Medya
  • 20.1.2003 11:55

GAZETE HABERTÜRK, HÜRRİYET VE MİLLİYET'E SAVAŞ AÇTI;''TAKİ DOĞAN'I SİZE HARCATMAYIZ!''

Gazete Habertürk, Taki, Doğan'a yüklenen Hürriyet ve Milliyet'e savaş açtı. İŞTE HABER TAKİ DOĞAN'I KİMSEYE HARCATMAZ!... TAKİ DOĞAN'I İNFAZLATTIRMAYIZ! HABERTÜRK ANKARA TEMSİLCİSİ TAKİ DOĞAN HAKKINDA KARALAMA KAMPANYASI BAŞLATAN HÜRRİYET VE MİLLİYET'İN ASIL HEDEFİ, HABERTÜRK'ÜN ÖZGÜRLÜĞÜ... HÜRRİYET DÜN HAVADA CEP TELEFONUNU AÇTIĞINI İDDİA ETTİĞİ TAKİ DOĞAN'I ''UÇAĞI DÜŞÜRECEKTİ'' BAŞLIĞIYLA İNFAZLAMAYA ÇALIŞTI. HABERİN İÇİNDE İSE MUHABİRİ TARAFINDAN YALANLANDI. UÇAKTAKİ HİÇBİR GAZETECİ DE HÜRRİYET'İ DOĞRULAMADI. HÜRRİYET VE MİLLİYET'İN ''DERDİ'' ASLINDA GAZETE HABERTÜRK... HENÜZ 1 AYINI BİLE DOLDURMADAN CESUR HABERLER YAPTI, GÜNDEME DAMGASINI VURDU. DOĞAR UÇAK HABERİNİ İLK DUYURAN GAZETECİ OLUNCA ''HABER KISKANÇLIĞI''NIN KURBANI OLDU... Doğan Grubu gazeteleri Hürriyet ve Milliyet, Habertürk Ankara Temsilcisi Taki Doğan'ın, havada cep telefonunu açarak Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyeti Çin'den Türkiye'ye getiren uçağın kaza tehlikesi atlatmasına neden olduğu iddialarını yine kendi iddialarıyla çürüttüler. Doğan Grubu gazetelerinin, gerçek, uçağın piste iniş saatiyle Habertürk Televizyonu'na canlı yayın için bağlanma saati ve Doğan'ın cep telefonu kayıtlarıyla ilgili minik bir "gazetecilik" araştırması yapılsa ortaya çıkabilecekken, muğlak ifadelere dayanan, dayanağı bulunmayan haberlere rağbet etmesi kafaları karıştırdı. Ama Habertürk'ün kafası karışık değil. Çünkü Ankara'ya bağımlı hale gelen ve her iktidarın nabzına göre şerbet veren Hürriyet ve Milliyet gibi gazeteler hem Taki Doğan'ın haberciliği, hem de Habertürk'ün bağımsız ve özgür çizgisinin altında eziliyorlar. NEDEN HABERTÜRK HEDEF? Bu gazeteler, 3 Kasım seçimlerinden önce aylarca Başbakan Ecevit'in sağlığının bozuk olduğunu sakladılar, hatta 'turp gibi'' olduğunu bile iddia eden köşe yazılarına ev sahipliği yaptılar. Aynı şekilde sabah akşam belaltından vuruşlarla Tayyip Erdoğan aleyhinde haber yaptılar, 3 Kasım seçimlerinin ertelenmesi için kampanya yürüttüler. O günlerde Ecevit'in sağlığının bozuk olduğunu yazabilen, seçim erteletme oyunlarının kodlarını çözen tek medya Habertürk Televizyonu'ydu. Bu yüzden de Habertürk o oönemde muhalefette olan AK Parti başta gelmek üzere tüm muhalefetin sempatisini kazandı. Seçim sonuçları da Habertürk'ün ne kadar "doğru" olduğunu gösterdi. Şimdi de Habertürk aynısını yapıyor. Bu kez iktidarda AK Parti olduğu için, konvansiyonel medya bir zamanlar infazladığı Tayyip Erdoğan'a yaranma yarışına girmişken, Habertürk yine ne dostluk ne de düşmanlık gözetmeden, yalnızca doğruları yazıyor. Hiçbir haberi kamuoyundan saklamıyor. Bu da doğal olarak, bazılarının hoşuna gitmiyor. Gerçek haber yapmak yerine magazinle oyalanmak zorunda kalan Ankara'ya bağımlı medya zor onlar yaşıyor, bunun acısını da Taki Doğan gibi özgür habercilerden çıkarmaya çalışıyor... NEDEN TAKİ DOĞAN HEDEFTE? Hürriyet ve