
BAYKAL: KAVGANIN SORUMLUSU BAŞBAKAN
ZAFER ÇAKMAK/ANKARA
Baykal, "Kavga niye çıkıyor, bir saldırı var. Başbakan kürsüye çıktıktan sonra, Başbakan'ın kızdığı, büyük tepki gösterdiği ortaya çıktıktan sonra partisel olarak, kitlesel olarak, kızan kızmayan 'aman ha' deyip saldırmıştır, 'gün bugündür' diyerek yürümüştür" dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta Meclis'te yaşanan kavgaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Geçen hafta TBMM'nin tarihinin en acı, en üzüntü verici sahnelerini yaşadığını ifade eden Baykal, "O sahnelere bakınca 'Acaba Güney Kore Meclisi'ne ait bir film mi gösteriliyor, Tayvan Meclisi'nde mi bunlar var' diye düşündük. Oradaki Uzakdoğu güreş ve savaş yetenekleri gelişmiş milletvekillerinin sergiledikleri görüntülere benzer bir tabloyu burada yaşadık" diye konuştu. Parlamento'da zaman zaman itişmelerin, kakışmaların olduğunu ancak çoğu kez fizik temasın yaşanmadığını, sözlü düzeyde kaldığını anlatan Baykal, "Ama burada parmaklar kırıldı, hastanelere insanlar kaldırıldı. Çok daha vahim tablolar da ortaya çıkabilirdi. Çok acı bir manzara yaşadık" şeklinde konuştu.
Yaşanan bu acı olayların arkasında görülmesi gereken üç ana nokta bulunduğunu belirten Baykal, bunlardan birisinin eş tartışması olduğunu söyledi. Aile ve eş tartışmasının kürsüye yansıdığını, siyasi tartışmanın içine çekildiğini ifade eden Baykal, bu konunun yaşanan gerilimi olağanüstü yüksek bir düzeye çıkardığını söyledi. Kavganın ikinci boyutunun din istismarı boyutu olduğunu dile getiren Baykal, eş-aile tartışmasıyla din istismarı tartışmasının iç içe girdiğini ve olayın çığırından çıktığını anlattı. Yaşananların üçüncü boyutunun ise saldırı boyutu olduğunu kaydeden Baykal, "Çok sistemli, parti düzeyinde, organize bir saldırı gerçekleşmiştir" dedi.
"AĞLAYACAĞINA ÇÖZ, ÇÖZEMİYORSAN SUS"
Eş ve aile tartışmasının çok üzüntü verici olduğunu dile getiren Baykal, siyasi tartışmaların muhatabının siyasetçi olduğunu vurguladı. Hiçbir şekilde siyasi tartışmaların hedefinin siyasetçilerin eşi, oğlu, kızı, anası, babası, hısımı, akrabası olamayacağını belirten Baykal, "Doğrudan siyasete girmediği halde, bir siyasetçinin eşi olduğu için bir vatandaşımızı üzmeye, onu tartışma konusu yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu biz ahlakımıza da, terbiyemize de, siyasetimize de, insanlığımıza da yakışmaz.
Kavganı kiminle yapıyorsan onunla yapacaksın. Kimsenin karısına, kızına, oğluna, anasına, babasına dokunmayacaksın. Saygı göstereceksin. Bunu öğrenmediysen senin siyaset sahnesinde yerin yok demektir" ifadelerini kullandı.
Bunun tek taraflı bir ilke olmadığını vurgulayan Baykal, hiç kimsenin ailesini, eşini, yakınlarını siyaset zeminine taşımaması gerektiğini, taşıyanın eşine en büyük kötülüğü yapmış olacağını dile getirdi. Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta pazar günü bir televizyon programında hiç icabı yokken eşiyle ilgili bir konuyu gündeme getirdiğini hatırlatan Baykal, yanlışın buradan başladığını belirtti. Baykal şunları söyledi:
"Türkiye'de kılık kıyafetle ilgili bir konuyu konuşacaksak, eşinin üzerinden bunu konuşmayacaksın. Yanlış yapılmıştır. Eşine yönelik bir olayı anlatarak bir mağduriyet psikolojisi inşa etme, bir merhamet talebinde bulunma konumuna gelirsen o zaman siyasi tartışmaya çok yanlış bir boyutu sen katmış olursun."
CHP lideri Baykal, Başbakan'ın eşiyle ilgili bir konuyu anlattığını ancak kendilerinin de bildikleri ama söylemedikleri bir başka olay bulunduğunu ifade etti. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin bir devlet ziyareti sırasında Başbakan Erdoğan'a 'eşini buraya getirme' diye mesaj gönderdiğini söyleyen Baykal, bunu bir gün olsun şikayet konusu yapmadıklarını dile getirdi. Baykal, "Bu bizi de rencide etti, rahatsız etti. Ne suçlama konusu yaptık, ne siyasi tartışma konusu yaptık. Şimdi sen ne açıyorsun bu defterleri. Sen ülkenin yönetiminden sorumlusun. Sen ağlayacak, merhamet edilecek noktada değilsin, sorunları çözecek noktadasın. Çözebildiğini çözersin, çözemediğini istismar etmezsin. Ağlayacağına zamanında çöz. Çözemiyorsan sus" şeklinde konuştu.
