Gündem
  • 30.12.2003 00:08

ERCAN SAATÇİ : DENİZ SEKİ'NİN GEÇMİŞİNİ ARAŞTIRIRSAK ORTAYA KORKUNÇ ŞEYLER ÇIKAR

Şu sıralar Türkiye'nin birinci gündem maddesi Kanal D'deki "Popstar" yarışması. Reyting rekorları kırıyor, toplumsal saflaşmalara yol açıyor, her hafta yeni kahramanlar çıkarıyor. Özellikle ve her nedense "kadın köşe yazarları" artık başka bir şey yazmaz gibiler. Gerçekten Türk halkı yeni bir pop stara böylesi acil bir ihtiyaç mı hissediyordu? Böylesi bir zaruret içinde miydi? Zaten olmuş starların albümlerinin satış rakamları halkın pop müziğiyle bu denli ilgili olduğunu göstermiyor oysa. Haydi eskilerden bıktılar diyelim, peki bu yeniler çok mu farklı? Onlar da, olanların yeni versiyonları değil mi? Herhalde halkın ilgisinin nedeni, yarışmanın interaktifliği. Yani stüdyolarda üretilip tepeden inmeci yöntemlerle, tanıtım kampanyalarıyla, magazin bombardımanıyla dayatılan şarkıcıların yerine kendi keyiflerine göre birini seçmek istiyor, seçebildiklerine kanaat getiriyorlar. Oluşumuna tanık olmak istiyorlar starlarının. Halkın demokrasi, katılım ihtiyacı medya çağında işte böyle bir şeye dönüşüyor. "Popstar"ın fiili jüri başkanı Ercan Saatçi ile yarışmayı konuşarak başladık röportaja. (Ahmet Tulgar) "Popstar"a başlarken bu kadar büyük bir ilgi bekliyor muydunuz? Kesinlikle bekliyorduk. Yapıldığı diğer ülkelerdeki reytingleri inceledik, inanılmaz reytinglerdi. Zaten konu müzik ve interaktif bir şey olunca ilgi çok oluyor. Müzik ve interaktivite... Televizyondaki yeni formül bu mudur? Evet. Ve her şeyin hemen o an, orada olması. Bir de şu tabii: Filmlerdeki iyi adam-kötü adam formülü ortaya çıkıyor bu programda. Nasıl yani? Tasarlanmış bir şey mi jürideki kamplaşma, ayrışma? Hayır. Ama bizim programdaki jüri de mahkemelerdeki jüri değil. Buradaki jüri, kişiye "Yapabiliyorsun" ya da "Yapamıyorsun" diyor. Ama bunun etkisinin Türkiye'de sosyolojik bir boyutu var. "Yapamıyorsunuz" deyince karşıdaki kişi mağdur oluyor ve bir garibanizm oluşuyor. Ona acıyarak bu sefer tepki oyları geliyor ve reyting yükseliyor. Diğer ülkelerde tepki oyları gelmiyor mu? Hayır, orada böyle bir garibanizm oluşmuyor. Oysa orada jüri daha sert. Ben çok sert olduğumuzu düşünmüyorum. Armağan Çağlayan'ın yurtdışındaki "Popstar" yarışmalarında da muadilini buluyoruz. Onun agresif tutumu bu yarışmanın formatında olan bir şey değil mi? Yani bir rol paylaşımı yapılmadı mı daha işin başında? Asla. Ama zaten normal hayatta da gördüğüm kadarıyla sözünü sakınmayan birisi. Televizyonda daha büyük hareketler yapıyor. Ama danışıklı dövüş yok. Jüri başkanı siz misiniz? Yarışmanın yurtdışındaki versiyonlarında da bir jüri başkanı yok. Ama bu yarışmada birinci çıkacak çocuk sonunda benim kollarımda kalacak. Birinciye ödül olarak albüm veriliyor. Albüm yapma konusunda da o jüride en etkili ve yetkili kişi benim. Başarılı da bir şirket yönetiyorum. Dolayısıyla benim bakış açım çok objektif. "Bunun albümü satar" ya da "Satmaz" diye. Birinci dışında kimseye albüm yapmayacak mısınız? Daha sonra, daha sonra. Bu yarışmanın ödülü birinciye albüm yapmak. Böyle bir tanıtımı beş milyon dolar harcasanız yapamazsınız. Bu da bir ödül. Birinciye albüm yaptıktan sonra, daha sonra, belki diğerlerine de albüm yaparım. Ama benim şu anda fokuslandığım tek şey birinciye albüm yapmak. Bayhan birinci olursa ona da mı? Tabii ki. Niye böyle bir soru sordunuz? Hangi suçtan yargılanırsa yargılansın, kişi geçmişinden ötürü dışlanmamalı ama bir insanı öldürme suçu da tabu olarak kalmalı, sizce de öyle değil mi? Yani Bayhan birinci olursa cinayet normal bir şeymiş gibi olmaz mı? Ben herkesin düşüncesine saygı duyuyorum. Sizin düşünceniz bu. Bir kere birinciyi ben seçmeyeceğim, halk seçecek. İkincisi ben adli sicil kurumu gibi bir davranış biçimi sergilemem. Beni ilgilendirmiyor. Benim orada olma sebebim bu adamın artist olup olamayacağı, iyi şarkı söyleyip söyleyemediği. Ama konu çok fazla abartıldı. Asla ve asla tasvip etmiyorum bu suçu. Ama Sezen Aksu'nun dediği gibi "Dünyanın en masum şeyi şarkı söylemektir." Bu çocuk bu yolu seçmiş. "Olmaz