Ekonomi
  • 29.1.2013 10:37

Enflasyon rakamları açıklandı

ANKARA - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2012 yılı sonunda toplam kredilerin büyüme oranının, orta vade için referans alınan yüzde 15 seviyesinin sınırlı ölçüde üzerinde, yüzde 16 civarında gerçekleştiğini belirterek, ''Önümüzdeki dönemde kredilerin daha da ivmelenmesi riski bulunuyor. Nitekim sermaye akımlarındaki hızlanma, faiz oranlarındaki düşüş ve kredi koşullarındaki iyileşme ile finansal koşullar endeksinin artmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu görünüm, önümüzdeki dönemde makrofinansal risklere dair temkinli duruşun korunmasını gerektiriyor'' dedi.
      Başçı, Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası'nda düzenlediği basın toplantısında, 2012 yılının son çeyreğinin, risk iştahındaki artış eğiliminin belirginleştiği bir dönem olduğunu söyledi.
      Avro Bölgesi'ndeki sorunların çözümüne yönelik atılan somut adımların yanı sıra ABD ve Çin ekonomisine dair olumlu haberlerin, risk algılamasındaki iyileşmeyi destekleyen başlıca gelişmeler olduğunu dile getiren Başçı, öte yandan, gelişmiş ülkelerdeki büyüme görünümünün halen zayıf seyrini koruması nedeniyle miktarsal genişleme politikalarına devam edildiğini ifade etti.
      Küresel ölçekte parasal genişlemenin sürmesinin, risk iştahındaki artışla beraber, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarında hızlanmaya neden olduğuna işaret eden Başçı, ''Tüm bu gelişmelerin, esnek bir politika çerçevesine sahip olmanın önemini bir kez daha ortaya koyduğunu düşünüyoruz'' dedi.
      Başçı, olağanüstü bir küresel konjonktürden geçilen bu dönemde, Merkez Bankası'nın tasarladığı politika çerçevesinin, küresel şokların yurt içine olumsuz etkilerin sınırlanmasına büyük katkı yaptığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
      ''Özellikle 2012 yılı, uygulanan politikaların etkilerinin görülmesi açısından önemli bir yıl oldu. Cari işlemler dengesindeki iyileşmeler sürerken, net ihracatın büyümeye katkısı belirgin şekilde arttı. Özellikle bu dönemde hem ihracatın hem de ithalatın büyümeye pozitif katkı verdiğini vurgulamak istiyorum. 2012 yılı sadece makrofinansal risklerin dengelenmesi anlamında değil, aynı zamanda finansal istikrar ve fiyat istikrarı konusunda da önemli kazanımların elde edildiği bir dönem oldu. Yıl boyunca enflasyon aşağı yönlü bir eğilim sergileyerek, bir önceki yıla göre 4,3 puan geriledi. Orta vadeli enflasyon beklentileri, uzun bir aradan sonra ilk defa belirgin bir iyileşme sergiledi.''
     
     -''Piyasa faizlerinin koridorun alt sınırına yakın seyretmesini sağladık''-
     
     Enflasyonda ve dengelenme sürecinde arzu edilen sonuçların alınmaya başlanmasıyla 2012 yılının ortalarından itibaren para politikasını kademeli olarak daha destekleyici bir konuma getirdiklerini aktaran Başçı, Eylül ayından itibaren risk iştahındaki iyileşme ve rezerv opsiyonu mekanizmasının daha etkili bir şekilde devreye girmesiyle faiz koridorunun üst sınırını kademeli olarak indirdiklerini ve piyasaya verilen likiditeyi artırarak, piyasa faizlerinin koridorun alt sınırına yakın seyretmesini sağladıklarını bildirdi.
      Erdem Başçı, yılın sonuna doğru ise küresel risk iştahındaki artışın belirginleşmesi ve Türkiye'ye yönelik risk algılamalarındaki göreli iyileşme nedeniyle sermaye girişlerinin hızlandığını hatırlatarak, bu gelişmelere paralel olarak kredilerde öngörülenin ötesinde bir artış eğiliminin yaşandığını ve Türk Lirası üzerindeki değerlenme baskısının güçlendiğini söyledi.
      Söz konusu risklerin büyük ölçüde gerçekleşmesi üzerine öngördükleri stratejiyi ortaya koymaya başladıklarını ve bu anlamda attıkları adımları anlatan Başçı, ''Aldığımız tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini dikkatle takip ederek, Türk Lirası fonlama miktarını gerektiğinde aşağı ya da yukarı yönlü ayarlayabileceğimizi tekrar vurgulamak istiyorum'' diye konuştu.
     
