
BARDAKOĞLU, "ULEMA" YAKIŞTIRMALARINA KIZDI
ANKARA - Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, Danıştay'ın zorunlu din dersinin hukuka aykırı olduğu yönündeki kararıyla ilgili değerlendirmelerine yönelik eleştirilere cevap verdi. Bardakoğlu, "Ben, 'İslam cumhuriyetinin uleması' ya da 'Osmanlı'nın şeyhülislamı' gibi değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Diyanet İşleri Başkanı olarak görüş açıkladım. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir defa fetva kurumu değil, din kurumudur. Din hakkında, dinle ilgili bir soru soruluyorsa, o konuda görüşümü yeterince açıklarım. Bu açıklamamdan
da kimse rahatsız olmaz. Herkesin farklı düşüncesi vardır. Benim bugüne kadar, 5 yıldır açıklamalarımın hiçbirinin siyasi referansı yoktur. Biz Diyanet olarak görüş bildiririz ama, bildirdiğimiz görüş hep dinin içinde olur, siyasetle, yargıyla, hükümetle, yasama süreciyle alakalı olmaz. Bizim görüşümüz nettir, dinle ilgilidir. Din adına konuşmaya yetkili olan benim" dedi.
"İSTİSMAR" UYARISI YAPTI
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bir din kültürü olarak, bir ahlak bilgisi olarak okutulmasının zorunlu olmasını çok yerinde bir uygulama olarak gördüğünü kaydeden Bardakoğlu, şöyle konuştu:
"Çünkü çocuklarımızın din olgusu hakkında, dinlerin tarihleri hakkında, o dine mensup insanların öncelikleri, duyarlılıkları, gelenekleri, tecrübeleri hakkında ve toplumdaki dini hareketlilik hakkında, dinin temel öğretileri hakkında bilgi sahibi olması, çağdaş bir insan olmanın da adeta bir parçasını teşkil ediyor. Dinin gereklerini yapar yapmaz, o onun kendi dünyasıyla alakalıdır. Ama bilgi sahibi olmak son derece önemlidir. Ben Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini bu alanda bilgili olmak için bir
imkan olarak görüyorum. Çünkü biz bu bilgiyi devlet olarak, devletin resmi ve ciddi kurumları olarak, bilim insanları olarak zamanında yeterli ve doğru veremezsek, onun yerine başka bilgiler girer, bir dizi istismarlar, yanlışlar ortaya çıkar. Biz bu sorunları yaşadığımız için Anayasa'da böyle bir noktaya geldik. Tabii böyle bir bilgi vermediğimiz vakit, kimlerin ne gibi yanlışlara duçar olacağını, ne gibi sorunlar üreteceğini tahayyül etmeden, düşünmeden, görmeden, sırf teorik olarak 'verilsin, verilmesin'
tartışması bana göre anlamlı değildir. Biz konuyu bu bağlantı içerisinde düşünmeliyiz."
"ZORUNLU DİN EĞİTİMİ LAİKLİKLE ÇELİŞİR"
Bardakoğlu, Anayasa'nın 24. maddesinde öngörülen devletin denetimi ve gözetiminde din eğitiminin kanallarının yeterli derecede açılmaması nedeniyle bu tartışmaların yapıldığını söyledi. Bu tartışmaların devletin gözetiminde sağlıklı bir şekilde din eğitimi verilmediği sürece devam edeceğine işaret eden Bardakoğlu, "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bir din eğitimi dersi olmadığını, böyle zorunlu bir din eğitiminin de laiklikle çeliştiğini biliyorum ve hepimiz de bunu söylüyoruz. Evet, doğrudur.
Zorunlu bir din eğitimi laiklikle çelişir. Devletin zorunlu olarak öğrencilere bir dinin eğitimini vermesi, laiklik prensibi açısından doğru değildir. Ama kültür dersi olarak, bilgi dersi olarak, bilgilendirme, tanıtma, gösterme ve o konuda bilgili olunması açısından böyle bir derse ihtiyaç vardır" değerlendirmesini yaptı.