Milliyet Taki Doğan'ı hedef alıyor... Çünkü Taki Doğan çapında bir gazeteci, hiçbir gazetede yok. Habertürk TV'deki başarılı yayıncılığını şimdi de Habertürk gazetesinde sürdüren Taki Doğan, her sabah Türkiye'yi bir özel haberle uyandırıyor. Ak Parti'ye girdiği için Yaşar Yakış'ın eşi tarafından terk edildiğinden tutun da, Erdoğan ile Gül'ün ikibaşlılık sorununa kadar, Hürriyet ve Milliyet'in yazamadığı tüm haberleri Türk kamuoyu Taki Doğan'ın kaleminden okuyor. Durum böyle olunca da, kıskançlık had safhaya çıkıyor. Adeta, "kedi erişemediği ciğere mundar dermiş" politikası izliyorlar... AHMET ALTAN GİBİ TAKİ DOĞAN'DAN DA ÖZÜR DİLEYECEKLER! Hürriyet ile Milliyet, dünkü yayınlarıyla sadece ve sadece Abdi İpekçi'nin kemiklerini sızlatıyor. Patronajdan bağımsız ekonomi haberi, Ankara'dan bağımsız siyaset haberi yapamayan bu gazeteler giderek magazine sarılıyor. Milliyet Gazetesi daha önce de efsanevi genel yayın yönetmenleri Abdi İpekçi'nin köşesinin yerine sahte isimli bir dedikodu yazarının köşesini koyarak İpekçi'nin kemiklerini sızlatmıştı. Aynı Milliyet daha sonra Türkiye'nin nadir yetiştirdiği aydınlardan biri olan Ahmet Altan'ın Almanya'da söylemediği sözlerini yayınlayarak, aydın düşmanlığını sürdürdü. Haberi yalan çıkınca da, Altan'dan özür dilemek zorunda kaldı. Şimdi, gerçekler iyice netleştiğinde aynı Milliyet Gazetesi Ahmet Altan'dan nasıl özür dilediyse Taki Doğan'dan da özür dilemek zorunda kalacak. HABERTÜRK'ÜN HABERLERİNİ TAKİP EDİYORLAR !! Gazete Habertürk kısa geçmişine karşın diğer gazetelerce alıntılanan ve takip edilen haberleriyle Türkiye'de gündeme damgasını vurdu. İktidara yaranma amacıyla görmezden gelinen haberleri yayınladı. Taki Doğan Ankara'daki tüm meslektaşlarına hep haber atlattı. Kısa sürede Ankara'nın en saygın gazetecisi oldu. Ve Doğan, Erdoğan'ın uçağının havada tehlike atlattığını ilk duyuran gazeteci olduğu için bir kez daha "haber kıskançlığı"nın kurbanı seçildi. YOKSA DERTLERİ RAY SİGORTA MI? Bu arada Hürriyet ve Milliyet gazetelerin, aynı şekilde son düşen Diyarbakır uçağında da, anlamsız bir şekilde pilotun depresan ilaç kullandığı ve yolcuların havada cep telefonlarını açtığı iddialarına yer vermesi Taki Doğan'a olan bu saldırganlığın nedenine ilişkin bir başka olasılığı da akla getiriyor: Bilindiği gibi yolcu yakınlarına sigorta tazminatı ödeyecek olan Ray Sigorta Hürriyet ve Milliyet'in kardeş kuruluşu. Böyle olunca akla ister istemez, Hürriyet ve Milliyet'in haber kıskançlığının yanı sıra, bir taşla iki kuş vurarak, kendi grup çıkarları doğrultusunda bazı soru işaretleri yaratmak istediği de geliyor. Eğer böyle bir çıkar amacı da yoksa, aynı gazetelerin yazıişleriyle ilgili bir editoryal beceriksizlik söz konusu. KENDİLERNİİ NASIL YALANLADILAR? Doğan Grubu gazetelerinin uçağın Taki Doğan'ın telefonunu havada açması nedeniyle düşme tehlikesi geçirdiğine yönelik başlıklarla yayınladıkları haberlerin içine bakıldığında ve diğer gazetelerdeki haberlerle karşılaştırıldığında Taki