
DEMİREL'İN UÇAĞI DÜŞÜYORDU!..
9. Cumhurbaşkanı Demirel, çarşamba sabahı, kelimenin tam anlamıyla ölümden döndü. Genç Bakış için Muğla'ya gelişinde, uçağı iniş anında türbülansa girerek, bir anda 400 metre irtifa kaybetti. Kafaların güm güm tavana vurduğu özel uçakta, korumalar, Demirel'i sabit tutmakta güçlük çektiler. Bir ara yere kaydı. Bir ara da kafası tavana vurdu.
Son duaların edildiği anların yaşandığı uçakta, en soğukkanlı olan Demirel'di. Tatlıses'ten kiralanan özel uçakta pilotların dışında üç koruma ve doktoru Aylin Cesur bulunuyordu.
Sabah 09.45 civarında yaşanan türbülans olayında eziklik ve zedelenmelerin dışında önemli bir sağlık sorunu yaşanmadı. Ama iki gün boyunca, gittiği her yerde ambulans ve bir sağlık ekibi hazır bulunduruldu.
Programını bozmadı
Ankara'da olduğu gibi yurt gezilerinde bile Demirel'i bir saniye yalnız bırakmayan özel doktoru Aylin Cesur, "Biz ölüp ölüp dirilirken Beyefendi, kendisini bırakıp bizi sakinleştirmek için uğraştı. Onu bilmeyiz ama bizler hayatımızın en zor anlarını yaşadık. İndikten sonra gün boyu gözüm üzerinde oldu" dedi.
Benzeri bir türbülans olayını, bir başkası yaşasaydı, saatlerce hatta günlerce şokundan kurtulamazdı. Ama, Demirel bu olaydan hiç kimseye söz etmediği gibi, edilmesini de istemedi. Günlük programını ise hiç bozmadı. Önce vilayeti ziyaret etti. Ardından da Muğla Üniversitesi'nde temel atma törenine katıldı.
Gündüz programlarında olduğu gibi, Genç Bakış'ta da farklı bir Demirel vardı. Her ne kadar dışarıya bir şey sezdirmemeye çalışsa da eski keyfi yoktu ve bu belli oluyordu. Yayın sırasında ve yayın sonrasında gelen telefonların çoğu da bu yöndeydi. "Demirel neden bu kadar keyifsiz?" sorusu soruluyordu. Hasta mıydı? Bize ve öğrencilere mi kızgındı?
Duyulmasını hiç istemediği türbülans olayını, 48 saat sonra yazmaya karar vermemiz biraz da bu yüzden. Umarız, Dr. Cesur'a ve bize kızmaz.
Demirel'i daha önce de defalarca programımıza konuk etmiş, ama hiç bu kadar uzun süreli bir arada olmamıştık. Müthiş bir direnci var.
Onca darbeyi, muhtırayı, seçim yenilgisini ve yaşam badirelerini atlatması boşuna değil. Çarşamba sabahı 06.00'da uyandı. Yeniden yatağa girdiğinde saat sabahın 05.00'ini gösteriyordu. 09.00'da yeniden uyandı ve perşembe günü de yine yoğun koşuşturmanın içerisinde oldu. Fazlasıyla mütevazı ve fazlasıyla düşüneceli.
Örneğin, "Dönüşte uçağı değiştirelim" dendiğinde, "Pilotlara ayıp olur" diye karşı çıktı. Kış koşullarına yeterince hazır olmadığı gerekçesiyle kaldığımız oteli değiştirmek istediğimizde ise otel personelini zor duruma düşüreceği için kabul etmedi.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:18