kardeşim, sen bir hata işlemişsin, sen yarışmayı bırak, sana yakışıyor zaten, al eline bıçağı, git katil ol" mu diyelim? Bu, devletin bir yarışması olsa sicil kayıtları alınır. Biz halkın sanatçısını seçiyoruz. Tamam, şarkı söylemek masum bir şey ama şarkı söyleyen bir başkası da cinayete teşebbüs ediyor, bir başkası da çocukları taciz ediyor. Deniz Seki bu kadar üstüne gitmeseydi belki de Bayhan bu hafta yarışamazdı. Niye kahramanca bir ideolojiyi savunur gibi davrandı ki? O da tersten bir popülizm mi yapmak istedi acaba? Kesinlikle böyle. O zaman araştırsınlar bakalım Deniz Seki'nin hayatını, kimlerle beraber olmuş? Korkunç şeyler karşımıza çıkar. Deniz tecrübesiz, ona kim akıl veriyorsa yanlış yönlendiriyor. Ayrıca Bayhan iyi şarkı söylüyor. Bu yarışmadaki, piyasadaki tek kriter bu yani: İyi şarkı söylemek... Katilden şarkıcı olur mu? Olur. Bırakalım da bir mafya babasının yanına mı gitsin? Eh, zaten ünlü olduktan sonra da birçok şarkıcı mafya ile çalışıyor ya da bizzat mafya babası oluyor. Biz bütün sanatçılar "topluma örnek olacak" diye düşünürsek Türkiye'de sanatçı çıkmaz ama. O zaman Tarkan'ın da örnek olamayacağı özellikleri çıktı, Mahsun Kırmızıgül'ün de çıktı, İbrahim Tatlıses'in de çıktı. Birinci olan yarışmacıya yapacağınız albüm kaç satacak sizce? Korsan büyük bir darbe vurmazsa 500 bin ile bir buçuk milyon arasında bir satış olacaktır. Şimdi 13 katılımcının yer aldığı bir albüm çıkarıyoruz. Onun da satışının 500 binin üzerinde olacağını umuyoruz. Siz Doğan Music Company'ye müzisyen seçerken kriteriniz nedir? Çizgisine bakıyoruz. Televole mantığında olan kimseyle çalışmıyoruz. Çok satmayan albümleri çıkarmanın size getirisi nedir? DMC, bu ülkede bir marka oldu mu? İşte bunun getirisi budur. İstediğinizi transfer edebilir misiniz? Ederiz. O kadar çok sanatçı araya adam sokarak bizimle çalışmak istediğini söylüyor ki. Ama biz çalışamayız. Biz müzik yapanlara albüm yapıyoruz, soyunanlara, başka şeylerle gündeme gelenlere albüm yapmıyoruz. Ağır topunuz Sezen Aksu mu? Sezen Aksu, şirketin gizli patronu. Patroniçe yani. O kadar hoşumuza gidiyor ki bütün şirket olarak "Ercan, şu sanatçıyı alalım; Ercan, aman ha, şu sanatçı gelmek istiyor, almayalım" gibi şeyleri bize tavsiye etmesi. Sezen bizim patroniçemizdir. Şimdi Kayahan katıldı. Müthiş bir adam. Transfer ettiğimizde "Aman yandı Ercan, çok megolaman adamdır Kayahan" dediler. Hiç de öyle değil, son derece mütevazı. Neden öyle bir ismi çıkmış, bilmiyorum. Mazhar-Fuat-Özkan da sizde. Onların bu reklam furyasına, her reklam filminde karşımıza çıkmalarına ne diyorsunuz? Evet, "Japonlar ondan anlamadı, Anadolu Bankası'nın şarkısını anladılar" diye ben o şarkıyı onlara harcatmam. Mazhar-Fuat- Özkan'ın şarkısı olabilir bu ama onlar bu şirketin sanatçısı olmasa bile ben onların hayranıyım, o şarkı bize mal olmuş. Bizim sevdiğimiz şarkıya bunu yapamazlar, kızdım tabii. Çok kritik bir noktadalar, bu saatten sonra bunu düzeltecekler çünkü halk şarkıya sahip çıktı. Nasıl yaparlar? Sahneye çıkmayı özlemiyor musunuz? Bazen özlüyorum. Ama ne kadar para teklif ederse etsin bir gece kulübü, çıkmam. Konser olabilir ama bu da bencil bir tutum olur çünkü şu anda sorumluluklarım o kadar büyük ki. Biraz daha işadamı oldum. Köşe yazarlarının "Popstar"a ilgisini nasıl buluyorsunuz? Hanım köşe yazarlarına acayip malzeme çıktı. Sizin için de öğretici oluyor mu mesleki açıdan halkın verdiği oylar? Bu konuda sosyolojik araştırmalar yapılmalı ve üniversitelerde okutulmalı. Yerel seçimler yaklaşıyor, partiler bu yarışmaya bakarak halkın eğilimlerini öğrensinler. Halk kendisine dayatılanı seçmiyor. Evet, 12 Eylül'den sonra Kenan Evren MDP'yi işaret etti ama halk ANAP'ı seçti. Türk halkına "Sen şunu yapacaksın" deyip bir şey yaptırılamaz. Bu halk bağımsızlığını kağıt üzerinde değil ruhunda kazanmış bir millet. İnadına başka bir şey yapar. Ve bunu organize olmadan, yine de kitlesel olarak yapar. Ben biriyle kavga edeyim, o daha çok oy alır. Bu doğru mu? Yanlış, olan müziğe oluyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:20

İLGİLİ HABERLER