     -''Piyasa faizlerinde belirgin düşüş yaşandı''-
    
     Risk iştahındaki artış ve uygulanan likidite politikalarına bağlı olarak, 2012'nin son çeyreğinde piyasa faizlerinde belirgin düşüşlerin yaşandığını belirten Başçı, ''Nominal faizlerdeki düşüşün, enflasyon beklentilerindeki azalışa kıyasla daha belirgin olması nedeniyle yılın son aylarında reel faizlerde de kayda değer bir düşüş gözlendi. Yakın dönemdeki sınırlı artışa rağmen, reel faizlerin, tarihsel olarak düşük seviyelerini koruduğunu görüyoruz'' dedi.
      Başçı, yurt dışı finansman koşullarındaki rahatlamanın ve uyguladıkları likidite politikasının etkisiyle, kredi faiz oranlarındaki düşüşün, yılın son çeyreğinde de sürdüğünü ifade etti.
      Yaşanan gelişmeler sonucunda, yılın son çeyreğinde kredilerin tekrar ivmelenme eğilimine girdiğini belirten Başçı, böylece yıl sonunda toplam kredilerin büyüme oranının, orta vade için referans alınan yüzde 15 seviyesinin sınırlı ölçüde üzerinde, yüzde 16 civarında gerçekleştiğini söyledi. Başçı, ''Önümüzdeki dönemde kredilerin daha da ivmelenmesi riski bulunuyor. Nitekim sermaye akımlarındaki hızlanma, faiz oranlarındaki düşüş ve kredi koşullarındaki iyileşme ile finansal koşullar endeksinin artmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu görünüm, önümüzdeki dönemde makrofinansal risklere dair temkinli duruşun korunmasını gerektiriyor'' diye konuştu.
     
     -''Tüketici fiyatları, tahminlerimizin de ötesinde düşüş gösterdi''-
    
     Tüketici fiyatlarının, 2012'nin son çeyreğinde tahminlerinin de ötesinde bir düşüş gösterdiğini dile getiren Başçı, yıl sonu enflasyonun öngörülenden düşük gerçekleşmesinde, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmelerin belirleyici olduğunu bildirdi.
      Başçı, çekirdek enflasyon göstergelerinin ise büyük ölçüde beklentileriyle uyumlu gerçekleştiğini söyledi. 

2013 tahmini

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun 2013 yılı sonunda, orta noktası yüzde 5,3 olmak üzere yüzde 3,9 ile yüzde 6,7 aralığında gerçekleşeceğini, çekirdek enflasyon göstergelerinin ise kısa vadede olumlu seyrini korumasını ve 2013 sonu itibarıyla yüzde 5'in altında kalmasını beklediklerini bildirdi.
      Başçı, Enflasyon Raporu'nu açıklamak amacıyla Merkez Bankası'nda düzenlediği basın toplantısında, 2012 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin milli gelir verilerinin yurt içi talep koşullarının özel yatırım talebi kaynaklı olarak zayıf seyrini koruduğuna işaret ettiğini belirtti. Özel tüketimin uzun süreden beri ilk defa artış göstermesinin yurt içi nihai talepteki yavaşlamayı sınırlamasına karşın, talep koşullarının Ekim Enflasyon Raporu döneminde sunulan öngörülere kıyasla bir miktar daha zayıf seyrettiğini ifade eden Başçı, yılın son çeyreğine dair verilerin ise tüketim ve yatırım talebinde öngörüldüğü şekilde ılımlı bir artış eğilimine işaret ettiğini bildirdi. Bu doğrultuda, 2012 yılının ikinci yarısına dair çıktı açığı tahminlerinin bir önceki rapora kıyasla sınırlı oranda aşağı yönlü güncellendiğine dikkati çeken Başçı, şöyle devam etti:
      ''Öte yandan, son dönemde artan sermaye akımlarının finansal koşullar üzerindeki genişletici etkisinin desteğiyle 2013 yılının ilk yarısında yurt içi nihai talebin beklenenden daha hızlı bir artış gösterebileceği tahmin edilmektedir. Sipariş göstergeleri, krediler ve diğer öncü endeksler de bu görünümü desteklemektedir. Bu doğrultuda, tahminler üretilirken 2013 yılının ilk yarısında iç talebin bir önceki rapor dönemine göre daha güçlü olduğu bir görünüm esas alınmıştır. Dış talep ise zayıf seyrini korumuştur. Bu dönemde küresel büyümeye ilişkin tahminlerde önemli bir farklılaşma gözlenmemiş, dolayısıyla ihracat ağırlıklı küresel büyüme endeksinde belirgin bir güncelleme olmamıştır. Bu çerçevede, geçtiğimiz rapordakine benzer şekilde, pazar ve ürün çeşitlenmesinin katkısıyla ihracatın ılımlı olarak artmaya devam ettiği bir görünüm esas alınmıştır.
      Özetle, iç ve dış talep gelişmeleri birlikte değerlendirildiğinde, toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği katkının bir önceki rapora kıyasla 2012 yılının ikinci yarısı için daha fazla, 2013 yılının başlarında ise daha az olduğu bir görünüm esas alınmıştır. Sonuç olarak, enflasyon üzerindeki gecikmeli etkiler dikkate alındığında, çıktı açığındaki güncellemenin 2013 yılı sonu enflasyon tahmini üzerinde belirgin bir etkisi olmamıştır.''
     
