ANKARA - Diyanet İşleri Başkanlığı''ndan yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''''Başkanlığımız, cemevlerini de özgün, kültürel ve mistik kimliği ve misyonu bulunan ve korunması gereken bir zenginlik olarak görmektedir. Ancak böyle bir bakış açısı cemevlerini caminin alternatifi ve muadili bir ibadethane olarak görmeyi haklı kılmaz. Cemevlerinin camilerin muadili bir ibadethane olup olmadığı meselesi, Aleviliğin İslam''dan ayrı, başlı başına bir din olup olmadığıyla ilgili bir meseledir. İslam dininin ibadethanesi camidir. Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın Kur''an''dan başka bir kutsal kitabı ve Hz. Muhammed''den gayri bir peygamberi olmadığı için Alevilik, ayrıntıda nasıl tanımlanırsa tanımlansın, İslam içi bir inanç ve dini anlayıştır. Alevilik-Bektaşilik öğretisinin kurucu ve saygın şahsiyetlerinin yazılı eserlerinde, nefeslerinde ve şiirlerinde bu böyle ifade edildiği gibi tarihsel realite de bunu göstermektedir. Alevi vatandaşlarımızın kahir ekseriyetinin düşüncesi de böyledir. Bu nedenle cemevleri, İslam''ın on dört asırlık teori ve pratiğinde hiçbir zaman camilerin alternatifi ve muadili olmamıştır. Çünkü cami, belli bir mezhebin, namaz kılanların ve camiye gelenlerin değil, mezhebi, meşrebi, tarikat ve inanç grubu, dini pratiği ne olursa olsun bütün Müslümanların ortak mabedidir. Bu konuda bugüne kadar herhangi bir tereddüt ve şüphe ortaya çıkmamıştır. Bir dinin mabediyle o dine dair ilmi, ahlaki, kültürel ve benzeri faaliyetlerin gerçekleştirildiği mekanları birbirine karıştırmamak gerekir. Alevilik, İslam kültürünün bütününden ayrışan değil, onu tamamlayan bir unsurudur. ''''
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:01