ERTUĞRUL ÖZKÖK, RTÜK KANUNU'NA NEDEN SESSİZ KALDIKLARINI AÇIKLADI
KAYNAK : Haber Vitrini
Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, yeni RTÜK Yasası karşısında tepkisiz kalmalarını, bugünkü yazısında "Neden susma hakkımızı kullanıyoruz" başlıklı bir yazıyla açıkladı...
İşte Özkök'ün yazısı:
Neden susma hakkımızı kullanıyoruz
BUNU sadece ben iddia etmiyorum. Piyasadan azıcık anlayan, paranın ne olduğunu biraz bilen, Türk ekonomisini ve medyanın içinde bulunduğu durumu şöyle kenarından okuyabilen herkes aynı iddiaya girebilir.
Ben diyorum ki, bugün Türkiye'deki ekonomik krizde cebine 200 milyon dolar nakit parayı koyan herkes Türkiye'deki radyo ve televizyonların yüzde 75'ini satın alabilir.
Çünkü, bu radyo ve televizyonların yüzde 75'i ya fiilen iflas etmiş durumdadır, ya da borç içinde çabalayıp durmaktadır.
Peki ama cebinde 200 milyon dolar olan bu kişi, bütün bu televizyon ve radyo istasyonlarını satın alsa Türkiye'de tam bir tekelleşme meydana gelmez mi?
RTÜK Kanunu, Rekabet Kurulu böyle bir tekelleşmeye izin verir mi?
Hukuken böyle bir şey mümkün mü?
BU TEKELLEŞMEYİ RTÜK ÖNLEMEZ Mİ
Eğer bu ülkede hukuk hukuksa ve kanunlar gerçekten uygulanan milli irade kararlarıysa mümkün değil.
Ama ben iddia ediyorum.
Bir kişinin mevcut RTÜK Kanunu'yla Türkiye'deki bütün televizyonların tamamını bile satın alması mümkün.
Peki kanun bir kişinin, bir televizyonun yüzde 20'sinden fazlasına sahip olamayacağını emretmiyor mu?
Evet emrediyor. Ama emrediyorsa, ‘‘STAR Gazetesi’’ ile aynı binada yayın yapan ‘‘STAR 1, STAR 2...’’ diye giden bu kanallar kimin?
Show TV'nin, Kanal D'nin, ATV'nin arkasında hangi patronların olduğunu bilmeyen var mı?
Öyleyse bu itiraz niye?
Öyleyse bu düzenin devamını isteyen kişilerin amacı ne?
Bir meclisin, kendi çıkardığı bir kanunun böyle bir zihniyetle yozlaştırılmasına izin vermeye hakkı var mı?
Ve dahası dünyanın hangi ülkesinde radyo-televizyon sahipliğinin böylesine ‘‘maskeli bir sahtekárlığa’’ alet edildiğini görüyorsunuz?
Şimdi bu maskeli sahtekárlık düzenini savunan bazıları bize soruyor:
DAHA ÖNCE YAZDIK DA BU DÜZEN DEĞİŞTİ Mİ
‘‘RTÜK Kanunu Meclis'e geldi, bu konuda niye bir satır bile haber vermiyorsunuz, yazı yazmıyorsunuz?’’
Sanki kendileri her konuda her şeyi yazıyormuş gibi pişkin bir müddei umumi edasıyla bize uzatılan parmaklara vereceğimiz cevap basit:
Kanun geçen defa Meclis'te görüşülürken yazdık da ne oldu?
O dönemde kanun görüşülürken bunun ne getirip ne götürdüğünü gerek haberlerle gerek köşe yazılarımızla anlatmaya çalıştık.
Bütün bunlara karşı bize verilen cevap, ‘‘Siz tekelleşmek istiyorsunuz’’ demagojisinden ibaret kaldı.
Meclis bu sahtekárlık düzenine son verecek bir kanun çıkardı ama, Cumhurbaşkanı Sezer bunu Meclis'e iade etti.
İade gerekçesinde hukuktan ziyade tekelleşme endişesinin izleri vardı.
MADEM HERKES İÇİNE SİNDİRİYOR BİZE NE
Peki bu kanun çıkmadı da mevcut televizyonların sahipleri değişti mi?
Hayır, sahtekárlık düzeni aynı riyakárlıkla, aynı ikiyüzlülükle sürmeye devam etti.