     -Enerji, ithalat ve gıda fiyatları-
    
     Ekim Enflasyon Raporu'nun yayımlanmasından itibaren geçen süre zarfında ithalat fiyatlarının görünümünde önemli bir faklılaşma olmadığını belirtti. Yeni raporda, bir önceki rapora kıyasla, 2013 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımlarını sınırlı oranda yukarı yönlü güncellerken, ithalat fiyatları varsayımlarını bir miktar aşağı çektiklerini ifade eden Başçı, bu güncellemelerin 2013 yılı enflasyonu üzerinde kayda değer bir etkisi olmadığını söyledi.
      Öte yandan gıda fiyatlarının yıllık artış oranlarına dair varsayımlarını bir önceki raporda olduğu gibi yüzde 7 olarak koruduklarını anlatan Başçı, ''Diğer bir ifadeyle temkinli bir yaklaşımla işlenmemiş gıda fiyatlarının 2012 yılındaki olumlu seyrinin önümüzdeki dönemde devam etmeyeceğini varsaydık'' dedi.
      Kamu maliyesine dair varsayımları hakkında da bilgi veren Başçı, maliye politikası ve vergi düzenlemelerinde son 3 ayda gözlenen gelişmelerin, Ekim Enflasyon Raporu'ndaki varsayımlarıyla büyük ölçüde uyumlu gerçekleştiğini kaydetti. Ocak ayında tütün ürünlerinde yapılan ayarlamaların enflasyon üzerindeki etkisinin tahmin ettikleri ölçüde olduğuna vurgu yapan Başçı, ayrıca yıl sonu bütçe dengesinin de Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde güncelenen hedefler doğrultusunda gerçekleştiğini ifade etti.
      Orta vadeli tahminlerini üretirken yılın kalanında tütün ve enerji ürünlerine yönelik ek vergi ayarlaması yapılmayacağını varsaydıklarını, öte yandan diğer vergi ayarlamaları ile yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünümü esas aldıklarını dile getiren Başçı, ''Maliye politikasının duruşu için ise her zaman olduğu gibi OVP projeksiyonlarını temel aldık. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde mali disiplinin süreceğini ve yapısal bütçe dengesinde önemli bir değişim olmayacağını varsaydık. Dolayısıyla 2013 yıl sonu enflasyon tahminin de maliye politikasından kaynaklanan bir değişiklik olmadı. Sonuç olarak, bu raporda enflasyon tahminlerine temel oluşturan varsayımlarda önemli bir güncelleme olmadığını ifade edebilirim'' diye konuştu.
     
