Medya
  • 27.1.2004 10:59

BAKALIM FATİH ALTAYLI CEVHER KANTARCI'NIN BU YAZISINA NE CEVAP VERECEK?

CEVHER KANTARCI/ STAR Fatih Altaylı’nın en son dönüşü! Star çalışanları Çanakkale Müdafaası yaparken, bazıları bu direnişi kırmak için her yola başvuruyor! Mesela Fatih Altaylı! Cumartesi yazdığı yazı, bunun en son örneği! Ve kendisinin nasıl bir çocuk olduğunun da en son örneği! Günaydın ve Tan’ın o zamanlar tepesindeki Saruhan Ayber’i şahit olarak gösteriyor yazdığı yazıda, Star’daki dayanışmayı kırabilmek için! Üstelik de, benim başrolünü oynayanlardan biri olduğum bir başka direnişi kullanıyor! Acaba hafızasını mı kaybetmeye başladı da, bana rağmen o yazıyı yazdı? Asil Nadir, o dönemde Kıbrıs’a ve Türkiye’ye yaptığı özel yatırımlardan dolayı, ‘dış’ ve ‘iç’ destekle batırılıp İngiltere’de hapse atılmış! (Şimdi herhalde sindirilmiş olmalı ki, geri adım atıp Annan Planı’nı destekliyor)... Nadir’in krallık günlerinde dolgun maaş alanların çoğu tüymüş, bizim gibiler beş para almadan onca insanın ekmek teknesini yüzdürmeye çalışıyoruz! Uzan Grubu, geç de olsa dayanabildiği kadar maaşları ödedi.. Asil Nadir’in batırılışında, aylarca, hatta bir yıla yakın para mara yok! Sonuçta, Nihat Erdoğan isimli genç kardeşimiz, bir sabah yazı işlerinde masaya yığılıp kaldı! Kalp krizinden ÖLMÜŞTÜ! Cebinden, yeni doğan çocuğu Doğancan’a alacağı bir şişe süt parası bile çıkmamıştı! Biz o gazeteden omzumuzda tekbir getirerek cenaze çıkarırken, Dinç Bilgin’in sahip olduğu Sabah Gazetesi, İngiltere’de hapiste olan Türk işadamı Asil Nadir’e yüklenip yerden yere vuruyordu! Ben o günlerde, ‘Ulan burası nasıl olsa bitecek ve açlıktan gebermemek için Sabah’ta çalışmam gerekecek’ diye düşünmeden, Sabah’a da, Dinç Bilgin’e de, köşemden Allah yarattı demeden hücum ediyordum! Ben Sabah’a isyan ettikçe, Fatih Altaylı’nın Cumartesi günkü yazısında ‘sığındığı’ Saruhan Ayber sırtımı sıvazlıyor, tebrik ediyordu... Ama sonradan duydum ki, o günlerde benim sırtımı sıvazlayan Saruhan Ayber, akşamları da Dinç Bilgin ile kolkola geziyormuş... Ve daha da önemlisi! Açlıktan ölmek üzere olan, kirasını ödeyemeyen, konu komşunun eline bakan onca insanı kurtarmak için, Asil Nadir’e ait Günaydın, Güneş ve Tan gazetelerinin gücünü birleştirmek gerekti.. Fakat maalesef Günaydın ve Tan ayrı bir kamp, Güneş ayrı bir kamp oldu.. Hayli soğuk rüzgarların estiği o günlerde, Asil Nadir’in temsilcisi Erdal bey (Sinirden soyadını hatırlayamadım), Günaydın’a konuşmaya geldi ama Kemal Gönül’ün odasında konuşturulmadı.. İşte zurna da, burada ‘zırt’ diyor zaten.. Erdal beyi konuşturmayan arkadaşlarımızın lideri Saruhan Ayber idi! Erdal beyin en önemli iki destekçisinden biri ise FATİH ALTAYLI! O günlerde yaşananlardan sonra, Altaylı ile Ayber birbirlerinin yüzlerine bakmaması gerekiyorken, Fatih efendi bugün Cem Uzan ve Saruhan bey arasında geçtiği varsayılan muhabbeti anlatıyor yazısında! O gün Ayber’e bozuktu, bugün onun anıları olduğunu varsaydığı şeyleri yazıyor.. Belli ki, dost olmuşlar! Fatih Altaylı için normal.. Çünkü iki sene öncesine kadar, Recep Tayyip beye de çok ağır şeyler söylüyordu, bugün baş tacı! Fatih, Apo’yu da almak için ‘kahramanca’ İtalya’ya gidip uçak kapısında fotoğraf çektirmişti ama Apo ile röportaj yaparken karşısında nasıl inceldiğini, severiz veya sevmeyiz bu ülkenin devlet adamları için Apo beye neler söylediğini banttan seyretmiştik! İyi yaşamak ile kötü yaşamak arasındaki fark burada! Ya Fatih Altaylı gibi lüks içinde yaşayacaksın, ya bizim gibi sürüneceksin! Yukarıda bahsettiğim Asil Nadir olaylarının sonunda, ben Dördüncü Levent’teki evimi satmıştım.. Bir daha da ev sahibi olamadığım gibi, hem kirada sürünüyorum, hem de babadan kalma evi bile tamir dahi ettiremiyorum! Fatih ise oturacak lüks ev beğenmiyor! Sonra da kalkıp, iki kişi arasında geçtiği varsayılan konuşmaları yazıyor! Diyelim ki, Saruhan Ayber’in dediği doğru.. Keşke Uzan Grubu o zaman Günaydın ile Tan’ı alsaymış da, o kadar insan sürünmeseymiş! Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:31

İLGİLİ HABERLER