"O BENZETMEYİ YAPANI TALTİF EDİYORSUN, BU BİR VESİLE TEŞVİK"
Yaşananların 'din istismarı' boyutunun bulunduğuna da dikkat çeken Baykal, bir süre önce AK Parti'nin eski il başkanının çıkıp Başbakan'a herkesi rencide edecek, anlamsız, gülünç, yakışıksız bir methiye düzdüğünü söyledi. Baykal şöyle konuştu:
"Referans Peygamber. Peygamber bu milletin peygamberidir. Bir siyasi partinin peygamberi değildir. Sadece Türkiye'nin değil tüm İslam aleminin, peygamberlere saygı gösteren bütün inanç sahiplerinin peygamberidir. Böyle ulvi bir şahsiyete, 'Falan kişi adeta budur' dediğin zaman herkesin peygamberine en büyük saygısızlığı yapmış olursun. Peygamberimiz haşa, her türlü iftiradan, ithamdan, suçtan münezzeh bir şahsiyettir. Başbakan, hakkında fezlekelerin hesabını vermemiş bir siyasetçi. İthamlar altında bir siyasetçi. Vicdanları, hakkı, adaleti çiğnemiş bir insan. Bu dünyada daha hesabını vermemiş birisi. Milletin önünde hesabını vermemiş, Yüce Divan'da hesabını vermemiş bir insan. Ben bunu benzetirsem bu olur mu? Hadi o benzetti diyelim, o benzeteni sen o benzetmeden sonra alıp da taltif edersen ne olur? Bu, bir vesile teşvik. Bu yanlış olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki bu yanlış, bu arkadaşların zihniyetinde var."
Kısa bir süre önce bir AK Partili belediye başkanının 'Herkes Tayyip Erdoğan'a iki rekat şükür namazı kılsın' dediğini anlatan Baykal, "Namaz Allah'a kılınır. Şu haddini bilmezliğe bakın, şu ölçüsüzlüğe bakın, şu istismara bakın" diye konuştu. Bunların anlayışla karşılanacak, duymamazlıktan, görmemezlikten gelinecek konular olmadığını ifade eden Baykal, bu konuların siyasette kullanılır ve değerlendirilirse bir tepkiyi de beraberinde tahrik edeceğini dile getirdi. Bunun dine, Peygambere en büyük saygısızlık olduğunu belirten Baykal, "Böyle bir namaz kılma teklifinin Müslümanlıkla izah edilir bir tarafı var mı? Daha hesabını vermemiş bir insana Peygamber demenin inançla, dinle, imanla, İslamiyet'le bir ilgisi olabilir mi? Olmazsa buna karşı tepkiyi öncelikle onların göstermesi gerekmez mi? Ne oldu, bu olay gündeme geldikten sonra adamı istifa ettirdiler. Birini ettirdiler de, o şükür namazı diyen görevine devam ediyor. Söylediği zaman onu terfi ettirdin, makama getirdin ama ortaya çıkınca
'suçlanmayayım' diye rica ettiniz, adam istifa etti" değerlendirmesini yaptı.
"AK PARTİ GRUBU OSMAN DURMUŞ'UN SÖZLERİNİ HAZMETTİ"
Yaşanan kavganın bir boyutunun da saldırı boyutu olduğuna işaret eden Baykal, MHP Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş bu konuyu kürsüde dile getirdiği zaman o sözler üzerine AK Parti grubundan birilerinin ayağa kalkıp tepki göstermesinden dolayı bu kavganın çıkmadığını söyledi. Baykal şöyle konuştu:
"O sözleri sükunetle dinlemişler, içlerine sindirmişlerdir. Hiçbir tepki gelmemiştir. Kavga ne zaman çıkmıştır? Bu sözleri AK Parti grubu hazmettikten sonra Başbakan'ın çıkıp alı al, moru mor, tahrik edici bir tepkiyi ortaya koyması üzerine AK Parti grubu, 'Galiba biz bir görev ihmalinde bulunduk, Başbakan bu kadar kızdı, biz kızmadık. Şimdi bir de bize kızarsa acaba bunu nasıl telafi ederiz' diye birden ayağa kalktılar ve saflar halinde kendi sıralarından kalkarak muhalefet grubunun sıralarına doğru savlet ettiler. Kavga niye çıkıyor, bir saldırı var. Başbakan kürsüye çıktıktan sonra, Başbakan'ın kızdığı, büyük tepki gösterdiği ortaya çıktıktan sonra partisel olarak, kitlesel olarak, kızan kızmayan 'aman ha' deyip saldırmıştır, 'gün bugündür' diyerek yürümüştür. Bunun sorumlusu doğrudan AK Parti'dir ve Başbakan'dır.
Başbakan'ın arkadaşları, 'Gel artık, bundan sonra da durma' diyerek Başbakan'ı kürsüden uzaklaştırmıştır."
Başbakan Erdoğan'ın 'AK Parti saldırıya uğramış' gibi konuştuğunu ifade eden Baykal, Türkiye'de gerilimin tek sebebinin Başbakan olduğunu öne sürdü. Baykal, "Milleti kör, alemi sersem mi zannettin. Herkes her şeyi görüyor" dedi.