kayış koparmış, dingil kırmış, dengeyi kaybetmiştir.
DEM’lenmiş CHP sakat ve skandal bir siyasetin pençesinde kıvrana kıvrana tükenişe ve inişe geçmiştir.
Nihayet yerel yönetimleri Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleriyle buluşturma vakti gelip çatmıştır.
Malum yerel yönetimleri düştükleri zillet çukurundan çekip çıkarmanın zamanı yaklaşmıştır.
O zaman 31 Mart 2024 tarihidir.
Vakit Cumhur İttifakı’nda toplanma ve kucaklaşma vaktidir.
Vakit el ele vermenin, gönüllerde birleşmenin, hep birlikte Türk milletiyiz demenin vaktidir.
Bihakkın saflarımızı sıkı tutacağız, Kızılelmaya doğru koşar adım yürüyeceğiz.
Çürümüş bir kalem sahibinin geçtiğimiz günlerde bir gazete köşesinde yazdığı aynen şuydu:
“Ey alt eğitimli ve alt gelir grupları, bilesiniz ki, verdiğiniz oylar ile ülkeyi kurtarmıyor, tersine yıkımına destek oluyorsunuz. Ve siz bu oyları vererek cennete gider misiniz bilmiyorum, ama evlatlarınıza cehennem gibi bir yaşam bırakıyorsunuz.”
İşte biz bu halk ve demokrasi düşmanlarına, seçkinci ve kaymak tabakaya tutunmuş satılık kalem yobazlarına bu aziz vatanı bırakmayacağız.
Milletimizi aşağılayan, gelirini ve eğitimini küçümseyen, zımnen cahil diyen zilletin devşirilmiş kalemşörlerine asla boyun eğmeyeceğiz.
Yılmayacağız, yıkılmayacağız, yıktırmayacağız, sonunda yükseldikçe yükseleceğiz.
Taviz vermeyeceğiz, teslim olmayacağız, tembellik gösteremeyeceğiz, mutlaka kazanacağız.
Cumhuriyet’in yeni yüzyılında cumhurun muhteşem zaferine hep birlikte imza atacağız.
Zalimlere karşı aynı siperdeyiz.
Zillete karşı aynı mevzideyiz.
Hainlere karşı aynı hizadayız.
Türkiye düşmanlarına karşı aynı çizgideyiz.
Biriz, diriyiz, hep birlikte Türkiye’yiz, Türk milletiyiz.
Çağrımız, bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyen her insanımızadır.
Çağrımız, her insanımızı kardeş, her yöremizi aziz bilen Türkiye sevdalılarınadır.
Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatan evladıyla geleceğimiz bir ve ortaktır.
Biz birlikte Türkiye’yiz diyen herkes bizim özbeöz kardeşimizdir.
Güncellenme Tarihi : 20.2.2024 13:34