KAYNAK : Haber Vitrini
DURSUN EKER
İSTANBUL- Türkiye, bitki örtüsü açısından, ılıman iklim kuşağında yer alan en zengin ülkelerden biri olarak nitelendiriliyor. Ülkede bugüne dek tespit edilebilen bitki türü sayısı 9 bin 500 olarak ifade ediliyor. Bunun üç binden fazlasının ise sadece Türkiye'ye has tür olduğu bildiriliyor. Oysa, tüm Avrupa kıtası florasının toplam 12 bin türden ibaret olduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre, memeliler ve deniz canlıları açısından da durum aynı. Nesli dünyada tükenmeye yüz tutmuş Akdeniz Foku'nun Akdeniz'deki en büyük popülasyonu Türkiye kıyılarında....
Türkiye'nin dağlarında 20. yüzyılda 'Anadolu kaplanı' yaşadığını söyleyen uzmanlar, az sayıda 'Anadolu parsı'nın belki hala ücra köşelerde yaşadığını vurguluyor. Uzmanlar, Türkiye ovaları, dağları ve ormanlarının, 'kurt, boz ayı, yaban domuzu, tilki, çakal, geyik, dağ keçisi' gibi daha yaygın memeli türlerinin çok önemli popülasyonlarını barındırdığını kaydediyor.
ANADOLU'DA 450 KUŞ TÜRÜ
Uzmanlara göre, bu genel flora ve fauna tablosunda Türkiye'yi en vazgeçilmez kılan canlı grubu ise kuşlar... Ülkenin dağları, ormanları, kıyıları, stepleri, tarım alanları ve sulak alanları, Batı Palearktik'te kaydedilen toplam kuş türlerinin yaklaşık yüzde 75'ine karşılık gelen 450'ye yakın türe ev sahipliği yapıyor. Üstelik bunların 23'ü, nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan çok nadir türler. İlkbaharda Afrika-Avrupa yönünde, sonbaharda ise ters yönde gerçekleşen büyük göçlere katılan milyonlarca kuşun büyük bölümü, Anadolu toprakları üstünden uçuyor. Çünkü Anadolu, kuşlar için denizler üzerindeki büyük bir köprü konumunda. Bu göç, özellikle İstanbul ve Çanakkale boğazlarında ve Doğu Karadeniz vadilerinde yoğunlaşıyor.
İSTANBUL'DA 'GÖÇ İZLEME' KEYFİ
İstanbul gibi büyük bir şehirde göğe bakıldığında, dakikalar boyu sürebilecek ve on binlerce leylek veya kartalın gerçekleştirdiği göçe şahit olunabileceğini ifade eden uzmanlar, bu tecrübeyi yaşamak için en uygun zamanı, nisan-mayıs ve ağustos-eylül ayları olarak açıklıyor. Uzmanlar, özellikle, Çamlıca ve Sarıyer tepelerinin, insanı kuşlara daha çok yakınlaştıran çekici noktalar olduğunu bildiriyor.
'TEPELİ PELİKANLAR'A PLATFORM
Balıkesir'in Bandırma İlçesi yakınlarındaki Türkiye'nin ilk milli parklarından Kuşcenneti Milli Parkı'nın, Kuş Gölü (diğer adıyla Manyas Gölü) kıyısında küçük bir söğüt ormanından ibaret olduğuna dikkat çeken uzmanlar, ancak bu küçücük alanda yaşayan kuşların sayısının şaşılacak derecede yüksek olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, söğütlüklerde yuva yapan büyük kuş türlerini, 'kaşıkçı, alaca balıkçıl, gece balıkçılı, küçük ak balıkçıl, gri balıkçıl, çeltikçi, karabatak ve küçük karabatak' olarak sıralıyor. Uzmanlar, nesli dünya çapında tehlike altında olan 'tepeli pelikanların', bu alanda insan eliyle yerleştirilmiş platformlarda yuva yaptığını vurguluyor.
Ege kıyılarında ise özellikle iki deltanın büyük dikkat çektiğini ifade eden uzmanlar, İzmir'in sadece 25 kilometre kuzeybatısında körfez girişinde yer alan İzmir Kuşcenneti (diğer adları Gediz Deltası veya Çamaltı Tuzlası)'nin, barındırdığı flamingo kolonileri ile ünlü olduğunu belirtiyor.
EN ÇOK KUŞ TÜRÜ GÖKSU DELTASI'NDA
İzmir'in daha güneyindeki Büyük Menderes Deltası'nın, Ege Bölgesi'nin en büyük ve kuşlar açısından en önemli deltası olduğunu söyleyen uzmanlar, Akdeniz kıyısındaki Göksu Deltası'nın da bugüne dek Türkiye'de en çok kuş türünün görüldüğü alan olduğunu bildiriyor. Uzmanlar, yapılan gözlemlerde 331 kuş türünün belirlendiğini kaydediyor. Bu eşi az bulunur zenginlikteki deltanın, yılın her döneminde farklı ve ilginç kuşlara ev sahipliği yaptığını anlatan uzmanlar, 'Ak kuyruklu kartal, şah kartal, büyük orman kartalı' gibi nadir ve çok büyük yırtıcı kuşların, kış aylarında turnalar ve farklı türlerden on binlerce ördekle birlikte deltayı mesken tutttuğunu ifade ediyor. Uzmanların belirttiğine göre, üreme zamanında ise deltada yuva yapan 'dikkuyruk, yaz ördeği ve saz horozu', burayı dünya çapında dikkat çeken bir sulak alan yapmaya yetiyor.
BURDUR GÖLÜ'NDE 'DİKKUYRUK'
İrili ufaklı çok sayıda gölün bir arada bulunduğu Göller Bölgesi'nin, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin ortasında yer aldığını hatırlatan uzmanlar, burada, Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su gölleri olan Eğirdir ve Beyşehir'in yanı sıra, sodalı ve tuzlu Burdur ve Acıgöl'ün de bulunduğunu bildiriyor. Bu sulak alanların, özellikle kış aylarında barındırdıkları yüzbinlerce ördekle dikkat çektiğini ifade eden uzmanlar, bunlardan en önemlisinin 'dikkuyruk' olduğunu söylüyor. Uzmanlara göre, Burdur Gölü, bazı yıllarda kışın tek başına, bu kuşun dünya popülasyonunun yüzde 70'ine yakınını barındırıyor.
TUZ GÖLÜ'NDE 'FLAMİNGO'
İç Anadolu'nun en çukur yerinde kalan, denizden arta kalan son parça olarak nitelendirilebilecek Tuz Gölü'nün, dünyanın en tuzlu göllerinden biri olduğunu vurgulayan uzmanlar, bu özelliği sebebiyle gölün, çok büyük sayıda flamingoya ev sahipliği yaptığını kaydediyor.
Uzmanlar, yemyeşil ormanlarla kaplı sarp dağları ile meşhur Doğu Karadeniz'deki dağların da, ıssız ve kuytu köşelerinin, huş tavuğu ve ürkeklik gibi nadir türlere ev sahipliği yaptığını belirtiyor.
Güneydoğu Anadolu'da da, nesli dünya ölçeğinde tehlike altındaki 'boz kirazkuşu, doğu kirazkuşu, boz alamecek, çöl serçesi, büyük kaya sıvacıkuşu, dağ mukallidi' gibi ötücülere rastlanabildiği kaydediliyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:30