KAYNAK : Haber Vitrini
DİĞER KRİTERLER 'TAMAM' DA; YA MEDYA?
Kıbrıs'ı çözseydik, Genelkurmay'ı bakana bağlasaydık, Irak'tan 100 km içeri girip Saddam'a karşı ilk harekatı biz başlatsaydık, bırakın Kopenhag'dan tarih almayı, Avrupa Birliği'nin lideri dahi olmuştuk ama engellediler işte. İçerdeki güçler, bir de Denktaş filan!..
Bu durum karşısında tabii ki, '2004'te görüşelim, sonra 2005'te bir daha görüşürüz inşallah' lafı büyük bir başarıdır, törenle kutlanmalıdır.
Bu görüşü dile getiren; yani 'başarıdan, nurlu ufuklardan' söz eden medyamız ne durumda dersiniz?
Avrupa Birliği nezdinde, yerine getirmesi gereken şartlar var mı, her nedense bu kriteri kimse bahse mevzu etmiyor...
Aha buraya yazıyorum:
- Eğer medyaya ilişkin şartları yerine getiremezsek bizi 2050'de bile Avrupa Birliği'ne almazlar...
Önümde, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın bildirisi var (kendisi maalesef ortada pek yok, zaten bizi her gün Avrupa'ya sokup çıkaran keskin kalemlere göre öyle bir 'kriter' de yok) ve aynen şöyle diyor:
- Avrupa Birliği'nin Kopenhag Zirvesi'nde, Türkiye'nin 'gerekli kriterleri' yerine getirmesi halinde Aralık 2004'te tam üyelik müzakerelerine başlamasının değerlendirilmesi kararı alınırken, Türk medyası hakkındaki raporlarda, tam üyelik için aranan kriterler arasında çalışanların sendikal hakları da gündeme getirildi...
Hadi bakalım buyrun!..
Üstelik devam ediyor:
- Basın özgürlüğü üzerindeki diğer bir kısıtlama medya sahipliğinin yoğunlaşmış biçimidir. TGS, holding medyasının (adres belli), hassas konularda, haberin yazılışı ve veriliş biçimini sınırlandırdığını söylemektedir... Böylesine mevcut medya tablosunu yasayla düzeltmeye çalışmak, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği başvurusunun desteğiyle ürettiği taahhütleri karşılayabilmesi için yetersizdir (zaten yasa çıkarsalar da RTÜK yasası falan çıkarıyorlar). Hükümetlerin, basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü ve temel insan haklarını güçlendirmek için Anayasa ve yasalarda yaptığı değişikler de dahil, şimdiye kadar aldığı önlemler yetersizdir...
İnsan, 'Avrupa'ya giriyoruz, yollar açıldı, bu büyük bir başarıdır' diye yazıp çizenlerin acaba 'bu yoğunlaşmış biçim' nedeniyle mi böyle yapmak zorunda kaldıklarını düşünmeden edemiyor ama hemen de düzeltiyor:
- Yok yok bu kadar da olmaz, olamaz...
Bu sendikanın, bu medyadan nasıl ayrı düştüğü, ayrı bir konu, 'iyi' diyeni var, 'kötü' diyeni... Kayıtlar ortada.
Ancak bizi ilgilendiren işin 'düşünce çeşitliliği' kısmı... Mesela, 'Denktaş, Kıbrıs'ı Avrupalı yapmıyor' bir görüş...
Farklı düşünenler de var ama; her nedense onları star dışında pek göremiyoruz, okuyamıyoruz...
Ne tesadüf değil mi?
'İslam demokratı' kavramsal bir saçmalıktır diyenleri de...
'Kuran'da reform olmaz' diyenleri de...
'Bu ekonomi ve milli gelir düzeyi ile Avrupa bizi almaz' diyenleri de...
'Durun bakalım, Irak'a nasıl giriyoruz' diyenleri de...
'IMF iyi şeyler yapmadı, iyi olmadı' diyenleri de...
Savul bir yana ey Avrupa, Türkiye geliyor!.
İslam demokrasisi ile geliyor. Kıbrıs'ı Kıbrıslılar'a veriyor, MGK'yı hallediyor, Irak'a giriyor, NAFTA'ya balıklama atlıyor, ulusal devletleri parça parça ederek, Avrupalılığa katkıda bulunarak, çok hukuklu, kiminin başı açık, kiminin örtülü melez senteziyle geliyor... Medeniyetler çatışmıyor, buluşuyor. Yeni medeniyet sahibi olduk ya!..
Ama, birkaç kusuru var ki; o kadarı kadı kızında dahi olur!..
RTÜK'ü var, basın özgürlüğü yok... Hortumcusu var, gelir adaleti yok... Dokunulmazlığı var, vekili yok...
Üniversitesi var, konuşabileni yok... Şarkıcısı var, bir şey söyleyeni yok...
Enseyi karartmayın, 2013'te giriyoruz... O zamana kalırsa bile, merak etmeyin, Avrupa (bizi hep seven) bizi sopayla da olsa adam edecek, döve döve Avrupa'ya sokacak!..
Bu RTÜK'ü de, basın özgürlüğü işini de o arada halledecek...
Your sincerely vesselam!..
(Ümit Aslanbay/ Star)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:56