Gündem
  • 15.2.2003 17:50

''BU PLAN HAKİKATEN BİZİ YIKAR, AĞIRLIĞINI TAŞIYAMAYIZ''

LEFKOŞA - Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Annan Planı'nın 1960 anlaşmasıyla Kıbrıs Türk halkına verilen hakları geriye götürdüğünü, Güney'de verimli arazilerini bırakıp Kuzey'e gelen halka yapılan haksızlığın görülmediğini belirterek, ''Bu plan hakikaten bizi yıkar. Bu planın ağırlığını, 100 bine yakın insanımızın sökülüp ekilmesini bu bünye taşıyamaz, mümkün değil'' dedi. ''Kıbrıs'a Rum gözüyle bakan'' Annan Planı'na önerdikleri değişikliklerin Rumlarca kabul edilmediğini yineleyen Denktaş, Rumların tek başlarına AB'ye girmekle başlarının göğe ereceğini zannettiğini, halbuki Kıbrıs meselesinin olduğu gibi devam edeceğini, KKTC daha güçlü, daha iyi hale geldikçe uzlaşma imkanlarının çoğalacağını söyledi. Denktaş, Kıbrıs'ta Türkler ile Rumların bir araya gelmesinin yavaş yavaş, karşılıklı haklar ve egemenliğin tanınmasıyla olabileceğini kaydederek, gelinen aşamayla ilgili düşüncelerini 26 Şubat'ta Kıbrıs'ı ziyaret edecek BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a bir kez daha anlatacağını ifade etti. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, halkın Annan Planı ile ilgili kaygılarını dinlemeyi bugün de sürdürdü. Atlılar, Muratağa ve Sandallar köyünden şehit aileleri, bir grup gardiyan ve Güzelyurtlu kadınlar Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ederek, destek belirtti. Denktaş, bu sabah saat 10.00'da Atlılar, Muratağa ve Sandallar köyünden şehit aileleriyle görüştü. Heyet adına konuşan Hüseyin Aslantürk, en acılı günlerinde hep yanlarında olan Cumhurbaşkanı'na teşekkür etti ve ona sağlık diledi. Aslantürk, davaya destek vermek için Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ettiklerini belirterek, üç köyde yaşanan Rum vahşetini tüm dünyanın bilmesini istediklerini söyledi. Rumların fırsat bulsa yine Kıbrıslı Türkleri katledeceğini ve Enosis için çalıştıklarını düşündüklerini ifade eden Hüseyin Aslantürk, ''İnanıyoruz ki bizim sesimiz, Kıbrıs Türk halkının sesidir'' diye konuştu. Bir şehit babası da üç köyde şehit edilenlerin fotoğraflarını içeren albümü ağlayarak Cumhurbaşkanı'na takdim etti. ''VAHŞET YAPANLARIN İÇİMİZE GELMESİ MÜMMÜN DEĞİL'' Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da şehit ailelerine hitaben konuşmasında şehitler sayesinde devlet kurulduğunu ve devlet olmanın özgür yaşamak, şehitlerin kanlarının yerde kalmaması anlamına geldiğini belirterek, ''Uzlaşma ve barış ise teslim olmak değil, haklarımızı, eşitliğimizi, egemenliğimizi koruyarak ortaklaşa bir hayat kurmak demektir. Bu vahşeti yapanların yeniden içimize gelmesi mümkün değil'' dedi. Denktaş, Rumların istediği ve Annan belgesinin yapmak istediği şeyin Kuzey'e Rumların yerleşmesi ve halkın yeniden korku içinde yaşaması olduğunu kaydederek, ''İleride, 20-30 sene sonra ne olur belli değil ama şimdi bu zamanda bunu yapmak demek, sizlerin hatırasını tamamen silip