Gündem
  • 2.5.2005 13:00

DERİN DEVLET, ''MÜCADELECİLER''İN İÇİNE NASIL SIZDI?...

ŞAMİL TAYYAR-YENİ ŞAFAK MÜCADELECİLER VE DERİN DEVLET Halk arasında kısaca ''''Mücadeleciler'''' olarak bilinen Mücadele Birliği, bir dönemin en etkin siyasi organizasyonlarından birisiydi. ''''Sol'''' örgütlerin güçlendiği 1960''lı yıllarda ''''Milliyetçi-Dini'''' eksende kurulmuş, 1970''li yılların ilk yarısında ''''altın çağını'''' yaşamış, MHP ve MSP''nin 1970''li yılların ortasından itibaren güçlenmesiyle birlikte yavaş yavaş çözülmeye başlamış bir hareketti. Ancak bu siyasi hareket, 12 Eylül ile birlikte ''''darmadağın'''' olsa da ANAP, MHP, RP ve AK Parti gibi son 25 yılın yükselen partilerine ve yayın hayatına ''''kadro'''' ihraç etmiştir. Aykut Edibali ve Yavuz Aslan Argun''un yönettiği bu siyasi çatının altında Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Ali Müfit Gürtuna, Mehmet Altınsoy gibi çok sayıda ünlü vardı. Ne var ki, o tarihlerde, bu hareketin yönetici kadrosuyla istihbarat arasında, moda deyimle ''''derin devlet'''' arasında ''''organik bağ'''' olduğu iddiası hep konuşuldu. Hatta Cemil Çiçek, 3 yıl önce Mustafa Karaalioğlu ile yaptığı röportajda, ''''Nitekim, 68 şartlarında o soğuk savaş döneminde devletin yakın ilgisi ve bilgisi dahilinde çalışma yapan kuruluşlar olduğu anlaşılıyor bunların. Ben orada belli bir süre bulundum ve neticede bazı şeyleri de görüp en erken ayrılanlardanım'''' demişti. Çiçek, o tarihte bakan olmadığı için bu ifadeleri pek dikkat çekmemişti. Hareketin kurucularından İrfan Küçükköy''ün piyasaya yeni çıkan ''''Mücadele Birliği'''' isimli kitabı, ''''derin devlet ürünü'''' iddialarına yeni boyut kazandıran ifadelerle dolu. Küçükköy, bu durumu şöyle tarif ediyor: ''''Bazı arkadaşlarımızın bazı istihbaratçılarla yakınlığı olabilir. Bu Mücadele Birliği üzerinde istihbarat organlarının etkili olduğu anlamına gelmez.'''' Fakat, satır aralarındaki bazı ifadeler, öyle ''''kolay atlanıp geçilecek'''' gibi değil: ''''Nitekim rahmetli bir arkadaşımızın Hiram Abas ve Mehmet Eymür ile yakın ilişkisini öğrendim. Bu durumu öğrendiğimde hayli şaşırmıştım. MİT eski yöneticisi Mehmet Eymür, ''Beni Abdullah Çatlı ile falan kişi, 1976''da tanıştırdı'' diyormuş. Bunu işitince çok ürperdim. Çünkü adı geçen kişi, bizim şimdi rahmetli olan eski bir arkadaşımız.'''' Bazı istihbaratçılar ve istihbaratla irtibatlı kişilerin, hareketin ikinci lideri Yavuz Aslan Argun ile Kırklareli Cezaevi''nde irtibat kurduğunu anlatan Küçükköy, Argun''un ayrıca ''''kabadayı dünyasıyla'''' da haşır neşir olduğunu belirtiyor: ''''Argun, kabadayılar muhiti ile hapishanede tanıştı. Türkiye''nin en meşhur kabadayılarından Oflu İsmail''in yeğeni Hızır Hacı Süleymanoğlu, Kırklareli hapishanesinde yatıyordu. Bir de Tufan abi diye bir başka kabadayı hapiste idi. Kırklareli''ne yedek subay olarak gittiğimde Argun, Süleymanoğlu, Tufan abi bir üçlü oluşturmuşlardı. Kırklareli Hapishanesi''nin fiili hakimiyeti