     -Yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 5,3-

    
     Merkez Bankası Başkanı Başçı, orta vadeli tahminleri değerlendirirken para politikasının veriye bağlı olarak şekillendiği bir çerçevenin benimsendiğini hatırlattı. Bu doğrultuda kredi büyümesinin ve döviz kurlarının istikrarlı seyrettiği, toplam talep artışının ise enflasyon üzerinde baskı oluşturmayacak düzeylerde tutulduğu bir çerçeveyi temel aldıklarını anlatan Başçı, ''Diğer bir ifadeyle yakın dönemde sermaye akımlarında gözlenen hızlanmanın oluşturduğu risklerin dengelendiği bir çerçeve çizmiş bulunuyoruz'' dedi.
      Tahminlerini oluştururken kredilerin yüzde 15 civarında büyüyeceğini ve reel efektif döviz kurunda önemli bir değişim gözlenmeyeceğini varsaydıklarını ifade eden Başçı, bu çerçevede enflasyonun 2013 yılı sonunda orta noktası yüzde 5,3 olmak üzere yüzde 3,9 ile yüzde 6,7 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini bildirdi.
      Başçı, 2014 yıl sonu tahminlerinin ise orta noktası yüzde 4,9 olmak üzere, yüzde 3,1 ile yüzde 6,7 aralığında yer aldığını kaydetti. Orta vadede enflasyonun yüzde 5 hedefi düzeyinde istikrar kazanacağını öngördüklerini belirten Başçı, şunları kaydetti:
      ''Özetle enflasyon görünümünü etkileyen unsurlarda son üç ay içinde belirgin bir değişim olmaması nedeniyle, 2013 yıl sonu tahminimizi yüzde 5,3 olarak koruduk. Enflasyonun, Ocak ayındaki tütün fiyat ayarlamaları nedeniyle sınırlı bir yükseliş gösterdikten sonra tekrar bir düşüş eğilimine girmesini bekliyoruz. Mayıs ve Haziran aylarında enerji fiyatlarındaki baz etkisinden dolayı geçici bir artış görebiliriz ama sonrasında aşağı yönlü eğilimin devam edeceğini ve yıl sonunda enflasyonun yüzde 5,3 düzeyine düşeceğini tahmin ediyoruz. Çekirdek enflasyon göstergelerinin ise kısa vadede olumlu seyrini korumasını ve 2013 sonu itibarıyla yüzde 5'in altında kalmasını bekliyoruz.
      Yıl sonu enflasyon tahminimizde değişiklik olmasa da özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen gelişmeler nedeniyle enflasyon patikasını kısa vade için bir önceki rapora kıyasla aşağı yönlü güncelledik.''
      Başçı, son dönemde sermaye girişlerindeki hızlanması ve kredilerde görülen ivmelenme nedeniyle 2013 yılı ilk çeyreği için çıktı açığı tahminlerini bir önceki rapora kıyasla yukarı yönlü güncellediklerini ancak alınan önlemlerle yılın ikinci yarısından itibaren krediler ve toplam talep büyümesinin Ekim ayında öngörülen patikaya yaklaşacağı bir çerçeveyi esas aldıklarını bildirdi.
      Bu tahminlerin para politikası açısından verdiği ana mesajı Başçı, şöyle özetledi:
      ''2013 yılında, enflasyonun hedefe yakın gerçekleşmesi için temkinli duruşun korunması gerekiyor. Makro finansal risklerin dengelenmesi açısından ise krediler ve döviz kurunda aşırı dalgalanmaya kayıtsız kalınmaması önem taşıyor. Özellikle kredilerin sağlıklı ve makul oranlarda büyümesinin hem finansal istikrarı hem de fiyat istikrarını destekleyeceğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
      Bu temkinli duruşu yansıtmak açısından son dönemde kredilerde öngörülenden yüksek artışa rağmen tahminlerimizi üretirken kredilerin yüzde 15 civarında büyüyeceğini varsaydık. Bu noktada açıklanan her türlü yeni veri ve haberin para politikası duruşunu değiştirmemize neden olabileceğini tekrar hatırlatmak isterim. Dolayısıyla tahminlerimizi oluştururken para politikasının görünümüne ilişkin varsayımlar tarafımızca verilmiş bir taahhüt olarak algılanmamalıdır.'' 

