Medya
  • 28.7.2002 02:19

ERTUĞRUL ÖZKÖK, EMİN ÇÖLAŞAN'IN ' TELEVOLE ' PROGRAMLARININ BAŞINDAN KALKMADIĞINI NASIL İSPATLADI ?

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Emin Çölaşan,hafta basında ve televizyondaki magazin haberleri ve televole programları ile ilgili ağır bir yazı yazdı.Yazıyı okuyan Ertuğrul Özkök, 'Çölaşan ile ilk ve son polemiğim' diyerek Çölaşan'ın televole programlarının başından ayrılmadığını ispatladı.Çölaşan'la karşılaşan Özkök,"Yazında Anlattığın olayların yarıya yakınını ben bilmiyordum. Onları ne okumuş, ne de seyretmiştim. Maşallah sen bu konuda benden iki kat daha meraklı ve dikkatliymişsin" dedi.Çölaşan'da,"Ne yapayım, televizyonda karşılaşınca takılıp kalıyorum" cevabı verdi. İŞTE ÖZKÖK'ÜN İLGİNÇ YAZISI; Çölaşan ile ilk ve son polemiğim GEÇEN gün Emin Çölaşan'la sohbet ediyorduk. ‘‘Emin, seninle hayatımda ilk defa polemiğe gireceğim’’ dedim. Biraz şaşkınlıkla ‘‘Hayrola’’ diye cevap verdi. Ben de derdimi anlattım. * * * ‘‘Önceki hafta basında ve televizyondaki magazin haberleri ve televole programları ile ilgili ağır bir eleştiri yazdın.’’ ‘‘Evet, bu programlara çok içerliyorum’’ dedi. ‘‘Tamam da, o yazıda biz de gürültüye gittik’’ diye devam ettim. Çölaşan o yazısında sadece magazincileri ve televole programlarını yapanları eleştirmiyor, bunları yayınlayan medya yöneticilerine de yükleniyordu. Onların da Reina ve Laila'ya gittiklerini söylüyor, ‘‘onlar da bunun içinde’’ anlamına gelen ifadeler kullanıyordu. Emin, dikkatle dinliyor. Bense devam ediyorum: ‘‘Yalnız dikkatimi çeken bir şey var Emin’’ dedim. Hafif bir hayretle baktı ve ‘‘Nedir?’’ dedi. Devam ettim: ‘‘Yazında magazin haberlerinden ve televole programlarından 50'ye yakın örnek veriyordun. Hepsini dikkatle okudum. Bir şeyi fark ettim.’’ Onun soru sormasına fırsat vermeden devam ettim: ‘‘Anlattığın olayların yarıya yakınını ben bilmiyordum. Onları ne okumuş, ne de seyretmiştim. Maşallah sen bu konuda benden iki kat daha meraklı ve dikkatliymişsin.’’ Emin güldü. ‘‘Ne yapayım, televizyonda karşılaşınca takılıp kalıyorum.’’ O daha sözünü bitirmeden atıldım: ‘‘Emin sen de Tansu (eşim) gibisin. O da magazin haberlerinden ve televolelerden nefret ediyor ama televizyonda o programı gördüğü anda takılıp kalıyor.’’ * * * Gerçekten de böyle. Özellikle pazar akşamları mutlaka kavga ediyoruz. Magazin programlarından nefret eden eşim, o programlardan birine takılınca ben isyan ediyorum. Çünkü ben film seyretmek istiyorum. Üstelik pazar günleri de çok güzel filmler var. Aksilik o akşam televizyondaki magazin programları da bitmek bilmiyor. ‘‘Azzz sonra’’ nakaratlarıyla devam eden programlar, gece yarısına kadar sürüyor. Şaka bir tarafa. Çünkü Emin'le polemiğe girmek hayatta isteyeceğim en son şeydir. Allah kimseyi de düşürmesin. O nedenle Emin'le işi tatlıya bağladım. * * * Ama magazin haberleriyle ilgili görüşlerimi yazmadan da edemeyeceğim. Yanılmıyorsam Türkiye'de Magazin Gazetecileri Derneği'ne üye olan tek Genel Yayın Yönetmeni benim. Tabii magazin dergilerini saymıyorum. Bu mesleği yaptığım sürece de dernekten ayrılmayı düşünmüyorum. Çünkü birçok defalar söylediğim gibi magazin, hayatı renkli kılan yanlardan biri. Burada insanlara haksızlık yapılmadığı, iftira atılmadığı sürece magazin haberlerini zevkle izlemeye devam edeceğim. O tür haberlerin, gazetelerin ve televizyonların tadında güzel birer baharat olduğunu düşünüyorum. O nedenle magazin olayına önyargılı bakışları paylaşamıyorum. Şöyle gözünüzü kapatıp hayal edin. Bir gün bütün magazin haberlerinin gazete ve televizyonlardan bir anda yok olduğunu düşünün. Yani, artık ne Çağla Şikel var, ne Arto, ne de Mehmet Ali Erbil'in hikáyeleri. Serdar Ortaç hiç sevgili değiştirmiyor, Hülya Avşar'la Gülben Ergen arasında çekişme yok, Sibel Can'ı unutmuşuz. Şimdi söyleyin... Onlarsız hayat daha mı güzel olurdu? Aynı şeyi spor haberleri için de söyleyebilirsiniz. İlhan Mansız'ın sadece futbolundan söz ettiğinizi, Ümit Davala'nın saçlarını sıradan insanlar gibi kestirdiğini, İbrahim Kutluay'ın Atina'da evinden hiç çıkmadığını hayal edin. Spor böyle daha mı heyecanlı olurdu? * * * Veya gazetelerimizin sadece Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit'ten, onların hastalığından söz ettiğini, yalnızca IMF raporlarından, Amerika'nın Irak'ı vurup vurmayacağından bahsettiğini hayal edin. O yüzden diyorum ki, ‘‘Emin, gel bu magazin haberlerini eleştirme, bak güzel güzel okuyorsun, bırak hayatın böyle renkli olmaya devam etsin’’. Evet, Magazin Gazetecileri Derneği üyesi bir Genel Yayın Yönetmeni'nin Emin Çölaşan'la polemiği de bu kadar olur... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:32

İLGİLİ HABERLER