AİHM KARARINI ELEŞTİRDİ
AİHM kararının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'nin zorunlu olmasına değil, zorunlu okutulmasına karşı çıkmadığını belirten Bardakoğlu, AİHM'in bu dersin içeriğinin çoğulcu olmadığını belli bir gruba, bir ekole, bir mezhebe, bir meşrebe ait özel bir öğreti olduğunu zannettiğini, bunu yaparken İslam dininin Hıristiyanlıktan farklılığına dikkat etmediğini kaydetti. Bardakoğlu, "AİHM, batının, Hıristiyanlık tarihinin ve Hıristiyanlık geleneğinin ağır baskısı altında olduğu için kendi dini yapılanması ve
kabulleri istikametinde İslam dininin nesnel, rasyonel, ortak bilgisini ve İslam dünyasındaki sosyolojik din olgusunu anlamaya çalışıyor. Halbuki, İslam dünyasında böyle bir tarihi tecrübe, böyle bir tarihi süreç yoktur. AİHM kararına bakarsak adeta Müslümanların peygamberini, peygamberine dair bilgiyi, Kur'an'a dair bilgiyi, namazla, oruçla, hacla ilgili bilgileri, İslam'ın ortak öğretisi olarak değil, bir çoğunluğun, bir inanış grubunun, dini pratik grubunun özel tercihi ve değerleri olarak veya
uygulamaları olarak görüyor. Din konusunda yargının böyle kendini belirleyici ve çok rahat bir şekilde 'İslam dininin öğretisi ne olmalıdır' konusunda bu kadar rahat karar verici olarak görmesinin doğru olmadığına işaret ettim" diye konuştu.
"YANLIŞLAR VARSA DÜZELTİLİR"
Bardakoğlu, uygulamada yanlışlar varsa düzeltilebileceğini ancak dersin kaldırılmaması gerektiğinin altını çizdi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriğinin zenginleştirilmesinden yana olduğunu ifade eden Bardakoğlu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin verilmesinde, dinlere eşit mesafenin doğru olmayacağını söyledi. "Yani Şintoizmden ve Budizmden İslam'la eşit şekilde mi bahsedeceğiz?" diyen Bardakoğlu, böyle bir eşitliği önce batılıların sağlamasını istedi. Din derslerinde İslam'a ağırlık
verilmesinin, devletin bir dini tercih ettiği anlamına gelmeyeceğini dile getiren Bardakoğlu, yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede Din Kültürü dersinde ağırlıklı olarak Müslümanlığın okutulmasının doğal olduğunu vurguladı. Her konunun din tartışması ve laiklik tartışması haline getirilmemesi gerektiğini ifade eden Bardakoğlu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin seçmeli olmasının ciddi sıkıntılar doğuracağını bildirdi.
"KAOS GÖRMÜYORUM"
Bardakoğlu, "Türban tartışmaları, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derken bir kaosa doğru mu gidiyoruz? Kaos olur mu?" yönündeki bir soruya, "Ben kaos görmüyorum. Ama dini konuları çok sık tartışmayı da doğru bulmuyorum. Her tartışmayı din tartışmasına dönüştürmeyi doğru bulmuyorum. Dini konuları böyle bir gerilim havasında tartışmak doğru değil. Daha düzeyli, daha entelektüel tartışmalara ihtiyacımız var. Mesela, 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olması laiklikle çelişir mi', bu çok güzel bir
tartışmadır. 'İslam dininin nesnel ve rasyonel öğretisi nedir', tartışması çok güzel bir tartışmadır. Bu tartışmayı Türkiye yapabilecek güçtedir. Türkiye'de 23 İlahiyat Fakültesi var. Türkiye'de şu kadar akademisyen var, bu kadar aydınımız, düşünürümüz, yazarımız var. Yani, İslam dininin doğru, sağlıklı, ortak, nesnel ve rasyonel öğretisi nedir tartışmalarını Türkiye olarak yapamayacaksak, bu konuda yol açılmayacaksa o zaman İslam dünyasına acımak gerekir. Biz birikimimizle övünüyoruz. Biz şimdi bu
tartışmayı yaptığımız zaman, bu bir kaos değildir. Bu çok ufuk açıcı bir şeydir. Aydınlatıcı bir şeydir" şeklinde karşılık verdi.
Bardakoğlu, laik sistemde yargının dinin içeriğinin, dinin doğru öğretisinin nasıl olması gerektiği konusunda tespitte bulunmaması gerektiğine işaret etti.