Başçı soruları yanıtladı

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, enflasyon hedeflemesinden vazgeçmenin söz konusu olmadığını bildirdi.
      Başçı, Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası'nda düzenlediği basın toplantısının ardından soruları yanıtladı.
      Bir gazetecinin, ''Enflasyon hedeflemesinden vazgeçilebilir mi-'' şeklindeki sorusu üzerine Başçı, bu konunun yakın zamanda dünyada da tartışma konusu olduğunu ancak gelinen nokta itibariyle enflasyon hedefinden vazgeçemeyeceklerini bildirdi. Düşük bir enflasyon oranına sahip olan bir ülkenin, istikrar için gerekli şartlardan bir tanesini yerine getirmiş olduğunu ifade eden Başçı, fakat istikrar için gereken başka şartların da bulunduğunu söyledi.
      Özellikle finansal istikrar için hızlı kredi büyümesinin son derece önemli bir risk oluşturduğunu ifade eden Başçı, şöyle konuştu:
      ''Eğer sizin elinizde hızlı kredi büyümesine karşı kullanabileceğiniz bazı araçlar varsa ve kredi büyüme hızında bir miktar istikrar sağlayabiliyorsanız, bu istikrar sadece yukarı yönlü risklere karşı değil, aşağı yönlü riskler olduğunda yani krediler haddinden fazla yavaş büyüdüğünde veya büyüyemediğinde, orayı destekleyebilecek elinizde faiz dışında başka araçlar varsa bunun ilave faydaları oluyor. Bir de birden fazla araçla çalışmanın enflasyon açısından da ilave faydaları var. Elimizde ne kadar çok araç varsa ve bunları ne kadar akıllıca istikrara yönelik kullanabilirsek enflasyonu da o kadar iyi tuttururuz. Yani burada ilave araçlar kullanmanın enflasyon hedeflemesine de ilave faydası var. Dolayısıyla burada enflasyon hedeflemesinden vazgeçmek söz konusu değil.''
     
     -Yılın merkez bankası başkanı seçilmesi-
    
     Başçı, The Banker dergisi tarafından yılın merkez bankası başkanı seçilmesi ve ödül almasıyla ilgili olarak da bunun çok fazla abartılmaması gerektiğini kaydetti.
      Bu derginin itibarlı bir dergi olduğunu anlatan Başçı, ''Fakat burada bizim için önemli olan şunu başarabilmek; Türkiye için düşük enflasyon, büyümeye de dış dengeye de fayda sağlayacak. Dolayısıyla biz enflasyonu yüzde 5'e getirebilirsek, bunun sonucunda da kendiliğinden büyümenin yüzde 5'e doğru hızlandığını görürsek, cari dengenin de yüzde 5 seviyelerine doğru indiğini görürsek ki 3 tane 5 oluyor dikkat ederseniz. 5 enflasyon, 5 cari denge, 5 de büyüme. Bu 3 çarpı 5'i görürsek o zaman ben memnuniyetle vatandaşlarımızdan tebrikleri kabul edebilirim'' diye konuştu.
     
     -Düşük tasarruf oranlarıyla ilgili ne yapılabilir--

    
     Başçı, bir başka soruyu yanıtlarken de düşük tasarruf oranlarıyla ilgili olarak neler yapılabileceğine değindi. Bununla ilgli yapısal önlemlerden önemli bir tanesinin alındığını, bunun da bireysel emeklilik sistemi olduğunu vurguladı. Bireysel emeklilik sisteminin tasarrufları artırıp artırmayacağını önümüzdeki süreçte göreceklerini anlatan Başçı, şöyle devam etti:
      ''Fakat oldukça bonkör bir devlet desteği var. Bu, vatandaşlarımıza sabrı öğretmeye çalışıyor. Orada bir sınır da olduğu için dolayısıyla düşük gelir gruplarının avantajına. Eğer düşük gelir grupları tasarruf ederlerse onlara daha büyük bir imkan sağlayacak. Dolayısıyla gelir ve servet dağılımı açısından da iyi düşünülmüş bir paket. Fakat bu yeter mi hep birlikte göreceğiz. Singapur örneği çok ilginç, 1970'li yıllarda şöyle bir düzenlemeye geçiyorlar, deniyor ki bütün maaşlardan bütün ücretlerden yüzde 40'ını kesiyoruz ve bunu bireysel emeklilik sistemine yönlendiriyoruz ve şirketler bunu yönetecekler. Bunu yaptıktan sonra Singapur hızla büyümeye başlıyor ve istikrarlı bir şekilde cari fazla vererek büyümeye başlıyor. Bu, tasarrufların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
      Vatandaşlarımıza da biraz finansal eğitim kanalıyla belki sabrın öğretilmesi, sabrın iyi bir şey olduğunun öğretilmesi, harcamaların daha zamana yayılması, yarına değer verilmesinin söz konusu olması ve bununla ilgili bir faaliyetin de bulunması faydalı olur diye düşünüyoruz.''

