ENGİN ARDIÇ MİLLİYET, RADİKAL VE CUMHURİYET GAZETESİ İÇİN NE DEDİ?
SosyallerSosyaller
Milliyet Gazetesi’ni gazete gibi değil, mizah dergisi gibi okuyacaksınız. O zaman sinirlenmez, tam tersine eğlenirsiniz.
Örneğin Hasan Pulur ustamızın kimbilir kaç bininci kere Tevfik Fikret’in ‘yiyin efendiler yiyin’ şiirini zikrettiğini görünce kızmayacaksınız, size yazıktır.
Bir de Cumhuriyet Gazetesi vardır tabii, otoriter rejim sever.
Haa bakın, Radikal Gazetesi de azıcık sol tadında ama daha bir uçuk kaçık okura seslenir; zart zurt meraklısı değil, biraz ‘cool’, biraz ‘kıl’ aydınlara. Aykırı ve uyumsuz olacaksınız, eşcinsel, Hristiyan, ya da Kürt ayrılıkçısına sıcak bakan falan, tam size göredir. Her hal-ü karda ‘Yunan hayranı’ olmanız da önşarttır. Rakı değil, uzo içeceksiniz ve tatillerinizi Bodrum’da geçireceksiniz.
Bunlara kabaca ‘sol basın’ deniyor. Çünkü birisi zamanında öyle demiş, birçok kişi de bunu anlayıp dinlemeden kabul etmiştir.
Kiminin derdi askere yağ çekmek, kiminin derdi emekli memurun cebindeki iki yüz elli bin lirayı almak, kiminin derdi sarkık bıyıklı ve kavruk Anadolu çocuklarına gaz vermek, kiminin derdi barlarda tepişen sarhoş entel tayfasını oyalamak, hiçbirinin derdi çalışanın derdine çözüm aramak değil; ama sol oldukları söylenmiş bir kere. Yiyen de yemiş.
Örneğin ben bunların ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurtarma çalışmalarını’ da büyük bir ilgi ve keyifle izliyorum. Size de tavsiye ederim, pardon, salık veririm.
Elbette futbolcu Beckham’ın karısı Victoria’yla olan kavgalarını izlemekten iyidir ama, ne yazık ki sonuç alınamıyor.
Hemen hepsi Baykal’a karşı ama onu çok da kızdırmamak için üzerine fazla da gidemiyorlar. Dolambaçlı yollar arıyorlar.
Kimisi Baykal giderse partinin kurtulacağını sanıyor. Kimisi de bunun yeterli olmadığının farkında, fakat lider de uyduramıyor program da. Çünkü hem partide ‘ikinci bir isim’ yok, hem de politika.
Kimisi partiyi sağa çekmeye çalışıyor, çağdaşlık bunu gerektiriyormuş. ‘Anadolu solu’ adı altında, olmayan bir felsefe uydurursak, hele Alevi cemaatini de azıcık gıdıklarsak Ali Veli diye, iş tamamdır.
Kimisi partiyi sola çekmeye çalışıyor ama bu solun ne olduğunu, ne olacağını bir türlü bilemiyor.
Bir nedenle partinin dışına düşmüş ve bir şekilde ona yeniden eklemlenmeye çalışan bazı zavallılar da iri iri atıyorlar, ama yazdıklarının içi bomboş. Çözüm üretiyorlar, ortada çözüm yok.
Kemal Derviş’i partinin başına geçirmeye çalışanlar bile var yahu...
Asıl hokkabazlar da mebus maaşlarını ve harcırahlarını cebellezi edip günlerini gün etmeye bakıyorlar.
Bu arada, sözünü ettiğim sol olduğu ileri sürülen basın, ‘diğer sol olduğu ileri sürülen partileri’ de hepten küstürmemeye çalışıyor. Öyle ya, onları tutanlar da müşteri... Örneğin Ecevit’in kendi yerine tayin ettiği veliaht adayı ‘iktidara yürüyeceğim’ şeklinde demeç verince bunu ciddi ciddi yazıyorlar ama aralarında ‘ufak at da civcivler de yesin’ diyebilecek hiçbir babayiğit yok.
Tabii bu arada iyi kötü komünistleri de kollamak gerekiyor ki satış rakamlarında oynama olmasın. ‘68’ ve ‘78’ kuşaklarına ara sıra gaz verecek diziler miziler yayınlamakta da fayda var.
Kaç kere denenmiş şaşmaz formül de bellidir: Ya Nazım Hikmet dizisi yapacaksınız, ya da Deniz Gezmiş. Değişiklik olsun diye, ara sıra Ege veYunan ‘nostaljisi’ de iş yapar. Çok sıkışırsanız sırada Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin tefrikaları da vardır.
Ben de dedim ya, komedi filmi gibi seyredeceksiniz, üzülmez, çok eğlenirsiniz.
Ne CHP, ne başka bir ‘sol tadında’ parti, ne sosyalistler ne komünistler, Türkiye’de hiçbir dönemde ve hiçbir şekilde iktidara gelemezler ve gelemeyeceklerdir.
Ama siyaset dükkanında çeşit ve renk olarak bulunmalarında fayda vardır tabii, kefere dışarıdan bakınca bizde demokrasi olduğunu düşünür.
Gazetelerin de müşteri tutmaları şarttır: Ya ‘ordu sol darbe yapacak’ diye umutla bekleyen ahmaklar, ya ‘devrim olacak’ diye umutla bekleyen zavallı kavruk kasaba aydınları, ki bunlar gazetelerini otobüste trende ‘bir bayrak gibi’ açarlar... Böylece faşistlerden sıkı sopa da yerlerdi eskiden.
Ya da, mektuplarını ‘eser-i cedit kağıdına’ yazan ve ‘frenk gömleğini’ giyip İsmet Paşa’nın mezardan çıkmasını ve ellerinden tutmasını, onlara eskisi gibi Sümerbank patiskası dağıtmasını bekleyen iyice yaşlı zavallılar...
Gülün dedim ama ben gene de üzülüyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:26