Hafızayı tazelemek yararlıdır. Geçmişi hatırlayıp geleceği öngörebilirsiniz. Bu kısa hatırlatmalardan sonra TMSF'den beklenecek bir atağa dikkati çekelim. Fon'a devredilen bankaların hakim ortakları ile anlaşma zemini arayan TMSF, bir başka önemli icraata imza atmaya hazırlanıyor. TMSF, Fon'a devredilen bankalardan kredi kullanan ancak bir daha ortada görünmeyen kurumsal müşterileri de operasyon kapsamına almayı planlıyor. Bunun için yasal yetkisini takviye edecek.
BORÇLU ŞİRKETLER
Sadece banka sahiplerinin mal varlıklarına el koyup satmakla kalmayacak, Fon bankalarına borçlu şirketlerin sahip ve yöneticilerin mallarına da el koyacak. Söz TMSF'den açılmışken, önümüzdeki günlere damgasını vuracak bir iç soruna değinelim. TMSF üyelerinin üçte biri, iki yıl sonra kura ile görevden ayrılacak. Bu nedenle bir grup üye şu görüşte: ''Patronlar borç ödememe protokolü için görüşmeye geliyorlar. Millet bizi, 2 yılı ödemesiz 15 yıl vadeli planlar yapalım diye değil, tahsilat yapalım diye gönderdi. İki yıl sonra belki de olmayacağız. Bu yüzden borç ötelenmesi yerine derhal mal varlıklarına el koyalım ve süratle satalım!'' İşte bu görüş, TMSF'de giderek ağır basıyor. Başkan Ahmet Ertürk'ün, makul ödeme planları içinde grupların yaşatılabilmesi arayışında giderek yalnız kalacağı anlaşılıyor.
EKONOMİ, her zaman ihtiyatlı olmayı gerektiren bir alan. Kırılganlığın fazla, borçluluğun ve işsizliğin yüksek olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. ''Sigorta'' olduğu söylenen dalgalı kur politikasına rağmen dış ticaret açığı giderek artıyor. Bankaların faiz yarışına, tüketici kredisi çılgınlığı eşlik ediyor. Bu gidişat her zaman ani kur sıçramasını, faiz tırmanışını ve ek önlem paketini beraberinde getirdi. Kaygı duyulması gereken uyarı sinyallerine rağmen, hükümetin talihi ile konjonktürün getirdiği avantajlar birleşince neredeyse sorun kalmıyor. IMF, dış ticaret açığını, tüketim artışını endişe verici bulmuyor. Krizden çıkmış bir ekonominin olağan genişleme sınırlarında olduğunu düşünüyor.
TOZ PEMBE TABLO
Kıbrıs havası, turizm pastası, yüzmeye devam eden ihracat gemisi ile hükümet, bizdeki kadar soru işareti taşımıyor. Yılın ikinci yarısında IMF ile yeni ilişkinin adının konulması, son çeyrekte ise AB ile tam üyelik müzakereleri için tarih alınması olasılığı ağır basıyor. Ortalık toz pembeye bürünüyor.
ZEKERİYA Temizel gitti, bir kanun değişikliği ile BDDK üyeleri tasfiye edildi. Kanun üstüne kanun değişti. Operasyonlar birbirini izledi. İmar Bankası gerçeği fark edilemedi. BDDK ile TMSF evliliği sona erdi. İki özerk kurum meydana geldi. Fatura yine millete yüklendi. Bugün bir kanun taslağı daha hazırlanıyor. 5 yılda, 5'inci kanun. Her yıl kanun değiştirilerek idare edilen bankacılık sektöründe, operasyon halkası BDDK'ya kadar uzandı. BDDK'nın en eski üyesi Kemal Çevik'le ilgili iddialar gündeme geldi. Çevik, iddiaları ''komplo'' olarak nitelendirdi. Gözaltı sonrası BDDK Başkanı ve yardımcılarının ''Geçmiş olsun ziyaretine'' geldiklerini söyledi. ''Görevimi bırakmayı düşünmüyorum. Yargıya güveniyorum. Kararı bekleyelim'' dedi. Sonuçta, altın adamlar, pul edildi. IMF'nin zorlamasıyla bankaların gözetim ve denetimi ise Fransız ve İngiliz akıl hocalarına bırakıldı.
KARA gözlükleri çıkaranlar bile bankacılık sisteminin denetimi ile BDDK'nın itibarını tartışıyor. Haziran 1999'da kritik Bankalar Kanunu değişikliği yapılırken sektörün düzenlenip, denetlenmesi için özerk bir kurum kurulması kararlaştırılmıştı. Eylül 1999'da atanması gereken BDDK üyeleri, DSP-MHP-ANAP arasındaki siyasi paylaşım kavgası nedeni ile güç bela Mart 2000'de seçilebildi.
KAMUNUN İFLASI
O günlerde, BDDK üyeleri için ''7 Altın Adam'' deniyordu. 1 Eylül 2000, altın adamların düğmeye bastığı tarih oldu. Ardı ardına bankalara el konuldu, mali sektör telaşlandı, spekülasyon ortamı gelişti, Kasım 2000'de ilk mali şok yaşandı. IMF'nin 10 milyar dolarlık paketi ile ayakta tutulan ekonomi, Şubat 2001'de çöktü. Özel bankalara neşter vurulurken kamu bankaları da iflas etti.
SABAH
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:05