Dünyada 'Frankenştayn Gıdalar' olarak tanımlanan 'Genetiği Değiştirilmiş Ürünler' Türk pazarında cirit atıyor.
AB ülkeleri, tavuk genli patates, balık geni aşılanan domates gibi tarımdaki payı giderek artan Frankenştayn ürünlere karşı gardını almışken, Türkiye'de durum içler acısı. 70 milyar dolarlık ürün pazarını elinde bulunduran ABD, Arjantin, Kanada, Çin ve İspanya'dan ithal edilen ürünler, laboratuvardan geçirilmeden ihracatı yapan firmanın beyanı yeterli sayılarak ülkemize sokuluyor. AB ülkelerinde ürünün etiketi üzerine tüketiciyi bilgilendirmek amacıyla 'Genetik Modifiye' uyarısı yer alıyor. Oysa Türk tüketicisi etiketleme sistemi olmadığı için bunları afiyetle yiyor.
Bakanlık denetlemiyor
Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şeminur Topal, bitkilerdeki herhangi bir genetik yapı değişikliğinin insan organizmasına da aynen taşındığını bildiriyor. Prof. Dr. Topal, şu bilgileri veriyor:
'Ürünlerin vücudun hangi noktasına nasıl yerleşeceği, nasıl etkiler yapabileceği tam olarak belli değil. Bu tip organizmalarda değişiklik geni antibiyotiğe dayanıklılık genine bağlandırılarak taşınıyor. Alzhaimer ve Deli Dana hastalığının bu kadar artış göstermesi bile bu tip değişikliklere bağlanabiliyor.' Şeminur Topal, ürünlerin Türkiye'ye gelişigüzel sokulmaması için belirli bir koruyucu mekanizmanın geliştirilmesi gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Topal, 'Bu ürünler Amerika, Arjantin, Çin gibi ülkelerden
ülkemize, mısır, soya, patates, domates, pamuk ya tohum olarak ya da aslı olarak geliyor. Tarım Bakanlığı bünyesinde ürünlerin test edileceği laboratuvarlar var. Ancak bakanlık bu ürünleri rutin olarak kontrol etmiyor. Bunun sebebi AB'ye karşı 'Bizim laboratuvarımız var', Amerika'ya karşı da 'Valla billa biz kontrol etmiyoruz' sistemini geliştirmek' diye konuşuyor.
Neden genetiği değiştiriliyor
Genetik değiştirme teknolojisi, ürünün verimi artırmak, bitkiyi böceklere karşı dayanıklı hale getirmek ya da raf ömrünü uzatmak amacıyla geliştirilmiş. Yani genetik devrim tarımda kullanılıp, yeni bir sektör yaratılmış. Bu teknolojinin laboratuvardan endüstriyel üretime geçişi çok hızlı olmuş. Avrupa, risk analizi gözardı edilen bu ürünlere sıcak bakmıyor. Bu teknoloji en çok soya, mısır ve pamukta kullanılıyor.
Sağlığı nasıl etkiliyor
Canavar ürünlerin oluşturduğu sağlık risklerini doğrulayan araştırmalara her geçen gün yenileri ekleniyor. Bu ürünler antibiyotiklere karşı vücutta dayanıklılık oluşturuyor. Doğrudan alındığında insan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşebiliyor. Ürünler gıda olarak kullanıldığında alerjik etkilere de yol açıyor.
'Deli dana'lı inek yemi sattılar
İngiltere'de yayımlanan The Observer Gazetesi, 31 Ekim 2000 tarihli bir haberinde, İngiliz hükümetinin deli dana virüsü (BSE) bulaştığı şüphesi bulunan ineklerden elde edilen yemleri 3. Dünya ülkelerine ucuza sattığını ortaya çıkarmıştı. Bu yemler, ülke içinde kullanımının ve Avrupa'ya satılmasının yasaklanmasından sonra, aralarında Türkiye, Sri Lanka, Nijerya, Kenya, Güney Afrika, Tayland ve Lübnan'ın bulunduğu çok sayıda ülkeye satılmıştı. Satışın 1988 ile 1996 yılları arasında yapıldığı belirlendi.
Bu dönemde satılan inek yemlerinin, virüs bulaştığı şüphesi bulunan ineklerin etlerinden yapıldığı iddia ediliyor.
(AKŞAM)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:06