CÜNEYT ÜLSEVER, ÇÖLAŞAN İÇİN 'TAŞERON' SIFATINI KULLANDI VE '24 SAAT 3 KORUMA İLE YAŞIYOR, ODASINA ASANSÖR ANAHTARIYLA ÇIKILIYOR' DEDİ.
KIBRIS'TA PERDE BURADA KAPANMAZ
BEN ''Kıbrıs meselesinde'' hálá umutluyum. Kıbrıs'ı savunmak Emin Çölaşan gibi köşe yazarlarına kalınca umudum iyice artıyor.
Emin Çölaşan 4 yıldır, kendisiyle bir alışverişim olmadığı halde, zaman zaman, birileri işareti çakınca bana saldırmak üzere harekete geçiyor.Malzemeleri de 4 yıldır hep ama hep aynı:1) Emlak Bankası Yönetim Kurulu üyesi (1988-89) olarak yargılanıp, 12 yıl evvel beraat ettiğim 3 dava.2) Konu ile ne alakası varsa, ülkemizin nadir yetiştirdiği uluslararası yöneticilerden (Avrupa'da çalışıyor!) birisi olan karım Neriman Ülsever.3) Her ikimizin uzmanlık alanı olan İnsan Kaynakları konusunda kurduğumuz ve 5 yıldır hizmet vermeyen, ''Burada adlarını yazmaya yer yetmez'' dediği, ayrıca ''ticari şirket'' olarak nitelediği iki adet (İKE, İNCIDE) danışmanlık (limited) şirketi.4) Beni önce hedef gösterip, sonra tehdit ettirip, ondan sonra da ''Korkmuş!'' diyerek alay etmek.Kendisi ise 24 saat 3 koruma ile yaşıyor, bürosuna ancak asansör anahtarıyla çıkılıyor.Bu kişi, tarafımdan mahkemeye verildi.* * *Yazdığım her konuda olduğu gibi, Kıbrıs konusunda da hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadığı için katiyen aklımda olmayan Emin Çölaşan, daha evvel darbe yapmasını teklif ettiği komutandan esinlenerek durumdan vazife çıkarmış ve benim muhatap aldığım gaspçı statükoya kendisini de katmış. Benim için ''...bizleri böyle tanımlıyor!'' diyor. Breh! Breh!Ben işin müteahhitlerini hedef alıyorum, onların taşeronları aklımda dahi değil!* * *Bugüne dek Kıbrıs konusunda haksız toprak sahibi olduklarını (gasp) iddia ettiğim onlarca insan arasında bir tek Mümtaz Soysal yalanlama yaptı. Ben de kendisine inandığımı bu köşede yazdım. Şükrü Sina Gürel ise yazılı cevabında, diğer bazı Dışişleri mensupları ile ortak kurduğu ve tüm hukuki mülahazları hiçe sayan ''Şahinler Kooperatifi'' için ''Evet var, sana ne!'' diye yazdı. Onun cevabını da hakkımdaki ''euromedya'' iddiası ile birlikte yayınladım ama müteahhitlerine rağmen taşeron, ''Yalan yazıyor, suspus kalıyor!'' diyor.Olmadı, dersini az çalışıyor! Değişmeli!Emin Çölaşan'ın bir türlü cevap veremediği sorulardan sadece ikisini yeni taşeron adaylarına bir kez daha soruyorum:1) Rauf Denktaş, sözüm ona sivile kapalı Yılan Adası'ndaki arazinin hukuken hiçbir geçerliliği olmayan koçanını (tapusunu) Güney'de bıraktığı 13 adet çam ağacı karşılığı üzerine geçirdi mi, geçirmedi mi?Kaç defa emekli oldu!2) 1500 adet arsadan oluşan, 233 futbol sahası büyüklüğünde ve Ada'da ''Saray Dünürü'' -Denktaş'ın dünürü- olarak bilinen Salih Boyacı'ya ait toprak, Annan Planı'nın son şekli kabul edilse idi, Rumlara verilmeyecek miydi? Dünür, dünür olmadan evvel ne iş yapardı?Dünür, milletin 80 milyon doları iç ettiği batık banka davasında Annan Planı ortaya çıkınca birdenbire beraat etmedi mi? * * *Bence, sadece örnek olarak verdiğim iki konunun ortak adı statükonun gasp girişimidir!
(Cüneyt ÜLSEVER/ Hürriyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:34