Medya
  • 19.7.2002 11:08

ENGİN ARDIÇ'TAN YENİ OLUŞUMA KATILACAĞINI AÇIKLAYAN FAZIL SAY'A NASİHAT : GİRME OĞLUM FAZIL

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Piyanist Fazıl Say'ın yeni oluşuma katılma kararını eleştiren Engin Ardıç,"Girme oğlum Fazıl" dedi.Ardıç,"Yahu bu Aydın Doğan'ın adamları gerçekten mi zavallı, yoksa kendilerine zavallı süsü verip kendilerince ince çakallıklar mı etmeye çalışıyorlar, bir karar verebilmiş değilim.Piyanist Fazıl Say, simgesi karanfil olması beklenen yeni oluşumun kurucular kurulunda yer alıyormuş. Doğan grubunun 'amiral gemisi' (filo da ördeklerden mi oluşuyor yoksa?), bunu, 'ilk bomba' olarak niteliyor. Hem de birinci sayfasından.Fazıl evladım, siyaset çalgıcıya hayır getirmez.Getirseydi, Zülfü'ye getirirdi..."diye yazdı İŞTE ENGİN ARDIÇ'IN YAZISI; Girme oğlum Fazıl! Yahu bu Aydın Doğan'ın adamları gerçekten mi zavallı, yoksa kendilerine zavallı süsü verip kendilerince ince çakallıklar mı etmeye çalışıyorlar, bir karar verebilmiş değilim. Piyanist Fazıl Say, simgesi karanfil olması beklenen yeni oluşumun kurucular kurulunda yer alıyormuş. Doğan grubunun 'amiral gemisi' (filo da ördeklerden mi oluşuyor yoksa?), bunu, 'ilk bomba' olarak niteliyor. Hem de birinci sayfasından. Bunu duyunca, okurları, 'vay be'diyecekler. Seçimde mutlaka oy verecekler. Bomba Fazıl... Gel etme eyleme... Gel bu işe girme... Vakit varken vazgeç oğlum... Böyle bombanın ne yıkıcı etkisi olur, ne yakıcı etkisi, ne de yan etkisi. Gel geri dön. Eskiden 'bomba' diye Brigitte Bardot, Jayne Mansfield, Diana Dors gibi çarpıcı sarışınlara derlerdi (Hakkı Bey bilir), demek artık parti kuran piyaniste de diyorlar. Piyanistin parti kurmasını bomba sanıyor zavallılar. Bunlar seçim gezisine giderken yanlarına boncuk da alırlar, 'yerlilere' dağıtmak üzere!... Fazıl, ister müzik yap ister politika, Parnassos Dağı'nı (Czerny mi söylemişti onu?) adım adım tırmanacaksın, sen bodoslamadan dalıyorsun. Daha Beyer'i bitirmeden konçerto çalmaya kalkıyorsun. Fazıl evladım, siyaset çalgıcıya hayır getirmez. Getirseydi, Zülfü'ye getirirdi... Ona da 'yapma Zülfü, etme Zülfü' diye çok söylemişlerdi, dinlemedi. Ne Cüneyt Arkın nasibini alabildi bu işten, ne Hülya Koçyiğit, ne de Zeki Müren. Sanatçıya particilik yaramıyor. Bir ara rahmetli Zeki Müren'i 'cumhurbaşkanı olarak görmek isteyenler' vardı da, oradan hatırladım. Hatta Ankara'da bir de Şorololar Derneği kurulmuştu ama, dernekler yasası gereğince politikaya karışması yasaktı, etkili olamadı. Daha sonraları Zülfü Livaneli'yi SHP milletvekili, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görmek isteyenler de çıktı ama o bile tutturamadı. Yahu bizim Bedri bile (Baykam), resim niyetine hayatında yalnızca vesikalık fotoğraf görmüş birtakım yeni zengin kırolara, işyerlerinin duvarlarına asıp hava atmak amacıyla dandik dandik tabloları beheri on beş bin dolardan artık satamaz olunca bu işlere heves etti, 'mekeyekelere' bile girdi ama nafile... Fazılcığım, sana da verse verse bir tek amiral gemisinin çımacısı Doğan Hızlan oy verir! Oğlum bu millet 'beeen sanaa abaayı yaktııım' diye akşamdan sabaha şakkada şukkada göbek atıyor, sen neyinle oy toplayacaksın, legatolarınla mı stakkatolarınla mı? Yani seçmene ne diyeceksin? 'Lacrimosa günleriniz geride kaldı aziz vatandaşlarım, oyunuzu bize verirseniz allegro moderato günler sizi bekliyor!' Konser sırasında cep telefonunu çaldıran ayılara tahammül edemiyorsun, bırakıp çıkıyorsun, 'ter kokulu emekçi halkıma' nasıl katlanacaksın? Sizin parti sosyaldemokratmış ya, o bakımdan soruyorum. Sen de sor bakalım, sizi pazarlamaya çalışan Aydın Doğan Bey ne dinliyormuş evinde, Bahriye Çiftetellisi mi, yoksa 'Osman Abim evde mi, üç odalı yerde mi?' türküsünü mü? Laf aramızda ben senin Bach yorumunu da çok çok sevemedim, azıcık mekanik buldum. Benden sana oy yok. Haa, bak, Schubert'in la majör piyano sonatının o muhteşem fa diyez minörünü, o eşsiz andantino bölümünü iyi çalarsan, o zaman düşünebilirim ha!... Ama Steinway'de değil, Bösendorfer'da çalacaksın, daha buğulu bir tını verebilmek için. Daha bunlara dikkat etmiyorsun, bir de kalkmış aziz milletimden oy istiyorsun... (Aydın Bey'e sor bakalım Schubert yenir mi yenmez mi, kuş mudur balık mıdır?) Fazıl evladım, sen hangi gezegende yaşadığını sanıyorsun? Gözünü seveyim otur piyanonu tıngırdat, bu işlere bulaşma. Biz bulaştık da ne oldu? Bak, ne roman yazabildik ne de piyanoda Mendelssohn'un sözsüz şarkılarından ileri gidebildik... Yani reisinize de bakıyorum, basının şenlikli tiplerini yanına alıp (komik-i matbuat!) hatıra resmi çektiriyor... Kayserili olduğunu belirtmiş. Demek anlı şanlı İpekçi ailesi Kayseri kökenliymiş de bugüne kadar biz uyumuşuz! Selanik seçim bölgesinden koysa adaylığını, hadi anlardım da... Bak vallahi Mümtaz Soysal da Zonguldaklı! Biz oralardan bir tek Zonguldaklı Rıza Bey'i bilirdik, meğer hoca da oralıymış... Fazıl gel geri dön, bu işin ne başında hayır var, ne sonu hayıra çıkar. Politikada seni bekleyen, dal segno ad libitum et ad infinitum... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:28

İLGİLİ HABERLER