Medya
  • 9.3.2002 09:53

ERTUĞRUL ÖZKÖK REFERANDUMU YAPTI BİLE...

KAYNAK : Haber Vitrini Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın açıklamalarından sonra ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın "AB konusunu referanduma götürelim" önerisini Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök köşesinde değerlendirdi. İşte Özkök'ün yazısı: Bu referandumun sonucu belli oldu TÜRKİYE'de Avrupa Birliği'ne giriş için bir referandum yapılsa sonucu ne olur? Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın referandum kelimesini telaffuz ettiği günden sonra geçen 48 saat içinde meydana gelen olaylara bakarsanız, referandum yapmaya gerek yok. Bu referandumun sonucu bellidir. Gelin bu sonucu birlikte görelim. BASINDAKİ TEPKİ Önce Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın ‘‘Rusya ve İran'la yeni arayışlara girilmesi’’ teklifine bakalım. Bu sözler bana Başbakan Bülent Ecevit'in 1960'lı yıllarda söylediği, ‘‘Sırtımız duvara dayanırsa, duvarın öteki tarafına geçeriz’’ sözlerini hatırlattı. Hiçbir zaman geçemedik. İyi ki de geçmedik, yüzümüz hep Batı'ya dönük kaldı. Dün basında Orgeneral Kılınç'ın sözlerinin aldığı desteğin ölçüsüne baktım. Birkaç küçük gazete dışında belirgin bir destek yoktu. Tam aksine, ‘‘Nereden çıktı bu sözler’’ şeklinde eleştirel bir şaşkınlık hákimdi. Hele hele İran'la yeni ittifak arayışına, Erbakan çevresindeki birkaç kişinin ‘‘Hoca'nın D-8 projesi ne kadar haklıymış’’ sözlerinden başka destek gelmedi. Yani basın Avrupa Birliği referandumunda oyunu belli etti. ‘‘AB'den vazgeçip, Rusya ve İran'a dönüş’’ önerisine ‘‘Hayır’’ dedi. Referandumun ikinci göstergesi ise bu kelimenin ortaya atıldığı andan itibaren Ankara'da yaşanan telaştı. Birçok çevre, ‘‘Nereden çıktı şimdi bu’’ havasındaydı. Bazıları baştan ‘‘Olmaz’’ cevabını verdi. Hepsi için demiyorum, ama bir bölümü için bu telaşın nedeni, referandum fikrinin altında ezilmekti. Bir an için referandum yapıldığını düşünün. Partileri yan yana yazın. KİM HAYIR DER Acaba bunlardan hangisi böyle bir referandumda ‘‘Avrupa Birliği'ne hayır’’ der ve bunun için kampanya yapabilir? Doğu Perinçek'in İşçi Partisi'nden başka bir parti aklınıza geliyor mu? Evet MHP, AKP ve SP'yi de düşünün. Bunlar bugün ‘‘AB'ye hayır’’ kampanyası yapabilir mi? Yapamaz. O takdirde bu sandıktan ne çıkar? Kesin ‘‘Evet’’. İşte bu cevap kimsenin işine gelmiyor. Çünkü birçok parti ve kesim, Avrupa Birliği üyeliği üzerinden ‘‘ikiyüzlü’’ çirkin bir politika yapıyor. Bu demagojinin en çarpıcı sloganı ise şu: ‘‘Biz Avrupa Birliği'ne karşı değiliz, ama Türkiye'nin bölünmesine de karşıyız.’’ PARMAKLAR UZANINCA Sanki Türkiye böyle bir ikilem karşısındaymış gibi bir hava yaratılıyor. Buna ‘‘alaturka Şark kurnazlığı’’ denir. İşte Ankara'da yaşanan telaş, referandumun bu Şark kurnazlığına son vereceği korkusudur. Çünkü bazıları, referandum yapmadan ‘‘ince bir politikayla’’ Avrupa yolunu kapatmak arzusundadırlar. Neden ‘‘ince bir politikayla’’ derseniz, cevabı basit. Bunun sorumluluğunu taşıyamazlar. Gelecek kuşaklar, ‘‘Bize Avrupa yolunu kapattınız’’ diyerek onları suçladıkları zaman verecekleri bir cevabın olması gerekir. Genç parmaklar savcı edasıyla kendilerine doğru uzatıldığı zaman onlar da şunu söyleme imkánına sahip olacaklardır: ‘‘Avrupa'yı biz de çok istiyorduk ama, girseydik bizi böleceklerdi.’’ Tabii geride bir halkoylaması da olmadığı için rahatlıkla, ‘‘Halk bizden bunu istedi’’ de diyebileceklerdir. Ben işte ilerde bulabilecekleri böyle savunma gerekçelerine karşı bir not düşmek istiyorum. Son 48 saattir yaşadığımız telaş, referandum kelimesinin tellaffuzunun yarattığı psikolojinin ürünüdür. Daha doğrusu, bu referandum hayaletinin ‘‘ilan edilmemiş sonucunun’’ yarattığı telaştır. Türk toplumu bundan 150-200 yıl önce istikametini belirledi. Cumhuriyet bu hedefi, ‘‘milli politika’’ haline getirdi. 28 Şubat, bu istikameti değiştirmenin mümkün olmadığını ispatladı. Bunların hepsinde Türk ordusunun pozitif rolü oldu. Bugün de bu rolün değiştiğini kimse söyleyemez. KILINÇ PAŞA O nedenle Kılınç Paşa, o konuşmayı askeri bir mekánda üniforması içinde yapmış olsa da, bırakalım bunlar onun şahsi görüşü olarak kalsın. Rusya ile İran'la iyi geçinelim ama hayat ortaklığını Batı'da aramaya devam edelim. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:40

İLGİLİ HABERLER