Medya
  • 12.9.2002 09:49

ERTUĞRUL ÖZKÖK, KOALİSYON İHTİMALLERİNİ HESAPLADI : AKP-CHP, AKP-MHP,AKP-CHP-DYP VE AKP-CHP-MHP

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök,4 Kasım günü ortaya çıkacak tabloya göre oluşacak olası koalisyon ihtimallerini yazdı.Özkök,"BANA göre, Türkiye, 4 Kasım sabahı ortaya çıkabilecek muhtemel senaryoları şimdiden konuşmaya başlamalıdır.Mesela barajı sadece AKP ve CHP'nin geçmesi ihtimali...Mesela AKP, CHP ve DYP.Veya AKP, CHP ve MHP.AKP tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde etse bile acaba CHP ile geniş bir koalisyonu denemeli midir?Bazılarına çok saf gelebilir. Ama bana göre mutlaka denemelidir" diye yazdı. İŞTE ÖZKÖK'ÜN YAZISI; CHP'lilere AKP ile koalisyon egzersizi BANA göre, Türkiye, 4 Kasım sabahı ortaya çıkabilecek muhtemel senaryoları şimdiden konuşmaya başlamalıdır. Mesela barajı sadece AKP ve CHP'nin geçmesi ihtimali... Veya üç partili bir model. Mesela AKP, CHP ve DYP. Veya AKP, CHP ve MHP. Hepimiz kendi psikolojimizi, ortaya çıkabilecek durumlara göre hazırlamalıyız. Yoksa hazırlık dönemini 4 Kasım'dan sonra yaşamak zorunda kalırız ve bu da zaman kaybına yol açar. Önce AKP'den başlayayım. AKP seçim kampanyasını 20 Eylül'de başlatıyor. Partinin uzmanları iki haftadan bu yana İstanbul'da bir ajansla çalışmaları sürdürüyor. Bu amaçla, halkın çeşitli kesimlerinden oluşan ‘‘fokus grupları’’ kuruldu. Bunlara AKP ile ilgili algılamaları soruldu. Alınan sonuç şu: HEDEF YÜZDE 35 Gruplara katılanların çoğunluğu AKP'yi ‘‘oy verebilecekleri bir parti’’ olarak görüyorlar. Bu ‘‘meşruiyet algılaması’’ partinin uzmanlarını sevindirmiş. Kampanyanın merkezine Tayyip Erdoğan'ın kişiliği konuyor. Peki ya Erdoğan'ın seçime girmesinin yolu kesilirse? Bunun için ‘‘alternatif bir kampanya modeli’’ hazırlandı mı? Aldığım cevap netti: ‘‘Hayır...’’ Böyle bir ihtimali hesaba katmıyorlar. Yaptırdıkları son ankette İstanbul'daki oy oranları yüzde 34 olarak çıkmış. Konuştuğum bir uzman, ‘‘Biz Türkiye genelinde yüzde 35'i alacağımızı tahmin ediyoruz’’ diyor. Bu durumda AKP, tek başına iktidar olabilecek demektir. Türkiye, yıllardır konuştuğu Tayyip Erdoğan'ın tek başına iktidarını hemen kabul edebilecek mi? Ekonominin ve Avrupa Birliği'ne girişin en kritik döneminde bu iktidar dışardaki kurumlara anlatılabilecek mi? Mesela şöyle bir soru aklıma geliyor. AKP tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde etse bile acaba CHP ile geniş bir koalisyonu denemeli midir? Bazılarına çok saf gelebilir. Ama bana göre mutlaka denemelidir. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in hafızasında Refah Partisi ile yaptığı koalisyonun acı hatıraları hálá çok canlı duruyor. O nedenle üç partinin barajı aşması halinde, AKP ile koalisyonu denemek konusunda tereddütlü olabilir. O takdirde de bir AKP-CHP koalisyonu gündeme gelebilir. Üçüncü partinin MHP olması durumunda da durum aynı olacaktır. BÜTÜN YOLLAR Kendini Türkiye'ye ve Batı'ya anlatmak konusunda hálá zorlukları olan AKP, MHP yerine CHP ile koalisyonu tercih edebilir. Yani AKP'nin farklı yüzde ile birinci parti olması durumunda yolların çoğu CHP ile koalisyona çıkıyor. Seçimlerde ‘‘Bize oy vermezseniz AKP gelir’’ tezini fazlasıyla işleyecek olan CHP'lilere bu fikir şimdi çok uzak ve ütopik gelebilir. Ama 4 Kasım sabahı çok farklı bir siyasi yelpazenin içinde uyanabiliriz. Zaman kaybetmemek için şimdiden, ‘‘en olmazları’’ bile ihtimal hesapları içine almalıyız. Bu düşünce egzersizini geçersiz kılabilecek tek ihtimal ise, sandıktan CHP ile birlikte çoğunluğu oluşturabilecek bir başka merkez partinin çıkmasıdır. Tabii bir de CHP'nin tek başına iktidar olabileceği bir çoğunluğu elde edebilmesi. Ama sol tarafı yüzde 30'la sınırlı bir ülkede bu mümkün mü? İşte o yüzden CHP'lilere daha şimdiden, AKP ile bir koalisyon ihtimali üzerinde kafa yormalarını ve psikolojilerini buna göre ayarlamalarını tavsiye ediyorum. Derviş’in bürosu hálá çalışıyor DÜN önüme ilginç bir faks mesajı geldi. Üzerinde ‘‘Kemal Derviş'in bürosundan basın açıklaması’’ yazıyordu. Demek ki Derviş'in kurduğu büro hálá çalışıyormuş. Açıklamada Derviş'in son ekonomik gelişmelerle ilgili görüşleri yer alıyor. Ekonominin büyümesini ‘‘uygulanan programın başarısı’’ olarak niteliyor. Uygulanan program ‘‘yüzde 100 IMF programıydı’’. Oysa dün akşam aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu'na veren CHP'nin ekonomik programı ‘‘IMF'ye teslimiyeti’’ reddediyor. Bu durumda CHP Genel Merkezi'nde ayrı, Derviş'in bürosunda ayrı bir program taslağı mı var? Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:06

İLGİLİ HABERLER