CENGİZ ÇANDAR, 21 YILLIK BİR SIRRI AÇIKLADI: ARAFAT, GÖZ HAPSİNDEKİ ECEVİT'İ KAÇIRMAYI TEKLİF ETMİŞ !
KAYNAK : Haber Vitrini
Cengiz Çandar, Arafat ve Ecevit'in 21 yıllık sırrını açıkladı.Şimdi İsrail ablukası altında olan Arafat, 1981'de evinde 'gözhapsinde' olan Ecevit'e şu mesajı iletti: 'İsterse Türkiye'nin dışına çıkartabiliriz'...
Yıl 1981.. 12 Eylül sonrası... Zincirbozan'dan kurtulan Bülent Ecevit Ankara Or-An'daki evinde hapis hayatı yaşıyor. Kapısında sürekli polis bekliyor, girenler çıkanlar tek tek not alınıyor. Ecevit kendi evinde tutsak, çünkü o artık yasaklı.. İşte o dönemde tarihi bir olay yaşanıyor. FKÖ lideri Arafat 1981'de Ecevit'e bir Türk gazeteci ile 'Seni kurtarayım' mesajı gönderiyor. Yıl 2002... Filistin Devlet Başkanı küçücük bir odada mum ışığında dünya ile bağlantı kuruyor... 'Kardeşi' Ecevit de bugün onu o odadan kurtarmak için dünyaya ağır mesajlar gönderiyor... İki liderin kaderi yıllar sonra aynı noktada buluşuyor... Ecevit ve Arafat arasındaki bu sırrı, iki lider arasında mesajı götüren gazeteci Cengiz Çandar açıkladı. İşte Çandar'ın ağzından iki liderin hikayesi:
FKÖ'nün açılışı için gelmişti
'Ecevit ve Arafat arasında özel ilişkiler ve karşılıklı duygular var. Yanlış hatırlamıyorsam 1978'den beri tanışıyorlar. O yıllarda FKÖ bürosunun Türkiye'de açılması yılan hikayesine dönmüştü. Onun açılması Ecevit'in başbakanlık dönemine denk geldi. FKÖ lideri Arafat açılış için Ankara'ya o yıl geldi. Arafat'ı çok yakından bildiğim için onda Ecevit'e karşı bir vefa ve şükran borcu duygusunun o zaman başladığını tahmin ediyorum. Arafat, Ecevit'ten her zaman 'Kardeşim', 'Dostum' olarak söz eder.
12 Eylül'den sonra Ecevit o dönemde, şimdiki Or-An'daki evinde yaşıyordu. Evine de pek insan girip çıkmaz olmuştu. Çünkü askeri idare var, evin kapısının girişinde polis noktası var. Her gelenin ismi oraya kaydediliyordu. Ben o dönemde ne zaman İstanbul'dan Ankara'ya gelsem Ecevit'e mutlaka uğrardım. 1981'de Beyrut'a gidiyordum. Yine Ecevit'e uğradım. 'Efendim, Sayın Arafat ile görüşmeye gidiyorum. Sürekli bir temas imkanınız yok. Bir istediğiniz var mı?' dedim. 'Bir tek şey rica edeceğim. Kendisi çok bilgi sahibi. Bölgeyi onun kadar iyi tanıyıp değerlendirebilecek kimse yoktur. Bana nakledilmek üzere bir ufuk turu yaparsa sevinirim' dedi...
İmtiyazlı bir halim vardı
Beyrut'a ulaştım. Arafat'ın boynunda bir rahatsızlığı var, Doğu Almanya'da tedaviden yeni gelmiş. FKÖ merkezlerinden birine gittim. Arafat ile ben çok çabuk görüşenlerden biriydim. Bütün zor zamanlarda beni görmeye alıştığı için bir imtiyazlı halim vardı. Ama yine de birkaç gün sürerdi. Çünkü çok yoğun programları olurdu.
Hiç beklemeden görüştüm
O sefer benim Arafat'la hiç beklemeden görüştüğüm tek seferdi. Görevlilere gazeteci olarak gelmediğimi Bülent Ecevit'tin bir ricasını iletmek için geldiğimi söyledim. Dahili telefonlarla arandı. 5-10 dakika sonra Arafat'ın yanındaydım. Ecevit'in adını telaffuz etmem tüm kapıları açtı.
Odaya girerken korumaları 'Çok yorma' diye uyardılar. Gece saat 11.30'du. İçeri girdim sarıldık. 'Kardeşim Ecevit ne yapıyor' dedi, anlattım. Ardından da Ecevit'in ricasını ilettim. Bunun üzerine tam 2 saat boyunca anlattı ve not tuttum. Ecevit'i görmediği için ona anlatırmış gibi anlatıyor. Bana gazeteci olarak anlattıklarından öyle farklı ki... Anladım ki uluslararası devlet adamlarının farklı bir dili var.
Kulağıma eğildi, fısıldadı
Arafat konuşmasını bitirdi. Çıkmak üzereydim. Kapı açılıyordu. Yanında iki muhafız vardı. Kapı açılırken seslendi ve gel işareti yaptı. Yanına gittim eğildi bir hareket yaptı. Ben her halde muhabbetinden bir defa daha öpmek istiyor diye eğildim.
Kulağıma eğildi, danışmanlarının duyamayacağı bir şekilde. 'Ecevit'in emrindeyim. Ne yapmamı istiyorsa yaparım' dedi. 'Yok tek ricası buydu' dedim. Tekrar kulağıma eğildi: 'Anlamıyorsun, ben başka bir şey söylüyorum. İsterse Türkiye'nin dışına çıkartabiliriz' diye ekledi.
Çok şaşırdım ve 'Böyle bir talebi olduğunu zannetmiyorum' dedim. Bana döndü: 'Bunu da kendisine ilet' dedi. Sonra da Ecevit'e verilmek üzere Filistin tarihini anlatan çok güzel bir kitabı bana ulaştırdı.
Birkaç gün sonra. Ecevit'i yine evinde ziyaret ettim. Notlarımdan önce Arafat'ın bölge analizini ilettim. Ardından da 'Türkiye'den çıkartabiliriz' sözlerini ve 'Emrinizdeyim' diye vurgulayarak ilettim. Sözlü bir karşılık vermedi. Başını hafifçe eğdi ve tebessüm etti. Bu gülüş, çok özel bir kişisel kimyayı ifade ediyor, karşılıklı olarak.
Ve bugün Bülent Ecevit Başbakan Türkiye'de. Türkiye ne kadar İsrail'le yakın ilişkide olsa da bu jesti Sayın Ecevit unutmamıştır. Bu yüzden Ecevit'in ağzından bugün çıkan her söz, vurguları çok önemli. Çünkü işin siyasi boyutu olduğu kadar insani boyutu da var.'(Star)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:17