Biz o günkü tartışma sırasında gördük ki bu demagojinin müellifleri sahtekárlık düzeninin sürmesine bahane olarak şunu gösteriyorlardı:
‘‘RTÜK Kanunu'nun değişmesini Doğan Grubu istiyor. Çünkü bu kanun değişirse tekelleşecekler.’’
O gün derdimizi anlatamadık. Bugün de anlatabileceğimizi sanmıyoruz.
Madem bu maskeli sahtekárlık devam ettirilmek isteniyor ve madem ki bu ülkenin demokrasisi bu sahtekárlık düzeninin sürmesini içine sindiriyor, bu düzen sürsün gitsin.
Biz artık bu tartışmaya girmek istemiyoruz.
Çünkü bu toplumsal riyakárlığın, bu kolektif sahtekárlığın ne gerekçesi ne de bahanesi olmak istiyoruz.
Çünkü ilerde bir gün bu sahtekárlığı içine sindiremeyen insanlar ortaya çıkıp, ‘‘Kanunların böyle yozlaştırılmasına nasıl izin verdiniz?’’ diye sorduğu zaman, ‘‘Biz o zaman söylemiştik’’ deme hakkımızı saklı tutmak istiyoruz.
SAYIN MİLLETVEKİLLERİ SİZLERE SESLENİYORUZ
Sayın milletvekilleri, şimdi size seslenmek istiyoruz:
Bu Meclis 1994 yılında bir Radyo Televizyon Kanunu çıkardı.
Bu kanun bir kimseye, bir televizyonun yüzde 20'sinden fazlasına sahip olma hakkı vermiyor. Televizyon sahiplerinin ihalelere girmesine imkán tanımıyor.
Şimdi soruyoruz: Edirne'den Kars'a kadar bu ülkede yayın yapan yüzlerce televizyon ve radyodan hangisi kanunun emrettiği bu ilkeye uygun bir sahiplik yapısını taşımaktadır?
Size soruyoruz Sayın Başbakan Ecevit, sizin eski seçim bölgeniz Zonguldak ve yeni seçim bölgeniz İstanbul'da hangi televizyon ve radyo, kanunun emrettiği bu şartları yerine getirmektedir?
Başbakan Yardımcısı Sayın Bahçeli'nin seçim bölgesi Osmaniye'de, Başbakan Yardımcısı Sayın Yılmaz'ın Rize'sinde, DYP Genel Başkanı Sayın Çiller'in memleketi Muğla ve seçim bölgesi İstanbul'da, AKP Genel Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'unda, SP Genel Başkanı Sayın Kutan'ın Malatya'sında, CHP Genel Başkanı Baykal'ın Antalya'sında RTÜK Kanunu'nun sahiplik şartlarını yerine getiren bir tek televizyon ve radyo kanalı mevcut mudur?
Ve size sesleniyoruz Sayın Cumhurbaşkanımız:
Sizin memleketiniz Afyon'da bu kanun uygulanıyor mu?
HAYDİ MÜMKÜNSE BU KANUNU UYGULATIN
Diyeceksiniz ki ‘‘Haydi gelin hep birlikte bu sahtekárlığa bir son verelim ve bu kanunu uygulatalım.’’
Biz diyoruz ki: ‘‘Mümkün değil uygulatamazsınız.’’
Çünkü her ilde ve ilçede parası olan en az 5 kişi bulacaksınız, bu insanlar ve üçüncü derecedeki yakınları o ildeki valiliğin kırtasiye ihalesine bile giremeyecek, şirketleri sermaye piyasasında işlem göremeyecek.
Ve hepsinden önemlisi bu insanlar en fazla yüzde 20'sine sahip oldukları bu televizyon ve radyolarda durmadan para kaybedecekler.
İŞTE BİZ BU YÜZDEN ARTIK SUSUYORUZ
İşte bu yüzden diyoruz ki dünyada benzeri olmayan bu RTÜK Kanunu'nu uygulamak mümkün değildir.
Ve yine diyoruz ki bu kanunu değiştirmemekte ısrar etmek bu kolektif sahtekárlığın, bu soytarılık düzeninin devamını istemekle eş anlamlıdır.
Biz işte artık bu sahtekárlık düzeninin bahanesi ve gerekçesi olmamak için susma hakkımızı kullanıyoruz.
Çünkü bütün bir Meclis ve bütün bir toplum, kanunların bu kadar yozlaştırılmasını, hiçe sayılmasını içine sindirebiliyorsa orada artık söylenecek söz kalmamış demektir.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:34