ellerindeydi.'''' Küçükköy, bu ilişkinin cezaevinden sonra da sürdüğünü anlatıyor: ''''Hapisten çıktıktan sonra Argun''un bunlarla arkadaşlığı sürdü. Oflu İsmail''in mekanına bizi bile götürüyordu. Hatta liderimiz Aykut Edibali''yi de götürdüğü olmuştur. Bu arada hangi sebeple bilmiyorum, Bolu Akçakoca''lı Hakkı Dayı ile irtibat kurulmuştu. Hakkı Dayı tayfasız kabadayı idi. Bu zatın yeğeni Sadettin Tantan da fırsat buldukça Mecmua''da Argun''u ziyaret ediyordu.'''' Argun''un kabadayılarla ilişki ağının gün geçtikçe genişlediğini anlatan Küçükköy, devam ediyor: ''''Argun, 1977 sonlarına doğru meşhur kabadayılardan Dündar Kılıç ile de görüşmelere başlamıştı. Ondan bahsederken ''Dündar abi'' diyordu. Artık onların mekanlarına da uğramaya başlamıştı. Dündar Kılıç''ın Alaaddin Çakıcı, Abdullah Çatlı gibi kişilerle yakın bağı vardı. Ortaklarının kim olduğunu bilmiyorum ama Oflu İsmail''in muhiti, Hakkı Dayı''nın muhiti ile Argun bir TIR işletmeciliği şirketi kurdular. Faaliyet alanları kabadayılar arası çekişme-didişme imiş. Bu çalışmayı kendi adına mı, teşkilat adına mı yapıyordu bilmiyorum.'''' Küçükköy''ün anlattığı bir olay var ki, inanılacak gibi değil. İrfan Erkan adlı bir teğmen, Deniz Gezmiş''in asıldığı gece, tümen komutanı tümgeneralin evini basıyor. İçkili ama silahsız. Kısa süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılıyor. O günlerde, Küçükköy, Erkan Teğmen''e giderek ordudaki ''''solcu'''' arkadaşlarını ''''ele vermesi'''' için teklif götürüyor: ''''Sizi önce askeri istihbarattan bir yüzbaşı (Argun''un hemşehrisi) ile görüştüreceğim. Siz ona dönemimizdeki sol faaliyetler hakkında bir rapor vermeyi vaat edeceksiniz. Sonra da bütün bildiklerinizi, subay, astsubay listeleriyle birlikte sol faaliyetlerin hepsini rapor edeceksiniz'' dedim. Çok düşündü, ''yapamam'' dedi. ''Çok arkadaşımın canı yanar ayrıca bu bana yakışmaz'' dedi. Şahsiyetli ama yanlış fikirli arkadaştı. Bir ay kadar sonra Eskişehir''den bana bir kart atmış. Kartta, ''ordudan atıldım, şu anda işsizim'' yazıyordu.'''' Dönemin Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken Paşa vurulduğunda da harekete mensup gençlerin ağladığını anlatan Küçükköy, şöyle devam ediyor: ''''Nitekim bir grup üniversiteli genç arkadaşımla birlikte ben de paşamızı GATA''da ziyaret etmiştim. Onlarca defa ''Ordu-millet elele'' mitingi düzenledik.'''' Küçükköy, hareketin ''''derin devletle'''' ilişkisine dair iddialara ise kitabında şu yanıtı veriyor: ''''Bazı safsatalar da işitiyorum. Güya Milli Mücadele Birliği''ni askeri istihbaratla ilgili olan Ziya Uygur kurdurmuş. Hatta güya Aclan Sayılgan kurdurmuş.'''' Daha sonra Küçükköy''ü aradım. Konya''da yaşıyormuş. ''''Bu hareketi derin devlet mi kurdurdu?'''' diye açık açık sordum. ''''Devleti, milleti, orduyu savunduğumuz için bize sempati duyuyorlardı ama kesinlikle onların kurduğu bir hareket değil'''' dedi. Karar sizin... Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:01

İLGİLİ HABERLER