Doğan'a yönelik bilinçli saldırı açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Hürriyet ve Milliyet, aynı uçakta bulunan Vatan Gazetesi muhabiri Ruşen Çakır'ın Habertürk Ankara Temsilcisi Taki Doğan'ın, seyir halindeyken canlı yayına bağlanarak uçağa düşme tehlikesi geçirmesine neden olduğu iddialarına geniş yer verdiler. Ancak, söz konusu gazetelerin Ruşen Çakır'ın iddialarına karşın aynı uçakta bulunan hiçbir gazetecinin Taki Doğan'ın uçak havadayken cep telefonunu açtığına ilişkin tanıklığı bulunmamasına karşın, haber başlıklarını aksi yönde attılar. Örneğin dünkü Hürriyet'in haber başlığı, "Haber Atlatırken Uçağı Düşürecekti" şeklindeydi. Ancak haberin içinde Taki Doğan'ın isminin geçtiği ifadede "Hürriyet muhabiri de (Turan Yılmaz) Doğan'ın uçak henüz pistte hareket halindeyken cep telefonuyla konuştuğunu gördü" deniliyor ve Doğan'ın zaten kabul ettiği bu ifadeyi izleyen cümlede de Hürriyet kendi başlığını yalanlıyordu: "Doğan da uçağın piste inip aprona doğru hareket ettiği sırada cep telefonuyla konuştuğunu gördü." Yani Hürriyet kendi kendirni yalanlıyor, aprona girmiş, tekerlekleri yere değmiş uçağı her nasılsa düşürmüş oluyordu. Aynı grubun diğer gazetesi Milliyet de Vatan gazetesi muhabiri Ruşen Çakır'ın Taki Doğan'ın uçak inmeden cep telefonunu açtığı iddialarına yer verdi. Çakır, Zaman Gazetesi de Ruşen Çakır'ın aynı iddialarıyla birlikte "Taki Doğan'ın havada cep telefonuyla konuştuğuna birçok kişi şahit oldu" sözlerine veriyor, ancak Doğan ve Çakır'la birlikte uçakta bulunan ve içlerinde yine Doğan Grubu'nun yayını Radikal gazetesinden Murat Yetkin'in de bulunduğu üç gazeteci bu iddiayı doğrulamıyordu. Murat Yetkin, "Taki Doğan benim arkamda oturuyordu. Doğan, uçakta cep telefonu ile konuştu. Havadaki bölüme şahit olmadım, doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ancak uçak pistte ilerlerken konuşuyordu" diyordu. Yetkin'in Taki Doğan'ın açıklamalarını doğrulayan bu sözlerine karşılık Fehmi Koru da, "telefon konuşmalarına tanık olmadığını" belirtiyor, Sabah Gazetesi muhabiri Şamil Tayyar ise "Taki Doğan benim hemen önümde oturuyordu. Telefonunu açtı; ancak o sırada uçak yere inmişti. Uçak havadayken telefon konuşması olmadı. Uçak indikten sonra birçok kişi telefonunu açtı. Uçak henüz durmamıştı; ama yere inmişti. Fakat havadayken başka bir telefon konuşması olmuş olabilir" diye konuşuyordu. Doğan Grubu gazetelerinin yürüttüğü acımasız infaz kampanyasının hedefi olan Taki Doğan ise oldukça rahat. Bu konuyu tartışmak isteyene "Hodri meydan," diyor ve ekliyor: "İsteyenle istediği yerde tartışırım. Biraz önce Bizimle aynı uçakta bulunan işadamı Hasan İpek aradı ve 'Senin başın amma da büyükmüş. Uçak yere indikten sonra telefoınlarını herkes açtı. Seni ön plana çıkarıp günah keçisi yapıyorlar. Tam aksine kimsenin yaptığından farklı birz şey yapmadım. Gözlerimle gördüm' dedi. Ben kendimden eminim." GAZETE HABERTÜRK Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:11

İLGİLİ HABERLER