götürmek demektir, böyle şey olmaz. Bunun için uğraşıyoruz'' diye konuştu. ''UZLAŞMA İMKANI KKTC GÜÇLENDİKÇE ARTAR'' Annan Planı'nı değiştirmeye çalıştıklarını ancak değişiklikleri Rum tarafının kabul etmediğini anlatan Denktaş, Rumların tek başlarına AB'ye girmekle başlarının göğe ereceğini zannettiğini, halbuki Kıbrıs meselesinin olduğu gibi devam edeceğini, KKTC daha güçlü, daha iyi hale geldikçe uzlaşma imkanlarının çoğalacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, AB'ye girmek için diz çöküp yalvaracaklarının, şehitleri ve Rumların yaptıklarını unutacaklarının zannedildiğini belirterek, bunların doğru olmadığını vurguladı. ''Aramızda olanlardan sonra bir araya gelme, yavaş yavaş, karşılıklı hakları tanıyarak, egemenliği tanıyarak olmalı'' diyen Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 26 Şubat'ta Kıbrıs'ı ziyaret edecek BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a düşüncelerini bir kez daha anlatacağını ifade etti. Denktaş, ''Sizlerin yıllarca dinmeyen gözyaşlarınızın boşa akması doğru değildir. Hür, korkusuz yaşamak istiyorsunuz. Gençlerin de aynı acıları görmemesini istiyoruz. Onun için sağlam bir anlaşma yapmak bizim borcumuzdur, görevimizdir hepinize. Bunun için uğraşıyoruz'' dedi. Demokrasilerde karşı sesler çıkabileceğini ama kimsenin kimseyi yanıltmaması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, herkesin egemenliğe dayalı bir barış istediğini vurguladı. Denktaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''FİDAN OLSAK BİLE TUTMAZ'' ''Egemenlik kendi kendimizi idare etmek demektir. İçimize Rum gelecekse bizim yasalarımıza göre gelmesi demektir. Kaç tane geleceğini bizim tayin etmemiz demektir. Yoksa böyle başkalarının New York'ta, bilmem nerede oturup da 60 bin Rum içimize gelecekmiş demesi değil. Nereye gelecek? 60 bin Türk yer değiştirecek tekrar. 50 bin Türk zaten başlangıçta sökülüp atılacak. Böyle şey olmaz. Fidan olsak bile, bu kadar zaman sök tekrar ek, sök tekra ek, tutmaz. İnsanız, 27 yaşında gelip de yerleşen insanlar, bugün 54 yaşında, 60 yaşında olmuştur. Bunları tekrar söküp ekmek, insanlığa yakışmaz. Bunları yapanlar da belli. Bunları yapanlar, karşı tarafın liderliği... Kıbrıs'ı malları gibi görüyorlar, 'geri verin' diyorlar. Bizim malımız, mülkümüz ne oldu Güney'de; niçin değiştik, niçin 'iki kesimli hayat yapacağız' dedik? Çünkü bir arada yaşamak tehlike doluydu, huzursuzluk, korku vardı. Onun için anlaştık. Şimdi ne iki kesimlilik bırakıyor bu belge, ne huzur bırakacak. Rumlar gene hakim. Biz de yanlarında yürüyeceğiz. Olacak şey değil.'' Görüşme sırasında konuşan bir köylü ekonomik zorluklardan ve üreticilerin yüksek faizler yüzünden üretim yapamamasından yakındı. Cumhurbaşkanı Denktaş da ''Olacak iş değil. İnşallah ekonomiyi düzeltecekler'' diye konuştu. Denktaş, bir başka vatandaşın 28 yıldır BM yetkililerinin şehitlikleri ziyaret edip etmediğini sorması üzerine, ''Ben hiçbir diplomatı götüremedim, gitmezler, Rum'dan