Dokuz EylülÜniversitesi Eğitim Fakültesi'nde okuyan Servet Caner, mavi kimlik taşımasına karşın kendisini tam bir kadın gibi hissettiğini söylüyor. Başına peruk takıp kadın elbiseleri ve makyajla okula giden Servet Caner, sınıf öğretmenliğine başlamadan önce ameliyat olup pembe kimlik alabilmek için çare arıyor.
Diyarbakır'da 10 çocuklu bir ailede erkek olarak dünyaya gelen ve mavi nüfus cüzdanı sahibi olan 23 yaşındaki Caner, küçüklüğünden itibaren bir kimlik çelişkisiyle karşı karşıya kaldı. Caner çocukluğunda bebeklerle oynamayı ve kız arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih etti. Çiftçi olan ailesi önce durumu tepkiyle karşılayıp Servet'e erkek gibi davranması için baskı yaptı, ancak giderek kabullendi.
13 yaşından itibaren iyice kadınsı bir görünüme bürünen Servet Caner, erkek arkadaşları tarafından dışlanıp, sözlü sataşmalara maruz kalmasına karşın orta öğretimini dereceyle bitirdi. 1998 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği'ni kazandı. Bu, onun için tam bir dönüm noktası oldu. Servet üniversite ortamına kıyafetinden konuşmasına kadar tam bir kadın olarak başladı. Üçüncü sınıfta ailevi nedenlerle okulu bırakmak zorunda kalan Servet, üniversite sınavlarına yeniden hazırlanıp, geçen yıl Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nü kazandı.
Durumu nedeniyle yurtta kalamayan Servet, şimdi Buca'da içinde sadece bir kanepesi ve masası olan tek odalı bir evde, oldukça zor koşullarda yaşıyor. İnşaat işçisi Muzaffer Duran ve eşi Saliha Duran tarafından desteklenip aileden biri gibi görülüyor. Duran çifti, ''O bizim altıncı çocuğumuz. İnsanlar önyargı yerine, bunları topluma kazandırmaya çalışsın'' diyor.
BÜLENT ERSOY'A ÇAĞRI
İyi bir öğretmen olabilmek için elinden geleni yapan ve bunun en büyük ideali olduğunu söyleyen Servet, ''Mavi kimliğim ve bu görüntümle öğretmen olamıyorum. Öncelikle ameliyat olmam ve pembe kimlik almam gerekiyor. Bunun için de 10 milyar liraya yakın bir para gerekli. Geçimimi bile zar zor sağlarken bu parayı bulmama imkan yok. Bu konuda dayarlı kesimin desteğini bekliyorum. Özellikle Bülent Ersoy'a çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen kimliğimi kazanmama yardım edin'' dedi.
FUHUŞ ASLA!
Kendisi durumunda olan insanların fuhuş yolunu tercih etmelerine anlam veremediğini de söyleyen Caner, ''Böyle bir şeyi düşünmem bile. Çizgim belli. Ben olduğum gibi kendimi kabul ettirip, topluma yararlı olmak istiyorum. Fuhuş mu? Asla. Bu kavramın varlığını bile şiddetle reddediyorum. Benim durumuda olan insanlara tavsiyem, kendilerini fuhuş veya başka yollara saptırmak yerine niteliklerini ortaya koyarak topluma kabul ettirmeye çalışmaları'' dedi.
OKULDA ÇOK SEVİLİYOR
Caner, her gün bir mağazanın kadın reyonundan alınmış kıyafetlerini giyip, peruğunu takıp, makyajını yaparak okulun yolunu tutuyor. Oldukça zor koşullarda ailesinin gönderdiği harçlıkla geçimini sağlayan Caner, bir çok kadının aksine ev işlerinden hoşlandığı gibi, derslerinde de son derece başarılı.
Yaşadığı zor koşullarda en büyük desteği okul ortamından bulan Servet, mücadele gücünü öğretmenleri ve arkadaşlarından alıyor. DEÜ Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü Araştırma Görevlisi Sabire Susuz, ''Üniversitemizde böyle bir örneğin olmasından mutluyum. Servet son derece olumlu bir tutum sergiliyor. Dersleri kadar sosyal aktiviteler ve sanatla da ilgileniyor. Antık Türkiye'de insanların kimlik tercihlerine karışılmamalı. Önemli olan bu insanları kazanabilmek'' dedi.
Okul arkadaşları Burcu Peker ve Serap Çiçek ise `farklı bir renk' olarak tanımladıkları Servet için ''Tam anlamıyla bir dost. Onunla arkadaşlık bizim için bir kazanım'' demeyi de ihmal etmedi.
(MİLLİYET)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:15