KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Ak Parti hükümetinin herhangi bir medya gurubuna destek vermemesi için adeta seferberlik ilan eden Aydın Doğan gurubu,Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ü ablukaya aldı.Geçmişte Mesut Yılmaz'ın desteğinden hiç de şikayetçi olmayan Ertuğrul Özkök, ziyaret ettiği Erdoğan ve Gül'e acı itiraflarda bulundu.Özkök, "Geçmişte bazı siyasilerin hatası yüzünden medyanın kimyası bozuldu" dedi.
İŞTE ÖZKÖK'ÜN YAZISI;
Şantaj medyası, medya mafyası
GEÇEN cuma günü Başbakan Abdullah Gül ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ettim.
Her ikisine de aşağı yukarı aynı cümlelerle şunu söyledim:
‘‘5 yıl boyunca hükümette kalacaksınız. Bu 5 yıl boyunca sizden hiçbir isteğimiz olmayacak. Biz medya gruplarının hükümetle hiçbir menfaat ilişkisinin bulunmamasını istiyoruz. Geçmişte bazı siyasilerin hatası yüzünden medyanın kimyası bozuldu. İnşallah bu ilişkiler bundan böyle sağlıklı bir zemine oturur.’’
Arkasından şunu ekledim:
‘‘5 yıl boyunca sizden bir şey istemeyeceğiz. Ama bu ilk gün, bir ricamız var. İlk ve son ricamız. Bütün medya gruplarına eşit mesafede olunuz. Hiçbirine menfaat sağlamayınız. Besleme basın yaratmayınız.’’
Evet, ilettiğim tek mesaj buydu.
BEN DE MAĞDURUM
Yıllardır basınla ilgili iki şey yazıyorum. Birincisi, gazete köşe yazılarının onları yazan kişilerin babalarının malı olmadığı.
Bu yazılarıma okuyuculardan ve siyasilerden çok destek aldım.
Ama, sorumluluk sahibi az sayıda köşe yazarı dışında beni içten destekleyen fazla meslektaş göremedim.
Belki benim gibi düşünüyorlar, ama bu düşüncelerini aktarmak istemiyorlardı.
Bazı köşelerde atılan iftiraların, edilen hakaretlerin gerçek birer insan hakkı ihlali olduğunu, birçok insanın bu köşelerde yargısız infazlara uğradığını, mağdur hatta mazlum durumuna düşürüldüğünü yazıyorum.
Çünkü, kendim de bu köşe yazarı terörünün mağduruyum.
ETİKÇİLER NEREDE
Son yıllarda mesleğimize musallat olan çok vahim başka bir gelişme daha var.
Medya şantajcılığı...
Bazı gazetelerde siyasilerin, devlet görevlilerinin, işadamlarının nasıl büyük bir şantaj altında görev yaptığını açıkça görüyoruz.
Bir gazetenin sahibi olan grubun özerk durumlarda sorunu mu var?..
O kurumun başındaki insan, günlerce, aylarca ağır bir medya terörü altında inletiliyor.
Devlet görevlisinin sadece kendisi ve kurumu değil, özel hayatı, ailesi, ona yakın insanlar da bu teröre maruz kalıyor.
Dikkat ediyorum, durmadan etik yazısı yazan yazarlar, durmadan basın ahlakından ve gazetecilik adabından söz eden etik yazarların kalemlerinden bu konuda tek kelime çıkmıyor.
Acaba yazdıkları gazetelerden atılmaktan mı korkuyorlar?
Böyle bir şey yazarlarsa işlerinden olacaklarından mı korkuyorlar?
Türk basınında şantaj, gırla gidiyor. Bu konuda Rus basınını bile sollayıp geçtik.
Bu böyle giderse, önümüzdeki dönem görevini rahatlıkla ve dürüstçe yapacak tek bir kamu görevlisi bulmakta zorlanacağız.
Bazı etik yazarlara tekrar soruyorum:
Neden korkuyorsunuz? Çekindiğiniz bir şey mi var? Başka konularda durmadan ahkám keserken medyadaki şantaj olayına niye tek kelime olsun değinmiyorsunuz?
İşte bunları düşünürken geçen cumartesi günü açıklanan hükümet programında yer alan bir paragraf bana umut verdi:
SADECE HÜRRİYET
Hükümet programında, medyada etkili kişilerin ve kurumların yargı ve başka kamu görevlileri üzerinde baskı kurmalarının, onların kararlarını etkileyici yayın yapmalarının yolu kesilecek, deniyordu.
Program cumartesi günü açıklandı, pazar günü bütün gazetelere baktım.
Hürriyet dışında bunu manşete çeken başka gazete yoktu.
Özellikle bazı grupların gazeteleri, hükümet programının bu bölümünü çok büyük bir özen ve başarıyla gizlemişlerdi.
Programdaki o paragraf, maharetli bir şekilde yok edilmişti.
O gazetelerdeki etik yazarlara soruyorum:
O paragrafı hiç mi görmediniz?
Neyse görmesinler.
Ama bizler gördük ve programdaki bu paragrafın takipçisi olacağız.
Hükümetin bir 5 yıllık programı varsa bizim de 5 yıllık bir programımız var.
Ve bunu açıklıyoruz:
Önümüzdeki 5 yıl boyunca hükümetten hiçbir talebimiz olmayacak. Hükümetle hiçbir menfaat ilişkisine girmeyeceğiz. Girenleri de teşhir edeceğiz.
TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Ama bundan daha önemlisi, medyanın kamu görevlileri, hákimler, siyasiler ve toplumun bütün kesimlerindeki insanların üzerinde şantaj yapmasını engelleyecek yasaların çıkarılmasının ve bunların uygulanmasının takipçisi olacağız.
Çünkü, medyada şantaj dünyanın en aşağılık mafya gruplarından bile daha tehlikeli bir mafya biçimidir.
Eğer Türkiye, Avrupa Birliği'ne üye olmak istiyorsa, ancak korsan devletlerde, kara para ülkelerinde geçerli olan bu medya mafyacılığına ve şantajına son vermelidir.
Ey etik arkadaşlar, eğer siz de buna varsanız, siz de bu konudaki 5 yıllık planınızı açıklayın, hep birlikte bu şantajcı mafyayı medyadan kovalım.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:46