korkarlar'' dedi. Bir başka köylü, ''Rumlara güvenmiyoruz, içimize Rum istemiyoruz'' diye konuştu. Bu arada, ziyaretçi heyette yer alan Dr. Hasan Topal, yeni yayımlanan ''Mesarya'dan Notlar 1'' adını verdiği kitabını Cumhurbaşkanı'na takdim etti ve Denktaş da kitaptan 300 adetin Cumhurbaşkanlığı'nca satın alınması talimatı verdi. ''ANNAN PLANI'NA ANLAM VEREMEDİK'' Cumhurbaşkanı Denktaş, daha sonra bir grup gardiyanı kabul etti. Grup adına konuşan Orhan Özanıl, Annan Planı'na anlam veremediklerini, konuştuklarını, düşünüp taşındıklarını kaydederek, ''Bu plan, Kıbrıs Türkü'nün ölüm fermanı gibi birşey'' diye konuştu. Planın Rumlarla iç içe yaşamayı öngördüğünü, o günleri 1950'lerde, 60'larda yaşadıklarını kaydeden Özanıl, o dönemin zorluklarına işaret etti. Özanıl, ''Her bölgede, her ailde kanımızı akıttılar. Nasıl iç içe yaşayacağız?'' diye sordu. Orhan Özanıl, tüm gardiyanların Cumhurbaşkanı'nın yanında olduğunu da bildirdi. ''PLAN KIBRIS'A RUM GÖZÜYLE BAKIYOR'' Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gardiyanlara hitaben konuşmasında, Annan Planı'ndaki hatanın, Kıbrıs'a Rum gözüyle bakması ve problemi ''Türk askeri'' ve ''göçmenlerin yerlerine dönmesi'' olarak görmesinden kaynaklandığını söyledi. Denktaş, ''hükümet'' addedilen Rumların Kıbrıs Türklerini ''isyancı, işgalciye yardımcı azınlık'' diye takdim ettiğini kaydederek, kendisi hakkında da ''uzlaşma istemez, Türkiye'yi korur'' diye propaganda yapıldığını, içteki bazı kişilerin de bunlara inandırıldığını belirtti. ''60 ANLAŞMASINDAN DAHA GERİ'' Dünyanın Kıbrıs'a bakış açısının yanlış olduğunu ifade eden Denktaş, Annan Planı ile Rum idaresinin Kıbrıs'ın hakimi kılınacağını, 1960 anlaşmasından daha geriye gidileceğini kaydetti ve şöyle konuştu: ''1960 anlaşmasında hiç olmazsa iki cemaat kendi temsilcilerini seçerdi. Cumhurbaşkanı ile Muavini'nin yetkileri aynıydı, ikisi bir arada olduğunda cumhurbaşkanlığı müessesesi yürürdü. Bunlar vardı. Veto haklarımız vardı. Bunların tümünü sildiler, daha karmaşık, daha dağınık bir idare sistemi kurdular ve içimize de zaman içinde 60 bin Rum sokacaklar. Başlangıçta 50 bin Türk yerinden sökülecek. En verimli arazilerimizi alacaklar. 'Güzelyurt', 'portakal ağaçları' derler. Buraya yerleşen insanlar, bu portakal ağaçlarının getirdiği gelirden 3-4 misli gelir getiren bağları, bahçeleri bıraktılar. Onlardan hiç haber yok. Sanki bir haksızlık olmuş gibi. ''BU PLAN BİZİ YIKAR'' Dolayısıyla bu plan hakikaten bizi yıkar. Bu planın ağırlığını, 100 bine yakın insanımızın sökülüp ekilmesini bu bünye taşıyamaz, mümkün değil. Herkes AB'ye girdiğimizde gökten para yağacak zannediyor. Böyle bolluk yok. Başlangıçtaki 3-4 yılda Türkiye'nin bize bugün yaptığı yardımın 3-4 mislini yapmazsa mahvoluruz biz, gideriz. Onun için hayal aleminde yaşamak doğru değil.'' Cumhurbaşkanı Denktaş, Annan Planı'nı biraz daha kabul edilebilir hale getirmek için sayfalar dolusu tadilat önerdiklerini, halka ''bu plan iyidir, derhal imzalansın'' diyenlerin de tadilat istediğini ama halka doğruyu söylemediklerini kaydederek, planın değişmesi için sundukları önerilerin tümünün Rumlarca reddedildiğini yineledi. 