Ortalık karışacak. Böyle değişim dönemlerinde hep olduğu gibi karışıklık en fazla medyada kendini belli edecek.
Dünya Gazete Sahipleri Birliği (WAN) toplantısı sırasında sıkça görüştüğüm önemli bir gazetenin yönetmeni, "Merak etme, bizde de kelleler düşecek kardeşim" demişti bana... O günün yaklaştığını hisseder gibiyim...
Bugün ben aradan çıkacağım ve şu sıralarda çok satan gazetelerde yayımlanan bir dizi haber ve yazıdan bölümler aktaracağım. Aktardıklarımı okuduğunuzda, bakalım, siz de benim hissettiklerimi hissedecek misiniz?
Önce dünkü Sabah'tan bir 'NOT':
"Hürriyet gazetesinde dün SABAH'a yönelik bir iftira daha vardı. Daha önceki iftirasını ispatlayamayan, bunun hesabını yargı önünde verecek olan tetikçi, dün her zaman olduğu gibi 'ismini vermediği' kaynaklara dayanarak saçmalamıştı.
"Öncelikle şunun altını çizeyim, biz SABAH çalışanlarının işverenle ilişkisi Hürriyet gazetesinde olduğu gibi değildir. Biz Turgay Ciner'in diğer işleriyle ilgilenmeyiz. Tetikçinin yazısı üzerine HAVAŞ'ı aradım ve yetkililerden şirketin yılbaşında piyasaya bilet satma işinden çekildiğini öğrendim. Yani, Olimpiyat Komitesi HAVAŞ'tan bilet alma işini bırakmamış, HAVAŞ kârlı bulmadığı bu alandan kendisi çekilmiş.
"Eğer birileri, olmayan böyle bir bağı kurmaya çalışıyor ve bu iddiasını kanıtlayamıyorsa, o kişinin şeref ve haysiyetini sorgularım. / Şeref ve haysiyetine birazcık düşkün olan biri, bu iddiasının arkasında durur. / Aydın Doğan'a tavsiyem, tetikçilerini daha iyi eğitip daha akıllı atış yapmalarını sağlaması. Her geçen gün biraz daha rezil oluyorlar.
"Hürriyetçiler'e bir de sorum var, Cıngıllıoğlu'nu niye bu kadar seviyor, üzerine toz kondurmamaya çalışıyorsunuz? Yoksa birileri ona banka pazarlamaya mı çalışıyor ne?"
Bu 'NOT' bir gün önce Hürriyet'te çıkan bir değiniye cevap olarak yazılmış. Onu da okuyalım:
"Basın böyle kullanılır mı? / SABAH Gazetesi son günlerde Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'ne takmış durumda. İstanbul Olimpiyatları için bugüne kadar yapılmış yatırımları çöpe atılmış gibi gösteriyorlar. / Oysa bu sayede İstanbul tesisi zengini oldu, bu sayede binlerce sporcu yetiştirecek olanaklara kavuştu. / Eskiden yokluğundan yakındığımız pek çok spor altyapı olanaklarına kavuştuk ve meyvelerini önümüzdeki yıllarda bol bol yiyeceğiz. / "Ben Sabah Gazetesi'nin bunu nasıl görmediğini anlayamıyordum. / Ancak geçen gün yaptığım bir sohbet, işin 'farklı boyutları' olabileceğini ortaya koydu. / Hafta sonunda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) yöneticilerinden biriyle karşılaştım. / 'Niye bu yayınlara bir cevap vermiyorsunuz?' dedim. 'Cevap versek bir şey değişmez' dedi. Çünkü TMOK'a göre, yayınların nedeni başkaydı. / TMOK yakın zamana kadar bütün uçak biletlerini ve seyahat organizasyonlarını Sabah patronuna ait bir şirketten, hadi adını da verelim Havaş'tan alıyormuş. / Ancak bir süre önce Havaş'ın hizmetinden memnun kalmadıkları için başka bir şirkete geçmişler. Ve ardından yayınlar başlamış. /
"Doğrusunu isterseniz ben medyanın bu şekilde kullanılmasını hayretle karşıladım. Ama 'Yok canım bu kadar da olmaz' diyemiyorum. / Çünkü benzer bir hikayeyi Cıngıllıoğlu'nun bir üst düzey yöneticisinden de duymuştum. / Sabah Gazetesi'nin patronu Halit Cıngıllıoğlu'nun Sabah'ı satın almak istediği yolunda bir dedikodu duymuş ve bu yüzden Cıngıllıoğlu'na savaş açmıştı. Halit Cıngıllıoğlu böyle bir şeyin söz konusu olmadığına Turgay Ciner'i bir türlü inandıramıyordu."
Biliyorum şaşırdınız, okurken mideniz ağzınıza da gelmiş olabilir... Yalnızca Yeni Şafak okuru iseniz, "Sinirlenmeyelim diye dokunmadığımız gazetelerden bu alıntıları neden yapıyor bu adam" diye bana kızmış bile olabilirsiniz... Ne çare.
Bir alıntı daha; bu defa Akşam gazetesinden. Haberin aslı bayağı uzun, ama şu kadarı yeterli: "Borsada tehlikeli oyun / Reuters'in asılsız haberi üzerine bazı kağıtlarda gözlenen dalgalanmanın ardından, geçen hafta Milliyet hisselerinde yaşanan spekülasyon, birilerinin küçük yatırımcının sırtından büyük paralar kazandığını gösteriyor.
"Son zamanlarda bazı hisse senetlerinin alım satımında gözlenen spekülatif hareketlere son olarak Milliyet kağıtları üzerindeki operasyon da eklendi. 9-10 Haziran günkü işlemlerde doruğa çıkan operasyonla, trilyonlarca liralık kâğıt kısa sürede el değiştirirken, büyük olasılıkla 'içeriden öğrenenler' kazandı, onbinlerce küçük yatırımcıya da altından zor kalkabilecekleri bir zararı sırtlamak kaldı."
Aslında tahmin etmişssinizdir, ama ben yine de yazayım: Haberde adı geçen Milliyet gazetesi de, birkaç gün önce, Akşam'ın patronu M. Emin Karamehmet ve Çukurova Grubu hakkında bir dizi haber yapmıştı. Yapı Kredi Bankası ve Türkcell ile ilgili haberler, o banka ve şirket benim olsaydı, beni de müthiş rahatsız ederdi. Sinirlenirdim, muhtemelen cevap da verirdim, ama Milliyet'in yaptığım işlemlere yönelttiği eleştirilere... Yoksa, elimdeki medya gücünü, "Üzerime gelme, yoksa seni de yakarım" mesajı vermek üzere kullanmazdım.
"Tencere dibin kara / Seninki benden kara" dehşet dengesi üzerine oturan bu medya düzeni böyle gelmiş olsa da böyle gider mi? Bilebilecek durumdaki birinin, "Gitmez kardeşim" dediğini daha önce aktardım ya...
Taha Kıvanç
Yenişafak
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:26