Krediler

Erdem Başçı, kredilerle ilgili büyük ölçüde amaçlarına ulaştıklarını belirterek, kredi artış hızını makro ihtiyati önlemler kullanarak kademeli şekilde yüzde 15'e kadar düşürmeyi başardıklarını anlattı. Şu anda sürdürülebilir, sağlıklı kredi büyüme hızlarından çok uzak olmadıklarını ifade eden Başçı, ''Dolayısıyla ocak ve aralık aylarında attığımız zorunlu karşılıklara ilişkin ölçülü, çok küçük adımlar şu aşamada yeterli görünüyor. Fakat bunu tabi izleyeceğiz, yıl sonunda yüzde 15'e olabildiğince yakın olması için tedbirler almaya çalışacağız'' diye konuştu.
      Bunun çok katı bir hedef olarak düşünülmemesi gerektiğini anlatan Başçı, yıl sonunda kredilerin yüzde 15'e ne kadar yakın gerçekleşirse, enflasyonun yüzde 5'e o kadar yakın olacağını, cari işlemler dengesinin de daha olumlu bir noktaya geleceğini söyledi. Kredi artış hızının oldukça güçlü olduğunu belirten Başçı, bunun sürdürülebilir olması ve aşırıya kaçmaması gerektiğini kaydetti.
      Merkez Bankası Başkanı Başçı, bir başka soruyu yanıtlarken de piyasada enflasyon belirsizliğinin olabildiğince az olmasının işlerini iyi yaptıklarının göstergesi olduğunu bildirerek, ''Toplumdaki enflasyon beklentileri yüzde 5'e ne kadar yaklaşırsa, bundan sonraki ücret ve fiyat belirlemeleri, uzun vadeli kontratlardaki, kira kontratlarındaki fiyat belirlemeleri o kadar sağlıklı olacak ve o anlamda bizim işimizi de kolaylaştıracak diye düşünüyoruz'' ifadesini kullandı.
     
     -Kredi derecelendirme kuruluşları-
    
     Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili soruya da Başçı, bu kuruluşların son dönemde çok fazla konuşulduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
      ''Biraz da haddinden fazla konuşuluyor diye düşünüyorum. Çünkü bunların önemi giderek kademeli bir şekilde azalıyor. Dünyada böyle bir trend var. Artık reytinglerin eskisi kadar önemi kalmadı diye düşünebiliriz. Burada mesela biz bu söylemi devam ettirdiğimiz için bu tür açıklamalar zaman zaman geliyor ve bir takım piyasa etkisi de zaman zaman olabiliyor. Dikkat ederseniz döviz piyasasında bile kısa vadeli faizlerde bile çok büyük bir etki yapmıyor. O, bizim Merkez Bankası'nın duruşunun o kadar da çok reytinglerin bağlı olmadığı şeklinde anlaşılabilir. Piyasa oyuncuları da bu kadar çok ehemmiyet vermezlerse bunlara daha sağlıklı fiyatlamalar oluşabilecektir.''
      Tütünle ilgili daha sık ve enflasyon gelişmeleriyle uyumlu fiyat ayarlamalarının yapılacağını hatırlatan Başçı, bunu desteklediklerini, enerjiyle ilgili olarak da vaktinde, ihtiyaç hasıl olduğunda fiyat ayarlamalarının yapılması halinde ileride büyük bir ayarlama ihtiyacı azalacağı için enflasyon üzerindeki dalgalanmaların da çok fazla olmayacağını söyledi.
      Bu gazetecinin, ''Bu yıl hedef bağlamında en önemli risk nedir-'' şeklindeki sorusu üzerine Başçı, bu konuda aşağı yukarı bir konsensüs bulunduğunu, finansal piyasalardaki belirsizliğin son derece düşük olacağını, asıl risk unsurlarının politika belirsizlikleri ile ilgili olduğunu söyledi.
     
     -Döviz kurları-
    
     Başçı, döviz kurlarıyla ilgili olarak da bu konudaki dalgalanmaları sıfıra indirmelerinin, döviz kuru rejimini değiştirmek anlamına geleceğini, bunu yapmadıklarını, piyasa koşulları içerisinde arz-talep koşularıyla döviz kurlarının belirlendiğini anlattı.
      TL'nin şu anda cari açık veren ülkeler arasında en düşük döviz kuru oynaklığına sahip para birimi olduğunu belirten Başçı, ''Aşağı yukarı yıllık bazda bu enflasyon farklarından kaynaklanan 1,5-2 puanlık bir reel kur endeksinde trend olması normal diye düşünüyoruz'' şeklinde konuştu. 

 

Güncellenme Tarihi : 21.3.2016 12:01

İLGİLİ HABERLER