26 Şubat'ta Kıbrıs'a gelecek BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın üçüncü bir plan getireceği söylentilerine işaret eden Cumhurbaşkanı Denktaş, Annan'a halkın duygularını tekrar duyuracağını vurguladı. ''BAŞLANGIÇ NOKTAMIZ EGEMENLİK'' Denktaş, şöyle dedi: ''İki eşit egemen halk var. Başlangıç noktamız budur. Bunu kabul etmeyen bir Rum tarafıyla ve kendi kendini 'meşru hükümet' görüp Kıbrıs'ı AB'ye tek başına götüreceğini zanneden Rum tarafı ile Rum tarafının azınlık olarak gördüğü, 'şu bu hakları verelim de yamalansın bize' dediği Kıbrıs Türkleri arasında ortaklık kurulamaz. Yeni bir ortaklık, yeni bir devlet istiyoruz. Bunda ısrar ediyoruz. Bu devlet, iki egemen halkın yaratacağı devlet olacaktır. Onun için böyle uyduruk şeylerle 'senin istediğin de, onun istediği de oldu' diyerek bizi bir yere götüremezler. Sağlam duralım. Devletimize sahip çıkalım. Devlet bir kere kurulur, bunu elden götüren insanlar esir ve azınlık olmaya, kolonize edilmeye mahkumdurlar. Biz koloni idaresinden çıktık, devletimizi kurduk. Bu devleti pazarlık masasında kimseye kaptırmayız. Egemenlik ve devlet statüsü esastır.'' ''BİZİ KUŞA KURDA YEM ETMEYECEĞİNİZİ BİLİYORUZ'' Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gardiyanların ardından Güzelyurtlu bir grup kadınla da görüştü. Grup adına konuşan emekli öğretmen Feriha Coşkun, Cumhurbaşkanı'na sağlık ve uzun ömür dileyerek, ''Bizi kuşa kurda yem etmeyeceğinizi biliyoruz. Yalnız içimizde bir burukluk var. 37 yıl hizmet vermiş bir eğitimci olarak burukluk duyuyorum, gençliğimiz için. Ama gençlere güveniyorum, onları Namık Kemal, Tevfik Fikret, Atatürk ruhuyla yetiştirdik. Mutlaka anlayacaklardır bizi'' dedi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da gençlerin pırıl pırıl olduğunu, televizyon programlarında aleyhte konuşanların bile gelecek için, barış için, kendileri için söylediklerini takdirle dinlediğini söyledi. ''BİRAZ DA BİZİ DİNLESELER'' Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Demek ki biraz da bizi dinleseler, bizim önümüzdeki bilgileri görseler: 'Rum neye razıdır; Rum acaba bize eşitliğimizi mi verdi, yeni bir ortaklık devleti kurmaya hazırım mı dedi?' Ne dedi ki biz reddettik? Bizim bunları temin etmek için ileri sürdüğümüz ne varsa Rum bunun tümünü reddediyor. 'Kıbrıs Cumhuriyeti vardır, anayasasını değiştirerek size biraz hak vereceğiz' diyor. Bu haklar da 1960'tan geriye giden haklardır, esaslarda. Evet bize toprak veriliyor görünüyor ama içimize 60 bin Rum sokuyor. O zaman biz Rum'a siyasi haklar da veriyoruz.'' Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rumların Türk tarafının taleplerine karşılık ''Bize ne kadar daha toprak vereceksiniz?'' diye sorduğunu da belirtti. ''BAĞLARIN GELİRİ GÜZELYURT'UN 3-4 MİSLİYDİ'' Güzelyurt'a adanın çeşitli yerlerden gelenlerin nüfus mübadelesiyle yerleştiğini hatırlatan Denktaş, bu insanların çoğunun Güney'de bağ köylerini bıraktığını, bu bağların gelirinin Güzelyurt'un gelirinin üç dört misli fazla olduğunu anlattı. Rauf Denktaş, ''Kimse 'Rum da Türklerin bıraktığı yerlere yerleşti' demiyor. Güzelyurt'u geri alacaklar. 50 bin kişi nereye gidecek? 'Para buluruz inşallah' diyorlar. Para bulmak yetmez ki! Ne yapacaksınız? Sorduk bunları hep. Konut yapacaklar. Bahçeciye konut yapmakla bu iş olur mu! Bahçeci bahçe ister. Ne zaman bahçe yapıp verim alacak? O bahçe verime geçene kadar kendisine bakacak mısınız? Hiç proje yok ortalıkta. Ama insanlar sökülüp ekilecek. Kaçıncı defa! Geldiğinizde kaç yaşındaydınız, şimdi kaç yaşındasınız?'' diye konuştu. ''GENEL SEKRETERE DE YAKIŞMAZ'' Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 29 yıl önce insanların hürriyet, bayrak, Mehmetçik heyecanıyla neleri varsa bırakıp koşa koşa Kuzey'e geldiğini kaydederek, ''Şimdi 'bu yerler bizimdir' diye yerleştiniz, çocuk çoluk, torun yetiştirdiniz. 'Sökül' 'Nereye gideceğim?' Belli değil... Bu insanlığa yakışmaz. Bu Genel Sekreter'e de yakışmaz. Bunları yaparken, Genel Sekreter'in suçu yok. Buradaki temsilcileri Rumları memnun etmek için ne lazımsa yaptılar'' dedi. Klerides'in halkına ''Türk askeri çıkacak, eski yerlerimize gideceğiz'' gibi isteklerinin Annan Planı'nın imzalanmasıyla elde edileceğini söylediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Denktaş, Türk tarafına ise kağıt üzerinde haklar verildiğini kaydetti. Denktaş, devlet kurmanın her halka nasip olmadığını vurgulayarak, devletin halkın çektiklerinin, şehitlerin ve acıların eseri olduğunu söyledi. ''Devlet kuran insan, aç kalsa, yerlerde sürünse, devletinden vazgeçmez, 'devletim' deyince ayağa kalkar, onu korur'' diyen Denktaş, kendisini eleştirenlerin bu düşünceyi öne çıkarmamasından ve devlete yeterli önemi vermemesinden üzüntü duyduğunu ifade etti. ''İNSANLARI SOKAĞA DÖKENLER DE DEĞİŞİKLİK İSTİYOR'' Annan Planı'ndaki ''parça devlet'' ifadesini ve egemenlik konusunda yeterli açıklığın olmamasını eleştiren Cumhurbaşkanı Denktaş, ''Bir sayfayı, girişi okumak suretiyle 'her şeyi verdiler bize, mükemmeldir, imzayı at' diye insanları sokağa döktüler, ondan sonra kendileri de belge verdiler bize, 'aman bu değişiklikler olsun, aksi taktirde mahvoluruz' diye. Mahvolursun ya. Değişikliklerin de tek bir tanesini kabul ettiremedik. Çünkü rahattır adamlar. 'Kıbrıs Cumhuriyeti' ünvanıyla 40 yıl daha başımızda ötebilir'' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Denktaş, kadınların düşüncelerini BM Genel Sekreteri Annan'a da yazılı olarak iletmesini ve herkesin hatıralarını yazarak kalıcılaştırmasını istedi. Emekli öğretmen Feriha Coşkun, Cumhurbaşkanı'na, Baf'ın Türk (Mutallo) semtinde yaptıkları bir yürüyüşün fotoğrafını da takdim etti. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:21

İLGİLİ HABERLER